Peygamber Efendimizin (sav) mübarek "İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!" hadis-i şerifi nedeniyle birçok sahabe İstanbul'un fethi için yollara düştü.
Bilinenlere göre, İstanbul'a üç farklı sefer yapıldı ve bu üç seferde de sahabeler bulunuyordu. İstanbul, o dönem fethedilemedi; fakat bazı sahabeler savaş esnasında ya da hastalık nedeniyle vefat etti.
Bugün İstanbul'da sahabe niyetiyle ziyaret edilen 29 mezar ve kabir bulunuyor: 7'si Eyüp, 19'u sur içi, 3'ü de Karaköy sınırları içinde.
29 SAHABENİN KABRİ İSTANBUL'DA OLABİLİR
Araştırmalara göre, İstanbul'da bulunduğu iddia edilen 29 sahabe kabrinden sadece iki tanesi İstanbul'da. İstanbul'da bulunan kabirler, bir mezardan ziyade sahabelerin hatıraları unutulmasın diye yapılmış makamlar olarak kabul ediliyor.
Ayrıca birkaç makam da, sahabe olmamasına rağmen sonradan sahabe kabul edilen kişilere ait.
İstanbul'da kabrinin bulunduğu kesin olarak bilinenler: Eyüpsultan'a ismini veren Ebû Eyyûb el-Ensarî ve Peygamber Efendimizin sütkardeşlerinden Ayvansaray'da kabri bulunan Ebû Şeybe el-Hudrî'dir.
Eyüpsultan'da makamı bulunan diğer sahabelerin ise, Hz. Cabir Bin Muhammed El Ensari, Hz. Ebu'd Derda el Ensar, Hz. Edhem, Hz. Ka'b, Hz. Abdü's Sadık Amir İbn-i Same, Hz. Hafir olduğu belirtiliyor.
İSTANBUL'U FETHE GELEN EBÛ EYYÛB EL-ENSARÎ
Ebû Eyyûb el Ensarî, Hicret sırasında Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (sav) Medine'deki evinde misafir eden ve 80 küsur yaşında at sırtında İstanbul'u fethe gelen bir sahabeydi.
"İstanbul elbette fetholunacaktır; onu fetheden kumandan ne güzel kumandan, onu fetheden asker ne güzel askerdir!" müjdesine nâil olabilmek için, iki defa İstanbul kuşatmasına katılmış ve sonradan gerçekleşecek fethin ilk neferlerinden olarak ruhunu bu yolda teslim etmişti.
Vefat etmeden önce, kendinden sonra fethe gelecek İslâm askerlerine mübarek cesetleri ile dahi bir hedef gösterebilmek için etrafındakilere, "Cesedimi, ayağınızın bastığı son noktaya gömün!" buyurmuştu.
KABRİNİ AKŞEMSEDDİN BULDU
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'un fethinden sonra, daha önce bu topraklara fetih için gelip şehit düşen ashâb-ı kiramın kabirlerini tespit ettirmeye başladı. Ebû Eyyûb el-Ensârî'nin kabrini bulmayı özellikle istiyordu. Ancak düşman saldırılarından korunmak amacıyla gizlenmiş olan kabir bulunamadı.
Bunun üzerine Fatih, hocası Akşemseddin'e mürâcaat ederek Ebû Eyyûb el Ensârî'nin kabrini nasıl bulabileceklerini sordu.
Akşemseddin, birkaç dakika murâkabeye vardıktan sonra o mübarek ve şanlı sahabenin kabrinin yerini gösterdi. Oraya işaret olması için bir sopa dikildi.
Fatih, gönlünün tamamen rahat olması için, geceleyin sopanın yerini değiştirdi. Ertesi gün belirlenen yeri kazmak üzere gelindiğinde Akşemseddin, tekrar murâkabeye vardı ve talebesi Fatih'in hayret dolu bakışları arasında "Sultanım! İşaretimizin yeri değişmiş!" deyip sopayı eski yerine getirdi.
Artık Fatih'in gönlünde hiçbir şüphe kırıntısı dahi kalmadı ve gösterilen yer kazılmaya başlandı. Biraz sonra Ebû Eyyûb'a ait bir mezar taşı çıktı.
Fatih Sultan Mehmet'in emri üzerine kabir, tamamen ortaya çıkarılarak üzerine bir türbe, yanına da bir cami ve medrese inşa edildi.
PEYGAMBERİMİZİN SÜTKARDEŞİ EBÛ ŞEYBE EL-HUDRÎ
Sahabe-i kiramdan olan Ebû Şeybe el-Hudrî'nin, Peygamberimizin (sav) sütannesi Hazret-i Halime'den olan sütkardeşi olduğu rivayet edilir.
Bu nedenle İstanbul halkı Ebû Şeybe el-Hudrî'yi "Süt Kardeş" olarak anar. Ebû Şeybe el-Hudrî, Peygamberimizin İstanbul'un fethine dair hadisine mazhar olabilmek için, 85-90 yaşlarında sefere katılmış sahabelerdendi.
