Geleneksel Osmanlı tıbbının son temsilcisi: Gevrekzade Hasan Efendi
Tıp ilmi, İslam medeniyeti içerisinde dönüm ve kırılma noktalarını yaşadı. Bu köklü medeniyetin ilmini miras alan Osmanlı, halk sağlığına oldukça önem verdi. Bundan dolayı hem okullar açarak önemli tabipler yetiştirdi hem de coğrafyamızın pek çok yerine hastaneler inşa ettirdi. 19. yüzyılın sonuna kadar devam eden 350 yıllık dönemde, hekimbaşılık görevine 42 kişi tayin edildi. Bunlardan biri de geleneksel Osmanlı tıbbının son temsilcisi Gevrekzade Hasan Efendi'ydi. Peki, on sekizinci yüzyılın önemli hekimlerinden biri olan Hasan Efendi'ye göre hastalıklara iyi gelen makamlar nelerdi?
🔺 Enderun'de tıp eğitimi alırken Ahmedpaşazâde İshak Bey'in sara hastalığına yakalanan oğlunu tedavi etti. Döneminde Avrupa tıbbına yönelim varsa da o daha çok İslam âlimlerinin eserlerinden faydalandı.
🔺 İslami kaynaklardan tercüme ettiği eserler de bunu kanıtlar niteliktedir.
🔺 Gevrekzade Hasan Efendi'nin önemli hizmetlerinden biri de müzikle tedavisi hakkında yazdığı eserlerdir. Bu konu hakkında müstakil olarak ele alan ilk eser olan Risâletü'l-mûsikiyye mine'd-devâi'r-rûhâniyye'de geleneksel tıp kitapları pasajlar halinde değerlendirildi.
🔺 Gevrekzade Hâfız Hasan Efendi, mûsikinin kendiliğinden ortaya çıkan bir şey olduğunu ve önemli olanın da bunu bilmek olduğunu düşünürdü. Bu düşüncesinin destelemek amacıyla Hz. Davud'u (AS) örnek verdi. Alimlerin ortak kanaatine göre Hz. Davud musiki ilminin nazariyatını ilk defa kuran kimseydi.
🔺 Gevrekzade vücutta oluşan hastalıkların, "a'zâ-yı reîse" olarak adlandırılan "hayvânî ruh, nefsânî ruh ve tabii ruh"ların tabiatlarının bir şekilde bozulmasından kaynaklandığı düşünürdü.
🔺 Aynı zamanda, müzik ilminin tıp ve astronomiyle yakın münasebeti olduğunu ve bu konuda Tûsî, Fârâbî, Urmevî gibi üstadların eserler kaleme aldığını belirtir.
🔺 Gevrekzade, insan nabzının belirli makamlar üzere olduğunu açıklar. Usta hekimlerin kabul ettiğine göre nabzın ölçülü her bir hareketinin bir makama uygun olduğu ve bir nağmeyle uyum sağladığıdır. Nabız atışları, usûle aykırı ve bozuk olduğunda, bu durum vücut sağlığını tehlikeye sokar.
🔺 Hafız Hasan Efendi, makamların hangi hastalığa iyi geldiğini, ne tür hastalıkları tedavi ettiğini eserlerinde anlattı. Onun eserlerinde bahsettiğine göre makamların tedavi ettiği hastalıklar şunlardı:
🔺 Râst makamı; felce iyi gelir.
🔺 Irâk makamı; ateşli hastalıklara, sersâm, mâşerâ ve hafakana faydası vardır.
🔺 Isfahân makamı; bârid ve yâbislikten (kuru, kuruluk) kaynaklanan hastalıklara iyi geldiği gibi zekâ, akıl, hatırlama ve düşünme gücünü artırır.
🔺 Zîrefkend makamı; bedende görülen ağız felci, vücudun yarısına inen inme, sırt ağrısı, mafsal ağrıları ve kulunç hastalıklarını tedavi eder.
🔺 Rehâvî makamı; her türlü baş ağrısına faydalı olup, hafakânı (kalp çarpıntısı) engeller, lâkve, felç ve balgam ve kanla ilgili hastalıkları bedenden söker atar.
🔺 Büzürg makamı; bağırsak ağrısı, kulunç ve vücutta görülen ciddi hastalıklara faydası olup; zihni berraklaştırır, doğru düşünmeyi (zihni toparlamayı) sağlar.