Peygamber sevgisiyle hafızalara kazınan isim: Süleyman Çelebi
Peygamber Efendimize duyduğu sevgi ile hafızalara kazınan Süleyman Çelebi, kaleme alığı mevlid ile erişilemeyecek bir noktaya ulaştı. Bu eser asırlarca doğum, ölüm, evlilik, nişan ve sünnet gibi çeşitli meclis ve merasimlerde coşku ile okunup dinlendi. Altı yüz yılı aşkın süredir, birçok şair tarafından mevlid yazılsa da hiçbiri onun eserinin değerini aşamadı. Peki, Süleyman Çelebi Vesiletü'n-Necat isimli bu mevlidi hangi olay üzerine kaleme aldı?
📌 Ulu Cami'de yaşanan bu hadiseden sonra halk da tartışmaya dahil oldu ve İranlı vaizden yana tavır aldı. Bu ilmi tartışmanın büyümesi neticesinde Arap asıllı alim, Arabistan, Mısır ve Halep ulemasından fetva aldı.
📌 Süleyman Çelebi, Ulu Cami'de yaşanan ilmi tartışmanın geldiği noktaya çok üzüldü ve orada şu dizeleri kaleme aldı:
Ölmeyüp İsâ göğe bulduğı yol
Ümmetinden olmak içün idi ol
Hem dahi Mûsâ elindeki asâ
Oldı anun izzetine ejdehâ
Ceddi oldugıçün anun ol Halîl
Nârı cennet kıldı ana ol Celîl
Cümle anun dostlugına adına
Bunca izzet oldı ol ecdâdına
Çok temennâ kıldılar Hak'dan bular
Kim Muhammed ümmetinden olalar
Anlamı şöyledir: "Hz. İsa'nın ölmeyip göğe çıkması, onun ümmetinden olmak içindi. Hz. Musa'nın elindeki asa da onun hürmetine ejderha oldu. Bunlar Muhammed ümmetinden olmak için Allah'a çok yalvardılar. Bunlar da peygamberdir ama Hz. Muhammed bunlardan daha faziletli ve daha üstündür."
📌 Ulü'l-azm olarak adlandırılan 5 büyük peygamberin sahip oldukları bütün manevi hâl, ilim ve itibarın kaynağı Hz. Peygamber'di. Bundan dolayı da Muhammed ümmetinden olmak için çok niyazda bulundular.
Gerçi kim bunlar dahi mürseldürür
Lîk Ahmed ekmel ü efdâldurur
📌 Bu olayın yanı sıra, eserin yazıldığı dönemi de dikkate almak gerekir. Fetret devrinde şehzadeler arasında yaşanan taht mücadelesi, Anadolu'da karışıklık meydana getirdi. Halk arasında mehdilik iddiaları ve Hub Mesihlik gibi akımlarla dini istismar eden kişiler ortaya çıktı.
📌 Süleyman Çelebi işte böyle karışık bir zamanda halkı bilgilendirmek amacıyla kaleme aldı eserini. Aslında eserine verdiği isim de bunu gösterir: Vesiletü'n-Necat yani kurtuluş vesilesi…
📌 Kurtuluşa, Kur'an, Peygamber Efendimiz ve onun sünnetlerine bağlanmak vesile olacaktı. Bu eser ile Süleyman Çelebi, varlığın merkezine Hz. Peygamber'i koyarak bir dünya tasavvuruna ulaşmayı amaçladı.
📌 Bir diğer rivayete göre eser, bizzat Emir Sultan'ın isteği üzerine yazıldı. Süleyman Çelebi mevlide son halini verince Emir Sultan'ın huzurunda okudu ve çok beğenildi.
📌 Onun eseri huşu içinde dinlemesi ve okumasını teşvik etmesi, eserin kısa zamanda tanınmasını sağladı.
📌 Süleyman Çelebi'nin bilinen tek eseri Vesîletü'n-Necât'tır. Aruzun "fâilâtün fâilâtün fâilün" kalıbıyla yazılan eser, on bir nüshası karşılaştırılarak elde edilen metnine göre 768 beyit olup on altı babdan meydana gelir.
📌 Fatih, Lâleli, Süleymaniye, Saliha Hatun, Millet, Nuruosmaniye ve Köprülü kütüphanelerinde birçok yazma nüshası mevcuttur.
📌 Vesîletü'n-Necât, kaleme alındığı günden bu yana mevlithanlar tarafından çeşitli meclislerde farklı musiki makamları eşliğinde icra edilir.
📌 Bu eser, Rumca, Arapça, İngilizce, Almanca, Boşnakça, Arnavutça, Çerkesçe ve Gürcüceye çevrilerek geniş bir kültür havzasına yayıldı.
📌 Süleyman Çelebi'nin kaleme aldığı mevlid, asırlarca doğum, ölüm, evlilik, nişan ve sünnet gibi çeşitli meclis ve merasimlerde coşku ile okunup dinlendi. Altı yüz yılı aşkın süredir, birçok şair tarafından mevlit yazılsa da hiçbiri onun eserinin değerini aşamadı.
Mehmet Akif'in de söylediği gibi "Yetişilmez ki: Süleyman Dede yükseklerde"