Semavi Eyice kimdir? İstanbul'un tarihine sahip çıkmak adına önerileri...
Semavi Eyice, yaklaşık bir asırlık ömründe İstanbul'daki tarihi mirasın çeşitli yönlerinin hafızasını oluşturdu. Sanat ve kültür tarihçisi Eyice, ardında 400'ü aşkın bilimsel makale ve çok sayıda eser bıraktı. İslam Ansiklopedisi çalışmalarına önemli katkılarda bulunan Eyice, yaklaşık 440 madde ve madde bölümü yazdı. Tarihçilerin pusulası olarak görülen Semavi Eyice, sanat tarihine, kültürüne sahip çıkmak adına neler yapılması gerektiği konusunda da önerilerde bulundu. Sanat tarihinin hafızası Semavi Eyice'yi doğum yıl dönümünde saygı ve rahmetle anıyoruz.
Yaklaşık bir asırlık ömründe İstanbul'daki tarihi mirasın çeşitli yönlerinin hafızasını oluşturan, sanat ve kültür tarihçisi Semavi Eyice, Eyiceoğulları'na mensup deniz subayı Mehmet Kamil Bey ile Hatice Hanım'ın oğlu olarak 1922'de Kadıköy'de dünyaya geldi.
Kadıköy Saint Louis ve Saint Joseph Fransız okullarında ilk ve ortaokulu tamamlayan Eyice, eski eserlere ilkokul yıllarında ilgi göstermeye başladı.
Semavi Eyice, Galatasaray Lisesi'ndeyken bir ödev için İstanbul'un fethi konusunun kendisine denk gelmesiyle şehri hiç tanımadığını fark etti. Ardından arkadaşıyla İstanbul'da keşif gezilerine girişti.
Gezileri sırasında gördüklerinin bazılarını kitaplarda bulamaması üzerine "Bunları kimse çalışmamış, ben neden uğraşmayayım?" diyerek kitap aramaya başlayan Eyice, bir röportajında şunları dile getirdi:
"Tabii ben kitaba çok meraklı olduğumdan daha talebeliğimden beri Sahaflar Çarşısı'na gider gelirdim. Hepsini tanırdım. Gerek Hristiyan sahafların gerek Beyazıt'taki Türk sahafların hepsi de beni tanırdı. Biliyorsunuz eski kitaplar hususunda iki merkez vardı, biri Beyazıt'taki Sahaflar Çarşısı, bir de Yüksek Kaldırım'daki. Yüksek Kaldırım'da daha çok yabancı dilde kitaplar bulunurdu."
Liseden 1943'te mezun olan Eyice, babasının hariciyeci olması yönündeki arzusuna rağmen, erken yaşlardan itibaren gönül verdiği arkeoloji ve sanat tarihi üzerine eğitim almaya karar verdi.
Prof. Dr. Semavi Eyice, Alman arkeolog ve İstanbul tarihi uzmanı Alfons Maria Schneider'in davetiyle 1944'te Göttingen'e giderek, Bizans sanatı ve arkeolojisi üzerine çalıştı.
II. Dünya Savaşı sürerken Viyana ve Berlin üniversitelerinde Bizans tarihi okuyan Eyice, Berlin'in işgali gündeme gelince öğrenimini yarım bırakıp Türkiye'ye döndü. Eyice, dönemin politik şartları nedeniyle Danimarka üzerinden Türkiye'ye gelmeye çalışırken bir süre cezaevinde kaldı.
Eyice, 1945'te girdiği İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nden 1948'de mezun oldu. "İstanbul minareleri" konulu bitirme tezini, Prof. Ernst Diez ile kaleme aldı.
Eyice, Türk-İslam sanatı dersi veren Diez'in yanında asistan olarak çalışmaya başlayarak, akademiye giden yoldaki lisans sonrası ilk adımını da atmış oldu.
Bizans sanatı tarihçisi Prof. Dr. Philipp Schweinfurth'un da asistanlığını yapan Eyice, Edebiyat Fakültesi'nde her yıl konferans şeklinde dersler veren Prof. A. Gabriel'in bu derslerini Fransızcadan, Schweinfurth ve Kurt Erdmann'ın derslerini ise Almancadan Türkçeye çevirdi.
Eyice'nin ilk yazısı, Reşad Ekrem Koçu'nun çıkardığı İstanbul Ansiklopedisi'nde 1949'da yayımlandı. Fatih'in Çarşamba semtindeki Hirami Ahmet Paşa Mescidi hakkındaki bu makalenin ardından pek çok maddeyle ansiklopediye katkıda bulundu.
Mezuniyetin ardından Bizans Kürsüsü'nde asistanlık yapan Eyice, 1950-1953 arasında Ord. Prof. Dr. Arif Müfid Mansel'in danışmanlığında Side kazılarına katıldı. Sanat tarihi profesörü Eyice, "Side'de Bizans Yapıları" konulu teziyle 1952'de doktorasını verdi.