Surların önünde vefat etmiş ve oraya defnedilmişti. Kabri, İstanbul'un fethi sonrasında Akşemseddin tarafından bulundu.
İSTANBUL'UN FETHİNE AİLESİYLE GELEN SAHABE
Cabir bin Muhammed el Ensari, Ayvansaray'da Cabir Camii içerisinde metfun bulunan ve Sahabe-i kiramdan olan Cabir bin Abdullah'ın oğludur. Annesi Daye Hatun da, Kocamustafapaşa Camii bahçesinde metfundur. İstanbul'a fetih için ailece geldikleri anlaşılır.
Cabir bin Muhammed el Ensari'nin makam-ı şerifi ise, Eyüp'te Düğmeciler Camii'ndedir. Bu cami, 1589'da vefat eden Dökmecizâde Kazasker Mehmet Bakır Efendi tarafından Mimar Sinan'a 1565 tarihinde inşa ettirilmiştir.
"ÜMMETİMİN HÂKİMİ EBU'D-DERDA"
Resul-i Ekrem Efendimiz (sav), Ebu'd Derda el Ensar için, "Her ümmetin bir hâkimi vardır. Ümmetimin hâkimi de Ebu'd-Derda Uveymir'dir" buyurmuştu.
Ebu'd-Derda Uveymir bin Amir, ashâb-ı kiramdandı. İslâm'ı kabul etmeden önce tüccardı. Cahiliye döneminde Abdullah İbn-i Revaha ile kardeşlik kurmuş; İslâm'ın geldiğini duyan İbn-i Revaha Müslüman olmuş, Ebu'd-Derda ise, İslâm'ı kabulde biraz gecikmişti.
Abdullah İbn-i Revaha vasıtasıyla Müslüman olan Ebu'd-Derda, kaçırdığı güzelliklere ve ömrünün geçen kısmına daima pişman olmuştu. Bu nedenle kendini tamamen ilme vererek Allah'a yönelmiş, tüccarlığı bırakıp ilim meclislerine katılmıştı.
BİR BAŞKA SAHABE MAKAMI
Hz. Edhem'in Ebû Eyyûb el Ensarî'nin sakası (sucusu) olduğu rivayet edilir. Makamı şehit yeri olarak kaydedilmiştir. Türbenin etrafı ve üzeri, kapalı kesme taştan inşa edilmiştir.
Kendisinin, Hacı Bayram-ı Veli'nin torunu olduğu söylense de, mürididir. Makamındaki kitabede şöyle yazılıdır:
"Hazret-i Halid Radıye anhü Rabbü'l-Vahid
Sakası Edhem Hazretleri'nin Meşhed-i Alileri
Fatiha Hicretü'n-Nebi
Sene 46"
"ASHÂB'TAN KA'B HAZRETLERİ"
Hz. Ka'b'ın Osmanlı dönemindeki kayıtlara göre, ashâb-ı kiramdan olduğu zikredilir. Ashâbın içinde aynı ismi taşıyan 17 sahabenin olduğu rivayet ediliyor ancak makamı bulunan hangi sahabenin İstanbul'a gelip şehit olduğu bilinmiyor.
Ka'b Hazretlerinin kabri, Eyüp'te Ayvansaray'da Yavedut Camii'nin karşısında bulunuyor. Türbe, II. Mahmut zamanında 1835 tarihinde inşa edilmiş; Sultan Abdülmecid zamanında 1858'de tamir edilerek şimdiki halini almıştır.
Kabri üzerinde süslü bir hatla "Ashab'tan Ka'b Hazretleri" yazılıdır.
ABDÜ'S SADIK AMİR İBN-İ SAME
Sahabelerden olduğu rivayet edilenlerden biri de Abdü's Sadık Amir İbn-i Same'dir. İstanbul'a ne zaman geldiği bilinmiyor.
Kabri Eğrikapı sur dibindedir. Burasının makam mı yoksa asıl kabri mi olduğu meçhuldür. Kabir taşında şu ibare vardır:
"Hüvel Hayyul Baki
Haza merkad-i şerif
Min ashabil kiram"
İSTANBUL KUŞATMASINDA ŞEHİT DÜŞTÜ
Hz. Hafir, Ebû Eyyûb el Ensarî ile birlikte geldiği kuşatmada şehit düştüğü rivayet edilen sahabelerdendir.
Bazı kaynaklara göre daha önce bilinmeyen bu kabir, Sultan I. Mahmut devrinde, Darüssaade Ağası Beşir Ağa tarafından keşfedildi.
Kabri şerifi Eğrikapı'da Surkapısına bitişik vaziyettedir. Türbe kapısının hemen girişinde Sahaflar Şeyhizade Es'ad efendinin yazdığı meşhur Hattat Yesarizade Mustafa İzzet Efendi'nin kamışından çıkmış güzel yazılı bir levha ve üzerinde de Sultan II. Mahmut Han'ın tuğrası vardır. İstanbul'daki sahabe kabirlerinin dokuzunda bu tuğra bulunur.
Fikriyat