Hz. Yusuf’un hayatı
Yusuf, peygamber Hz. Yakub'un en sevgili oğluydu. Hz. Yusuf, güneş, ay ve on bir yıldızın kendisi önünde secde ettiğini görmüş; babası bu rüyayı kardeşlerine anlatmamasını isteyerek, onların tuzak kurabileceği konusunda kendisini uyarmıştı. Nitekim Hz. Yakub bu kaygısında haklı çıkmış; Yusuf önce kuyuya atılmış, sonra ise köle olarak satılmıştı. Yusuf, daha sonra tekrar satılmış, iftiraya uğramış, zindana atılmış ve Mısır'a hükümdar olmuştu… Kur'an-ı Kerim, Hz. Yusuf kıssasını, "kıssaların en güzeli" olarak nitelemiş; bu kıssa, pek çok ibretlik olayın bir arada bulunması nedeniyle önemli görülmüştü. Peki, Hz. Yusuf kimdir? Yusuf isminin anlamı nedir? İşte, Hz. Yusuf'un hayatı…
Yakub pelerini görür görmez Yusuf'a ait olduğunu anladı ve acı içinde yere yığıldı; diğer kardeşler de Yusuf'u vahşi bir hayvanın parçalamış olabileceğini söylediler ve kendi yanından ayrıldıktan sonra onu bir daha görmediklerini iddia ettiler.
Rivayete göre Yakub, Yusuf'un ölüm haberini yedinci ay olan tişri ayının onuncu gününde aldığından bu günde İsrailoğulları'ndan hüzünlü olmaları istenmiştir.
Öte yandan İsmailîler, Yusuf'u Mısır'a götürerek Firavun'un muhafızlarının reisi ve harem ağası Potifar'a sattılar. Yusuf kısa zamanda Potifar'ın güvenini kazandı ve Rab, Yusuf'tan dolayı Potifar'ın evini mübarek kıldı ve bereketini arttırdı.
Rivayete göre Yusuf'u Mısır'a götüren tüccarlar kendi aralarında anlaşamayınca onu bir süre için bir dükkân sahibinin yanına bıraktılar. Dükkân sahibi de Yusuf orada kaldığı müddet zarfında çok para kazandı. O sırada Memfis'ten gelen Potifar'ın karısı dükkânda Yusuf'u görünce kocasından onu satın almasını ister ve Yûsuf 80 altın karşılığında Potifar'a satıldı.
Potifar, Yusuf'un dürüst ve dindar bir kişi olduğunu görünce evinin bütün sorumluluğunu ona bıraktı. Yusuf'u bir köle gibi değil evin bir ferdi gibi kabul edip yetişmesini sağladı. Bundan dolayı Tanrı'ya şükreden Yusuf'a Tanrı, "Sen nimet içinde yaşarken baban matem tutuyor, bu sebeple evin hanımını senin üzerine salacağım ve sen şaşıracaksın" dedi.
Böylece Yusuf'un, atalarında da görüldüğü gibi iğvâ baskısı altında dindarlığını ispat etme arzusu gerçekleşmiş oldu. Potifar kelimesi Mısır dilinde "Pa-di-pa-re" şeklindedir ve "Tanrı Re'nin bahşettiği kişi" anlamına gelir. Tevrat'ta Potifar, İbrânîce "saray görevlisi" anlamında kullanılır.
Potifar'ın karısı -bazı kaynaklarda adı Zuleika (Züleyha) şeklinde geçer- çok yakışıklı olan Yusuf'a karşı arzu duyar ve ona beraber olmayı teklif eder. Ancak Yusuf evini kendisine emanet eden efendisine ihanet edemeyeceğini, ayrıca Tanrı'ya karşı günah işlemekten korktuğunu söyleyerek bunu kabul etmez.
Kadın ısrar ederse de Yusuf her defasında onu geri çevirir. Bir gün Potifar'ın karısı Yusuf'u gömleğinden yakalamak isteyince, Yusuf gömleğini çıkarıp dışarıya kaçar. Bunun üzerine kadın, hizmetçilerini çağırarak Yusuf'un kendisine saldırdığını ve bağırınca da gömleğini bırakıp kaçtığını söyler.
Kocası gelince durumu ona da anlatır, Potifar da Yusuf'u zindana attırır. Rabbin inâyetiyle Yusuf zindancı başının güvenini kazanır ve mahkûmların başına getirilir.
Rivayete göre Potifar, Yusuf'un suçsuz olduğunu anlamıştı, fakat onu cezalandırmadığı takdirde karısı hakkında dedikodu yapılacağını düşünerek Yusuf'u hapse attırmıştı.
Yusuf ve Züleyha kıssası, Kutsal Kitap dışı Yahudi dinî literatüründe geniş yer tutar. Buna göre Yusuf da annesi gibi çok güzeldi ve efendisinin hanımı ona karşı şiddetli bir arzu duyuyordu. Öte yandan müneccimler Züleyha'ya Yusuf'tan zürriyetinin olacağını haber vermiş, ancak Züleyha bunu yanlış anlamıştı; çünkü Yusuf, ileride Züleyha'nın kızı Asenat ile evlenecek ve ondan çocukları olacaktı.
Züleyha önceleri Yusuf'a yaklaşmaya çalıştı, oğlu olmadığı için onu evlât edinmek istediğini söyledi; Yusuf Allah'a dua etti ve Züleyha'nın bir oğlu doğdu. Züleyha yine isteğinden vazgeçmedi, bu defa Yusuf'u tehdit etti, ancak yine de muradına eremedi. Zira Yusuf her seferinde Allah'tan kendisini bu belâdan kurtarmasını istedi.