Bilim tarihinde öncü bir kadın: Marie Curie
19. yüzyılın ortalarında Polonya'nın küçük bir kasabasında doğan Marie Curie, bilim dünyasının kaderini değiştirecek bir öykünün başlangıcını yazdı. Genç yaşta gösterdiği olağanüstü zeka ve kararlılık onu bilimle dolu bir hayatın tam da merkezine sürükledi. Radyoaktivitenin sırlarını çözmeye adanmış bir ömür sürdüren Curie, eşi Pierre Curie ile birlikte polonyumu ve radyumu keşfi ile 1903'te Fizik dalında, ardından 1911'de Kimya dalında iki Nobel ödülü kazanarak, bilimin zirvesine tırmandı. O, bilim dünyasında kadınlar için bir öncü oldu ve radyasyonla ilgili çalışmaları, tıp ve teknolojiye yepyeni kapılar açtı.
🔸 Daha evvel, 1903 yılında eşi Pierre ve Becquerel'le paylaştığı Fizik alanındaki Nobel Ödülü'nden sonra 1911 yılında bu kez de Nobel Ödülü'nü Kimya alanında kazandı.
🔸 Marie Curie, Nobel ödüllerinin verilmeye başlandığı 1901 yılından bugüne kadar, bu ödülü 2 defa almaya hak kazanan ilk ve tek bilim insanı ünvanına sahip olmuştur.
🔸 Hayatına Varşova'da başlayan Marie Curie, bilime olan sevgisi ve asla vazgeçmeyen azmiyle dikkat çekti. Uzun yıllar boyunca radyoaktif elementlere ve ışınlara maruz kalmış olması, özellikle gözleri ve kulakları üzerinde ciddi tahribatlara neden oldu. 1934 yılında, Fransa'da kan kanseri teşhisi konularak hayata veda etti. Kanserinin sebebini ise aşırı radyoaktif madde maruziyeti gösterildi.
🔸 Marie Curie'nin, bilime katkılarıyla kazandığı iki Nobel Ödülü, aynı zamanda onun radyoaktiviteye maruz kalmasına ve sonrasında yaşadığı sağlık sorunlarına yol açtı. Bu nedenle, ona "bilim için ölen kadın" denildi. Curie'nin ömrü, hem bilime olan tutkusuyla parladı hem de bilim yapmanın bazı sorunlarıyla yüzleştiği bir trajediye dönüştü.
Editör: Halil İbrahim Kutlu