Şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler kimdir?
"Bir gün baksam ki gelmişsin... Hasretin içimde sonsuzluk kadar." Türk edebiyatının müstesna isimlerinden, şiirleriyle gönüllere dokunan büyük şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, 89 yaşında Hakk'a yürüdü. Edebiyatımızın zarif kalemi, millet ve memleket sevdasını dizelerinde yaşatmış kıymetli Yavuz Bülent Bakiler'e Allah'tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyoruz. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
Türk diline olan hassasiyetiyle tanınan usta şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler, 89 yaşında hayatını kaybetti. Özellikle "Şaşırdım Kaldım İşte Bilmem Ki Nemsin" isimli şiiriyle tanınan şair Yavuz Bülent Bakiler, Türkçeye hakimiyeti ve milli duruşuyla sadece Türkiye değil tüm Türk dünyası tarafından sevilen bir şairdi.
Yarım asrı aşan edebiyat yolculuğu, aslında gençliğinde yaşadığı bir eksiklikle başlamıştı. Üniversiteye girdiğinde, kitapsız evlerde büyümenin yoksunluğunu en derinden hissediyordu. "Bir topluluk karşısında beş dakika bile konuşamıyordum." diye anlatıyordu. Ta ki bir gün Namık Kemal'in yazısına rastlayana kadar… Yazıda şu cümleler vardı: "Bir insanın hafızasında kelime yoksa ne düşünebilir, ne konuşabilir, ne de okuduğunu anlayabilir." Bu sözler, onun hayatının dönüm noktası oldu. O günden sonra okumaya başladı, okudukça cehaletinden utandı, hafızasında kelime dünyası büyüdü. Önce saatlerce konuşabilen, sonra kalemi elinden düşmeyen bir yazar oldu.
İlk nesir kitabı "Üsküp'ten Kosova'ya"ydı. Bir seyahat sonrası gördüklerini anlatması istenmiş, o da ağır bir sorumluluk duygusuyla yazmaya başlamıştı. Kitap yayımlandığında, "şaheser" diyenler oldu. Azerbaycan'ın büyük şairi Bahtiyar Vahapzade'nin şu cümlesi hâlâ hafızalardadır: "Bu kitabı okuduğu halde ağlamayan Türk'e ben Türk demem."
Bakiler'in hayatına yön veren isimler arasında Arif Nihat Asya, Necip Fazıl, Nihal Atsız gibi büyük edebiyatçılar vardı. Onlardan öğrendiği en önemli hakikat, dilin bir milletin şah damarı olduğuydu. "Kitapsız, kütüphanesiz evlerin mağara karanlığından farkı yoktur." derdi. Ona göre Türkiye'nin en büyük faciası, kelime dağarcığının daralmasıydı: "İngiltere Shakespeare'i 400 yıl sonra çocuklarına okutuyor. Bizse 40 yıl önceki edebiyatımızdan bile kopmuş durumdayız." Bu yüzden gençlere sürekli şu nasihati bırakıyordu: "Okumaktan başka çıkış yolumuz yok." Sözleri, bir nasihat olmaktan öte bir çağrıydı aslında. Yavuz Bülent Bâkiler, okumayı sadece bilgi edinmek için değil, millet olmanın ruhunu korumak için gerekli görüyordu. Çünkü kelimeler, bir milleti millet yapan en derin bağdı.
Yavuz Bülent Bakiler'in dizelerinde beliren Anadolu insanı; kanaatkâr, cefakâr ve dirayetli bir portre çizer. Elindekine razıdır; bir lokma ekmek, bir parça soğan onun için şükre vesiledir. Zorlukları sessizce yüklenir. Meselelere yalnızca toplumsal eşitsizlik penceresinden bakmaması, aksine milletin ve maneviyatın değerlerini merkeze alması "Yeniden Fethetmek Anadolu'yu" şiirinde açıkça görünür.
Yavuz Bülent Bakiler, 89 yıllık ömründe hem şiirleriyle hem yazılarıyla, hem de ahlakıyla ardında silinmez izler bıraktı. Dürüstlüğünden hiç ödün vermedi. "Eğer ben şahsi menfaatlerim için çalışsaydım, bugün on dairelik bir servetim olurdu." diyerek, hayata tertemiz bir vicdanla veda etti.
Yavuz Bülent Bâkiler'in dizelerinde İstanbul yalnızca bir şehir değil; kimi zaman bir sevgili kimi zaman bir anne duası kimi zaman da bir medeniyetin kalbi olarak çıkar karşımıza. Onun İstanbul'u anlatan şiirlerini okuduğumuzda, adeta şehrin sokaklarında dolaşır, minarelerin gölgesinde soluklanır, rüzgârlarını içimize çekeriz. Suriçi'nin dar sokakları, Beyazıt Kulesi'nden görünen eski İstanbul manzarası şiirlerinde sık sık karşımıza çıkar. Anadolu'nun yoksul köylerinde yokluk gören, acılara tanıklık eden Bâkiler için İstanbul bir hayaller şehridir. Bir şair, hem yaralı Anadolu'nun hem de güzelliklerle dolu İstanbul'un aynası olabilir mi? Bâkiler'de bu mümkündür. Şairin gönül yolculuğu İstanbul sınırlarında da kalmaz. Üsküp'e gittiğinde gördüğü manzaralar ona İstanbul'u ve Bursa'yı hatırlatır. Osmanlı'nın imar ettiği şehirler arasındaki akrabalığı fark eder, ama bu ayrılığın acısını da yaşar. Onun için Balkan coğrafyası ayrı bir diyar değildir; hala bizimdir, bizimle aynı kaderi taşır.
Türk edebiyatının müstesna ismi, büyük şair ve yazar Yavuz Bülent Bakiler'den geriye, kelimelerle kurduğu köprüler, şiirlerinde sakladığı sevdalar ve Türk dünyasına duyduğu derin aşk kaldı.