🔹 NUN Eğitim ve Kültür Vakfının düzenlediği Eğitimde 1 Adım Ötesi Zirvesi'nin dördüncüsü, 23 Kasım 2024 tarihinde gerçekleştirildi. "Özgürleştiren Sınırlar" temasının merkeze alındığı zirvede, katılımcılara uzman isimlerin rehberliğinde yeni bakış açıları sunuldu. Yaklaşık 20 farklı şehirden 700 katılımcı yer aldı.
🔹 NUN Okulları Beykoz kampüsünde gerçekleşen Eğitimde Bir Adım Ötesi Zirvesi, Dr. Esra Albayrak'ın konuşması ile başladı. Esra Albayrak, yaptığı konuşmada, sınır kavramının birey ve toplum üzerindeki etkilerini ele aldı. Aynı zamanda Fikriyat'a röportaj veren Albayrak şu ifadelerde bulundu:
"Akıntıya karşı kürek çekiyor olabiliriz ama çekmemeli miyiz? Yani onu sormak lazım. Çünkü sosyal bilimcilerin tam da böyle dalganın kuvvetli olduğu dönemlerde o dalgaya kapılmadan zamanın tehditlerini, tehlikelerini okuyabilmesi gerekiyor ki tedbirler zamanında alınabilsin. Bugün geldiğimiz noktada hakikaten sınırsızlık, sınır tanımazlık, sınır bilmezlik bir özgürlük kılıfı içinde satılıyor ve bu başıboşluk hali aslında insanı bir kaosa, çözülmeye sürüklüyor. Doğrusu bunun insanlık için çok taşınabilir yük olmadığını hepimiz her gün, gerek Türkiye'de gerek dünyada maalesef üçüncü sayfa haberlerinin artık birinci sayfaya taşınmasıyla görüyoruz, bunun üzüntüsünü duyuyoruz ve anlam vermeye çalışıyoruz hepimiz, oysa sosyal bilimciler bu sürecin geldiğini, vicdan sahibi sosyal bilimciler 10 yıllardır söylüyor. Dolayısıyla bizim Eğitimde 1 Adım Ötesi'nde yapmaya çalıştığımız biraz da, bu dalgaya set yani adeta bir dalga kıran gibi set çekmesi gereken eğitimcileri de tartışmaya aktif aktörler olarak dahil etmek. Umut ediyorum ki eğitimcilerimizin akıl karışıklığını giderebiliriz çünkü onlara gerçekten çok ihtiyacımız var, bugün gençlerin ciddi bir kafa karışıklığı var, bilgiye çok rahat erişiyorlar ancak anlam işleyemiyorlar, kimliklerini oluştururken çok büyük kafa karışıklıkları içindeler, yanlış yapmaktan çok korkuyorlar ama bir yandan da özgürlüklerinden ödün vermek istemiyorlar, gerçekten bilge insanlara ihtiyaçları var. Eğitimcilerin de bu role sahip çıkması gerektiğini düşünüyorum, önce kendi akıl karışıklıklarından kurtularak...
Gençlere ve yetişkinlere kendileri için özel alanlar açmalarını tavsiye ediyorum. Kendiliklerini fark edebilecekleri, hakim paradigmanın onlara dayattığı, sosyal medyada mutlaka bulunmak gibi dijital platformları (Fikriyat gibi olduğunu düşündüğüm faydalı platformlar var ama bunların dışında tutuyorum) çok popüler olduğunu bildiğimiz alanlarda bulunmanın bir aidiyet kurma gereği olarak görüldüğü dünyamızda, bu aidiyetlerden daha çok gerçek bağları öncelemelerini tavsiye ederim yani kendilerine biraz dijitalin dışında, gerçek bağlar kurma noktasında hedefler belirleyebilirlerse ve bu hedefleri gerçekleştirebilirlerse, hayat boyu daha mutlu olacaklarından eminim çünkü yapılan bütün araştırmalar çok meşhur bir Harvard çalışması vardır, mutluluk çalışması... O çalışma bunu çok açık bir şekilde ortaya çıkarıyor yani "mutluluğun sırrı" dediğimiz şey kimisi "hormonlar" diyor kimisi "sahip olduğunuz materyal varlık" olarak açıklıyor pek öyle değil. Kurduğunuz güçlü ve derin bağlar olduğu ortaya çıkıyor, dolayısıyla eğer gençler, bizim gibi 40'lı yaşlara annelerimiz gibi 60'lı yaşlara geldiklerinde bir anda toslamak istemiyorlarsa duvara, tavsiyem gerçek bağlar kurmaya biraz daha fazla emek vermeleri, içlerine doğru büyümek için kendilerine vakit ayırmaları, zamanın kaydını kaybetmemeleri. Bizde İbnü'l-vakt olmak diye bir şey vardır, zamanın kaydını tutmak. Umarım gençler kendilerine vakitte kalabilecekleri, anda kalabilecekleri sabiteler kazanırlar. Bu, yaratıcıyla kurdukları bağlar anneleri, babaları, eşleri, dostları, akrabaları ile kurdukları bağlar. Kendi zihinlerini geliştirmek için okumaya, düşünmeye, yazmaya ayırdıkları vakit. Allah yardımcıları olsun biz de onlara yardımcı olmak için çaba sarf ediyoruz."
