Hayatını İslam'a adayan alimler
İslam'a ömrünü adayan alimler, neredeyse 'Allah' demenin yasak olduğu dönemlerde tek başlarına bir Kur'an mektebi oldular. Her kesimden insana kucak açarak onlarca insanı ihya ettiler. Peki, Gönenli Mehmet Efendi kimdir? Mehmet Zahit Kotku kimdir? Mehmet Zahit Kotku'nun İslam alemi için yaptığı çalışmalar nelerdi? Dünyaca tanınan alim Abdurrahman Gürses, Osmanlı'dan hangi geleneği günümüze taşıdı?
Bir gün, Sultanahmet'teki vaazını bitirirken dedi ki: " Şimdi ben bir dua edeceğim, siz de âmin diyeceksiniz." Duanın sonunda cemaatin sesini kâfi görmeyen Gönenli Hoca, "Ben tekrar dua edeceğim, siz de can-ı gönülden öyle bir âmin diyeceksiniz ki hem duanın tadına varacaksınız hem de şu gâvurcuklar duamızdan duygulansın." O sırada camide turist kafilesi bulunuyordu.
İrşad konusunda Hz. Peygamber'in "Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz; müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz" meâlindeki hadisinin emrini hayatı boyunca titizlikle uygulamaya çalıştı. Başarısı, coşkun imanı ve ihlâsı yanında uyguladığı hoşgörüye dayanan bu yöntemden kaynaklanmaktaydı.
Gönenli Hoca'nın hiçbir tarikata intisabı yoktu. Bu hususta soru soranlara, "Biz Resûlullah'ın yolundayız" derdi. Fakat tasavvufun zühd ve takva çerçevesinde öngördüğü bütün fazilet ve üstün meziyetlere sahip olduğu için halk ona bir velî gözüyle bakıyordu.
Bütün ömrünü hayır hizmetlerine sarf eden Gönenli Mehmet Efendi, başta Kızılay ve Yeşilay olmak üzere yetişebildiği her çeşit hayır kurumuyla yakından ilgilendi. Halkla iç içe yaşadı, zengin fakir her sınıfın güvenini ve sevgisini kazandı. 7 Temmuz 1982'de Sultan Ahmed Camii imamlığından emekli olduktan sonra da hayır ve irşad hizmetlerine koşmaktan geri durmadı.
2 Ocak 1991'de vefat etti. Fatih Camii'nde çok kalabalık bir cemaatin iştirakiyle, kendisinden sonra reîsülkurrâlık görevini devralan Abdurrahman Gürses tarafından kıldırılan cenaze namazından sonra Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.
Vefatından sonra hizmetlerini devam ettirmek üzere Gönen'de 1994'te kendi adına bir cami inşa edildi. Ayrıca 1995 yılında İstanbul'da Gönenli Mehmet Efendi İlim ve Hizmet Vakfı adıyla bir vakıf kuruldu.
Sakarya'nın Soğuksu köyünde doğan Abdurrahman Gürses'in babası da bu köyün imamlığını yapan Hâfız Said Efendi'dir. On üç-on dört yaşlarında Kur'ân-ı Kerîm'i hıfzetti. Ardından Hendek'te Abdurrauf Hoca'dan tâlim-tecvid, Hendek Yenicami Medresesi'nde müftü Ali Niyazi Konuk'tan sarf, nahiv ve fıkıh dersleri aldı.
Daha sonra İstanbul'a giderek Ayasofya Soğukçeşme medreselerinde bir müddet tahsil gördü. Yeni Cami imamı Nuri Efendi gibi Osmanlı bakiyesi ulemâ ve müderrislerle tanışıp kendilerinden faydalandı. Erbilli Esad Efendi'nin sohbetlerine katıldı. Medreselerin kapatılması üzerine (1924) Hendek'e döndü ve 1934 yılına kadar burada kaldı.
Üsküdar Selimiye Camii imamı Fehmi Efendi'den İstanbul tariki Ahmed es-Sûfî mesleği üzere kıraat okudu ve 1937'de icâzet aldı. İlk resmî görevine 1938 sonlarına doğru Fatih Mihrimah Sultan Camii'nde imam-hatip olarak başladıysa da bir ay geçmeden Teşvikiye Camii'ne nakledildi. Burada yaklaşık beş yıl görev yaptıktan sonra 22 Mayıs 1944'te Beyazıt Camii'ne tayin edildi.
6 Haziran 1979'da emekliye ayrılıncaya kadar bu camide görev yaptı. Gönenli Mehmet Efendi'nin vefatından sonra reîsülkurrâ unvanını alıp ölümüne kadar bu görevini sürdürdü.
Kıraat ilminin kendi kuşağı itibarıyla yaşayan son halkası Reisü'l-Kurra Abdurrahman Gürses Hoca Efendi; kıraat ilmine vukufu, tilaveti ve duruşuyla örnek bir şahsiyetti. Kur'an-ı Kerim'in canlı ve içten okunması konusunda son derece hassasiyet gösterir, talebelerine hâliyle ve kaliyle Kur'an ehli olmanın adabını da öğretirdi. Kur'an ehline; Kur'an ahlakıyla ahlaklanmasını; mütevazı, vakur, temiz olmasını; Allah'ın kelamını huşu içerisinde okumasını tavsiye ederdi. Yetiştirdiği öğrencilerin işinin ehli olmasına gayret gösterir, mihrabın şerefine büyük önem verirdi. Bu hassasiyetini de "Ey imam ve hatipler! Ehil olmadan o makama geçmeyin." diyerek ifade etmişti. Âlimin ölümü âlemin ölümü gibiydi.
Beyazıt Camii Kur'an Kursu, Nuruosmaniye Kur'an Kursu ve 1973'te bir dönem İstanbul İmam-Hatip Okulu başta olmak üzere çeşitli yerlerde tâlim ve kıraat dersleri verdi; bu arada davet üzerine gittiği Fas'ta Verş rivayetini okuttu. Ayrıca Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Haseki Eğitim Merkezi'nde 1976-1998 yılları arasında kıraat öğretti.
Gayri resmî olarak icâzet verdiği pek çok talebenin yanı sıra burada 100'den fazla talebeye aşere-takrîb icâzeti verdi. Talebeleri arasında İsmail Biçer, Mehmet Çevik, Ramazan Pakdil, Mehmet Sevinç, Necati Kap, Sıtkı Gülle, Fatih Çollak, Mustafa Demirkan, Talip Akbal ve H. Osman Şahin gibi isimler zikredilebilir. Vakarı, tok gözlülüğü, temiz giyinişi, Kur'an hizmetine gönül vermesiyle tanınan ve zihinlerde müstesna bir yer edinmiş olan Abdurrahman Gürses 10 Ağustos 1999 tarihinde vefat etti ve Beyazıt Camii'nin hazîresine defnedildi.