Sahih-i Buhari'yi Türkçeye kazandıran Babanzade Ahmed Naim kimdir?
Sahih-i Buhari'yi Türkçeye kazandıran Babanzade Ahmed Naim, ülkemizde hadis usulü ve tarihi denilince akla gelen ilk isimlerdendi. Mehmet Akif Ersoy, Naim Bey'i "ashaptan sonra en sevdiği kişi" olarak tanımlardı. Peki, Mehmet Akif ile gerçekleştirmek istedikleri büyük proje neydi? Babanzade Ahmed Naim ve Yahya Kemal neden tartıştı? Ahmed Naim nasıl vefat etti?
Mehmet Akif, kaleme aldığı bazı şiirlerini dostlarına ithaf ederdi. Fakat Ahmet Naim'e layık bir şiir yazdığına inanamadığı için ona ithaf edemedi.
Akif, Mısır'da bulunduğu dönemde kaleme aldığı 'Secde' adlı şiirini Ahmed Naim'e ithaf etmek istedi. Konuyu Ahmet Naim Bey'e danışması için dostu Fuat Şemsi'yi gönderdi. Babanzade Ahmet Naim şiiri çok beğense de Ahmet Naim Bey'in cevabı geç iletmesinden dolayı Mehmet Akif, dostunun şiiri beğenmediği düşünerek ithaf etmekten vazgeçti.
Babanzade yaşadığı dönemde Mehmet Akif gibi hurafeleri sık sık eleştirdi ve bunların İslam'a büyük zarar verdiğini söyledi. Hurafelerin yayılmasına destek veren kişilere şiddetli bir şekilde itiraz etti. Bu konuda Yahya Kemal ile de sert bir tartışma yaşadılar.
Yahya Kemal'in, türbeleri ve geçmiş tarihî şahsiyetleri yücelttiğini için eleştirdi. Babanzade, tarihî ve millî hatıraları övmenin insanı ciddi surette yanıltacağını ve hurafelere düşüreceğini savunuyordu. Fakat yıllar sonra Yahya Kemal'i yanlış anladığını fark etti. Bu tartışmadan sonra geçen on yılda Yahya Kemal'in deyişiyle, müminlere yakışır samimi bir üzüntüyle kusurunun bağışlanmasını diledi ve böylece onu hayretler içinde bıraktı.
Ahmed Naim, İslam birliği ve kardeşliği konusunda çok titiz ve dikkatliydi. Bu birliğe zarar verme ihtimali bulunan her harekete karşı çıktı. Türkçülük akımlarının yanında İslam birliği açısından sakıncalı bulduğu Arap İttihat Kulübü'nü de şiddetli bir şekilde tenkit etti.
Kavmiyet ve cinsiyet davası gütmeyi İslâm'ın varlığı için kanser kadar tehlikeli buldu, bunu "yabancı bir bid'at", "Frenk hastalığı" olarak nitelendirdi ve bu davanın faydalı ve zararlı taraflarını Kuran ve sünnete dayanarak izah etti.
1933 yılında yapılan 'üniversite reformu' adı altında Darülfünun'un lağvedilmesiyle Ahmed Naim açıkta bırakıldı, emekliye ayrılmak zorunda kaldı.
1926 yılında Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından teklif edilmesi üzerine hazırlamaya başladığı Tecrid-i Sarih Terceme ve Şerhi çalışmalarını sürdürürken 13 Ağustos 1934'te evinde öğle namazını kılarken secdede vefat etti.