Aliya İzzetbegoviç: Davası Allah olan lider
Aliya İzzetbegoviç, bağımsızlığa giden zor ve çetin yıllarda Bosna-Hersek halkına önderlik eden, ülkenin ilk cumhurbaşkanı ve yirminci yüzyıl Avrupa'sının önemli Müslüman düşünürlerinden biriydi. Aliya İzzetbegoviç'in bir aydın olarak dikkat çeken yanı ise İslam dünyasındaki krizleri sadece fark etmesi değil; krizlerin çözülmesine yönelik ilgisiydi. Merhum Aliya İzzetbegoviç'i ölüm yıl dönümünde rahmet ve özlemle anıyor; hayat felsefesi, adaletli tavrı ve mücadelesini sizlerle buluşturuyoruz.
Üç yıl süren hapis döneminin ardından İzzetbegoviç, üniversite eğitimini tamamlayarak 1970 yılında en önemli eserlerinden "İslam Deklarasyonu"nu kaleme aldı.
İzzetbegoviç'in bu eseri 1983 yılında soruşturma altına alındı ve "Bilge Kral" Mladi Müslümani adlı teşkilatı yeniden örgütlemek suçundan bu sefer 14 yıl hapse mahkûm edildi.
"Bizi yok etmekle tehdit ediyorlar, ama bilsinler ki Müslümanlar yok olmayacaklar"
Müslüman toplumların İslam'a olan ihtiyacını anlatan "İslam Deklarasyonu" eseri kısa bir süre içinde Bosna Hersek halkının dikkatini çekerken İzzetbegoviç, 1988 yılının sonunda eski Yugoslavya hükümeti tarafından çıkarılan "sözlü muhalefet sebebiyle cezalandırılanlara tanınan aftan" yararlanarak serbest kaldı.
İzzetbegoviç, hapis yattığı yıllar boyunca inandığı değerlere ışık tutmaya devam etti. Hapisteyken, İslam'ı sade bir dille anlattığı "Doğu ve Batı Arasında İslam" isimli eserini tamamladı.
Aliya İzzetbegoviç'in Müslüman aydın olarak görülmesinin haklı gerekçelerden biri, Doğu Batı Arasında İslam başlıklı eserinin girişinde, günümüz medeniyetinin şekillenmesinde İslâm'ın rolünü soruşturmasıdır.
Bosna Hersekli bir Müslüman olarak İzzetbegoviç, bağımsızlık savaşına kadar neredeyse hayatının önemli bir bölümünü, 'ötekileştirme' tutumunun bir muhatabı olarak geçirmiştir.
Kapitalist ekonominin 'ötekisi' olarak, sosyalist Yugoslavya'nın vatandaşıdır; Yugoslavya'nın asıl unsuru olan Sırp milliyetçiliğinin 'ötekisi' olarak, Boşnak'tır; ateist Marksistlerin 'ötekisi' olarak, dindar ve Hıristiyan komşularının 'ötekisi' olarak da Müslümandır.
Sözü edilen 'öteki' kimlikler arasından İzzetbegoviç'in İslâm'ı üst kimlik olarak seçtiği görülmektedir.
Boşnak lider, Bosnalı Müslümanların silahsız bir şekilde savaşla yüzleştikleri İkinci Dünya Savaşı'nda tecrübe edilen durumun tekrarını önlemek amacıyla 1990 yılında Demokratik Eylem Partisini (SDA) kurdu.
SDA, 18 Kasım 1990'da yapılan ilk çok partili seçimde parlamentodaki 240 milletvekilliğinden 86'sını kazandı. İzetbegoviç önderliğindeki Bosna Hersek, 29 Şubat-1 Mart 1992'de bağımsızlık referandumuna giderek yüzde 99,4 "evet" oyuyla bağımsızlığını ilan etti.
1994'te savaş devam ederken bir Alman dergisine şunları söylemişti:
"Benim hoşgörüm Avrupa değil İslam kökenlidir. Eğer hoşgörülüysem öncelikle ve en çok Müslüman olduğum için, ancak ondan sonra Avrupalı olduğum içindir.
Avrupa, parıldayan gerçeklere rağmen kendisini kurtarmaya kesinlikle muktedir olamadığı kuruntulara sahiptir. Örneğin, Bosna'daki bu savaş sırasında, yüzlerce kilise ve cami yıkıldı. Bunlardan bir teki bile Boşnaklar tarafından yıkılmadı, hepsi Avrupalılar tarafından yıkıldı. Türk idarecileri dünyanın en yumuşak yöneticileri değillerdi, ama tüm Hıristiyan halklar ve onların Ortaçağdan kalma en önemli anıtlarının hepsi 500 yıllık Türk idaresi boyunca ayakta kalabildi. Bu bir gerçek.
Belgrad'dan fazla uzak olmayan Fruska, Gora Tepelerinin meşhur manastırları Türk yönetiminin 300 yılı boyunca ayakta kaldı, ama üç yıllık 'Avrupalı' yönetimine dayanamadı. II. Dünya Savaşı sırasında yakılıp yıkıldılar.
Faşizm ve komünizm Asya'nın değil Avrupa'nın ürünleridir. Ve şimdi bile Avrupa, Balkanlar'da faşizmin ortaya çıkışına karşı fazla bir hassasiyet göstermemiştir. Avrupa'ya değer veriyor ve takdir ediyorum ama kanımca kendisini olduğundan çok daha büyük görüyor."
(Tarihe Tanıklığım, s. 196)