İlim, kültür ve medeniyete ışık tutan Müslüman alim: İbnü’n-Nedim
İbnü'n-Nedim, 10'uncu yüzyılda yaşayan, İslam bilim tarihine yaptığı katkılarla adını tarihe altın harflerle yazdıran bir alimdi. Çok yönlü ve iyi bir eğitim görmüş; devrin ilim, kültür ve sanat çevreleriyle yakın ilişki kurmuş ve farklı konularda pek çok kitaba ulaşma imkanına sahip olmuştu. Kaleme aldığı bibliyografi eseri olan El-Fihrist'te çeşitli dinler, mezhepler, ilimler ve sanatlar hakkında bilgiler vermiş; bu alanlarda yazılmış eserleri ve bunların muhtevalarını ve müelliflerini tanıtmıştı. Erken dönem İslam bilim tarihi ile ilgili pek çok eserin varlığına ilişkin bilgi, İbnü'n-Nedim'in sayesinde günümüze ulaşmıştır.
Gustav Flügel, eserin bir başka yerindeki ifadeden onun İstanbul'u ziyaret ettiği ve Ayasofya'yı gördüğü sonucunu çıkarıyorsa da bu husus, Bağdat'ta Hristiyanların oturduğu ve "Dârürrûm" denilen mahalleyi İstanbul, "el-biya'" kelimesini de Ayasofya Kilisesi şeklinde yorumlamaktan kaynaklanan bir yanılgıdır.
Ancak bu son bilginin doğru olmadığı ifade edilir. İbn Hacer'e göre bu tarihe kadar yaşamış olsaydı aynı dönemde yetişen İbn-i Sînâ, İhvân-ı Safâ, Bîrûnî gibi filozof ve bilginlere eserinde yer vermesi gerekirdi.
Sonuç olarak İbn Hacer onun 388'de (998) vefat ettiği kanaatine varır. Ancak İbnü'n-Nedîm'in ölüm tarihiyle ilgili yukarıdaki rivayetlerden ilkini tercih etmek daha isabetli görünmektedir.
El-Fihrist İslam dünyasında bibliyografik eserler türünün ilkidir. Zamanla kaybolmuş pek çok eserin adı, konusu ve müellifi hakkındaki bilgiler sadece bu eser sayesinde günümüze ulaşabilmiştir.
İbn Hacer el-Askalânî'nin İbnü'n-Nedîm hakkındaki oldukça menfi görüşlerinden de anlaşılacağı üzere, muhtemelen Şiî ve Mu'tezilî olduğu şeklindeki yaygın kanaat sebebiyle tarih yazarlarının büyük çoğunluğu müellif ve eserini tamamen ihmal etmiş, bazısı da birkaç satırla anmıştır.
Verdiği bilgilerle ilim dünyasına ışık tutan el-Fihrist "makale" adını taşıyan 10 bölümden oluşmakta ve her bölüm "fen" başlığıyla alt bölümlere ayrılmaktadır.
Birinci bölüm çeşitli milletlerin konuştuğu diller, kullandığı yazılar ve bunların özelliklerinin yanı sıra mukaddes kitaplar, Kur'an-ı Kerim, kıraat ilmi ve kurrâlara ayrılmıştır.
Üçüncü bölümde tarih, siyer âlimleri ve bunların eserleriyle kâtipler, divanlar, nedimler, mûsikişinaslar tanıtılmakta ve eğlenceye dair konulara yer verilmektedir.
Dördüncü bölüm şiir ve şairler, beşinci bölüm kelâm ve İslam'da kelâm akımları hakkındadır. Altıncı bölüm fıkha ve fıkhî mezheplere ayrılmış olup eserin en geniş kısmıdır.