🔹 Eğitim zirvesi, Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Yusuf Tekin'in açılış konuşmasının ardından devam etti. Bakan konuşmasında, sınırların bireylerin kişisel gelişimindeki rolüne ve özgürlüğün sınırsızlıkla karıştırılmaması gerektiğine dikkat çekti.
🔹 Ayrıca, "Özgürlük sınırsızlık ve ölçüsüzlük demek değildir. Sınırsızlık, bireyi ahlaki ölçüden uzaklaştırır ve başıboş bir girdaba sürükler, kimliksizleştirir ve aidiyet duygusunu aşındırır. Oysa insan ancak sınırları içinde kim olduğunu, nereye ait olduğunu ve nasıl bir yol izlemek istediğini özgürce keşfedebilir" açıklamalarında bulundu.
🔹 Ardından "Çöl Üçlemesi" adını verdiği film serisiyle ve kazandığı ulusal uluslararası birçok ödülle tanınan Nacer Khemir, "Sanatın Engel Tanımayan Sınırları" başlıklı konuşmasını gerçekleştirdi. Sanatı güzellik bağlamında değerlendiren Khemir, "Benim için yaşamın özü aslında güzelliktir. Özgürlüğün kaynağına bu şekilde varılabilir." dedi. Sınır eğitiminin çocuk yaşta verilmesi gerektiğini vurgulayan usta yönetmen, "Çocuklar, genç bir ağaç. Ancak yapay ışıkla doğal ışığın farkını bilmiyorlar. Onlara bu keşfi yapabilecekleri eğitimi vermeliyiz. Sonrasında yapay ışığın peşinden koşmayacaklardır" diyerek konuşmasını bitirmiş oldu.
🔹 Psikoloji alanın önemli simalarından biri olan psikiyatrist, yazar Prof. Dr. Kemal Sayar, "Yaşam Serüveninde Özgürlük Sanrısı ve Sınırlar" adlı konuşmasını yaptı. Sınırlarımızı ve özgürlüklerimizi sorgulayan Kemal Sayar, "Hayatta sınırlarımızı iyi belirleyebilirsek o sınırlar bizi ihlallerden korur" diyerek konuşmasına başladı. Özgürlüğün sorumlulukla birlikte anlam kazandığını ve bireyin, hem kendine hem de başkalarına karşı sınırlarını gözeterek özgürleşebileceğini önemle vurguladı.
🔹 Zirvenin bir diğer önemli konuşmacılarından biri olan Prof. Dr. Dursun Ali Tökel ise; millî, dini ve kurumsal aidiyetlerin yaşamlarımızdaki yerini ve onların kimliklerimiz, ilişkilerimizi nasıl derinden etkilediğinin üzerinde durdu. "İnsanın hür olması için kurtulması gereken ilk şey kendisidir. İnsan, kendisini kendisinden kurtarmadığı müddetçe özgür değildir" şeklinde sözlerini tamamlamış oldu.
🔹 Zirvenin bir diğer konuşmacısı olan Prof. Dr. Lütfü Hanoğlu ise yaptığı konuşmasında vücudumuzun içindeki karar mekanizmalarının çizdiği sınırlar üzerinde durdu ve "Ben ortaya çıkmadan, salt zihin bilinçsizdir" ifadeleriyle zihnin ve benliğin ayrılmaz bir bütün oluşturduğuna dikkat çekti.
🔹 Türkiye genelinde öğretmenlerin yenilikçi projelerini ödüllendiren "Eğitimde 1 Adım Ötesi Öğretmen Ödülleri", aynı zamanda bu yıl ilk kez düzenlendi. Eğitimdeki geleceği şekillendiren projelerle, öğretmenlerin topluma ve öğrencilere kattığı değerler ödüllendirildi.
🔹 Ödül kazanan öğretmenler, yenilikçi projelerini sergileyerek diğer eğitimcilerle bilgi ve deneyimlerini bu özel günde katılımcılarla paylaştılar. "Deneyimini Paylaş" projesiyle Faruk Gülşen birincilik ödülünü alırken ikincilik ödülünü Melek Kılıç "Dijital Okuma Köprüsü" projesiyle aldı. "Matematik Her Yerde" projesiyle ise üçüncü ödül kazanan isim İbrahim Yıldırım oldu.
🔹 Ayrıca, dereceye giren yedi proje sahibi de mansiyon ödülüne layık görüldü. Öğretmen Ödülleri, eğitimde inovasyonu destekleyerek öğretmenleri onurlandırmayı ve yeni fikirlerin yayılmasını sağlamak amacıyla her yıl düzenlenecek. Bu ve daha bunun gibi projeler eğitimimize önemli katkılarda bulunacak.