İlk felsefe sözlüğünün yazarı mütefekkir: İsmail Fenni Ertuğrul
Düşünce hayatımızda ismine aşina olmadığımız fakat ilim dünyasına büyük katkılar sunan mütefekkirler vardır. Birçok çalışmaya ve ilke imza atmış olsalar da kişilikleri ve çalışmalarıyla daha geniş kitlelerce bir köşe başında keşfedilmeyi beklerler. İşte bu isimlerden biri Osmanlı'nın son dönem aydınlarından İsmail Fenni Ertuğrul'dur. 96 yıllık yaşamına birçok akademik eser, çeviri ve beste sığdıran Ertuğrul, hiç kuşkusuz düşünce tarihimizin en önemli mütefekkirleri arasında yer alır. Osmanlı'nın son şeyhülislamlarından Mustafa Esat Efendi'nin Ertuğrul için dediği gibi "Böyle değerli insanlarımız acaba ne zaman ve nasıl takdir edilecek?" İşte münzevi bir hayat sürmüş İsmail Fenni Ertuğrul hakkında detaylar...
📌Ruhçu ve maneviyatçı bir düşünceyi savunan Ertuğrul'a göre varlık; ebedi ve ezeli, bir olan Allah'ın ta kendisidir. Allah haricindeki diğer varlıklar ise O'nun sıfatlarının yalnızca bir görünüşüdür.
📌Ertuğrul'u pek çok mutasavvıftan ayıran yönü ise vahdet-i vücud felsefesinde Kur'an-ı Kerim ve hadis kaynaklı ilerlemesidir. Yazar, tasavvufun kaynağı olarak sunulan, Hint, Yunan ve İran menşeli fikirleri reddeder.
➡Çünkü Ertuğrul'a göre vahdet-i vücud, çoğunlukla aralarında büyük benzerlik varmış gibi sunulan ve dikte edilen panteizmden keskin çizgilerle ayrılır. Panteizmde tabiat bir ilah konumundadır. Nesnelerin doğasında geçicilik olduğu için tabiata bu denli kutsiyet atfetmek maddecilikten manaya geçişi ve asıl hakikate ulaşmayı engeller.
📌Felsefede ahlak alanının da altını çizen Ertuğrul'a göre, sosyal bütünlüğü oluşturan olgu ahlaktır. 18. yüzyılın materyalist felsefecileri dini eleştirip tahrip etmeye çalışırken aslında toplumlardaki ahlak değerlerini de zedelemişlerdir.
📌Ahlaki prensiplerin benimsenmesini çok önemseyen Ertuğrul, çocuk eğitiminde ahlak ve terbiye şuuruna sahip bireylerin yetiştirilmesi üzerinde durur.
➡Ertuğrul, çocuk eğitiminde tamamen ebeveynin kontrolü ve gözetimi altında otomatiğe bağlamış bir yetiştirme tarzını kabul etmez. Çocukların kendi fikir ve isteklerini kontrol altına almaları gerektiğini düşünür.
📌Ertuğrul, filozof John Locke'ın da ifade ettiği gibi çocuğun zihnini boş bir levhaya benzetir. Önceleri iyi ve kötü, kavramları hakkında herhangi bir fikri olmayan çocuk, yaşı ilerledikçe güdülerine bağlı olarak yaşayacağı tecrübelere göre kendi rotasını belirler.
📌Rotasını belirlerken kendisine yardımcı olabilecek en önemli anahtar ise iyi ve doğruyu ayırt etmeye yarayabilecek terbiyedir.
➡Çocuk yalnızca ailesinin istekleriyle hareket etmeyi değil kendi iradesini kullanmayı öğrenebilirse, muhakeme yeteneği, aldığı terbiye ve ahlak öğretilerini yaşam pratiği haline dökebilmeyi en doğru şekilde gerçekleştirebilir.
📌Felsefe alanında teknik bilgi ve konularla ilgilenen Ertuğrul, aynı zamanda sanata karşı çocukluktan gelen büyük bir sevgi besliyordu.
📌Musiki alanına özel bir ilgi duyan ve zengin bilgi birikimine sahip olan Ertuğrul, çocukluğundan itibaren tanburi Ali Efendi, kemani Aleksan Ağa, Hacı Faik Bey ve bestekar Şevki Bey gibi musiki üstatlarının öğrencisi oldu.
➡Beste yapmayı ölümüne kadar sürdüren Ertuğrul'un 200'den fazla şarkı, peşrev, semai ve saz semaileri bulunmaktadır.
Musiki hakkındaki görüşleri
📌Yaptığı bestelerin yanında müziğin teorisiyle de ilgilenen Ertuğrul, birçok eserini Batı notasıyla yazdı. Batı musikisinde yer alan tekseslilik ve çokseslilik gibi konularda da yazılar kaleme aldı.
📌Ertuğrul, Batı musikisinin zenginliğini çokseslilikten ziyade sunulduğu mekanların ihtişamına bağlıyordu. Ayrıca musikimizin teksesli olduğunu kesinlikle reddeden Ertuğrul, musikimizdeki makam ve usullerin çok çeşitli olduğunu bu sebeple Batı müziğinden herhangi farkı olmadığını savundu.
➡"Yaz geldi, çiçeklerle yüzü güldü zemînin
Günden güne gitmekte gamı kalb-i hazînin
İhya edelim biz de hemen bezm-i safâyı
Yok fâidesi derd-i dile âh ü enînin
Bir şûh-i dilârâ bulalım evvel emirde
Tertip edelim meclisi bir gizlice yerde
Bir eğlenelim Göksu'da ya semt-i Fener'de
Yok fâidesi derd-i dile âh ü enînin."
➡"Açılsın gülşen-i hüsnün, gönüller neş'edar olsun.
Saçılsın sünbülün cana, fikirler tar-ü mar olsun.
Donansın sager-i gülgun, safalar berkarar olsun.
Bizi şad eyleyen diller cihan durdukça var olsun."