Martin Luther King Amerika tarihinde neyi değiştirdi?
Martin Luther King'in yaşamında belirgin bir dönüm noktası, siyahi bir kadının yerini "beyaz bir vatandaşa vermemesi" olayıydı. Bu hadise, onun ırkçılığa karşı başlattığı mücadeleyi tetikleyerek, siyahilere yönelik adaletsizlikleri şiddet içermeyen eylemlere dönüştürdü. Kısa sürede geniş kitlelere ulaşan bu eylemler, medyanın ilgi ve desteğiyle güçlendi. Martin Luther King'in "Bir hayalim var!" konuşması, insan hakları için 25 bin kişiyle birlikte yürüdüğü tarihi bir anı olarak hafızalara kazındı. Düzenlenen yürüyüşler, siyahi vatandaşların sivil haklara kavuşmasında önemli bir mihenk taşı oldu.
◼ ABD'de ırkçılığa karşı daha önceleri de defalarca gösteri ve protestolar gerçekleştirildi ancak çoğunluğu öfkeli kalabalıkların oluşturduğu bu gösteriler genellikle şiddete dönüşüp sonuçsuz kalıp tutuklamalara ve ölümlere sebep oluyordu.
◼ Martin Luther King, bu durumun farkında olarak ilk günden ölümüne kadar olan süreçte hiçbir şekilde şiddeti körükleyecek, hak arayışının dışına çıkarak haksız duruma düşürecek her türlü şiddet, nefret ifadeleri içeren eylem ve söylemden uzak durdu. Eylemlerin amacından sapmasından korkuyordu. Bu sayede medyanın da dikkatini çekerek ulusal çapta tanınarak destek buldu. Lideri olduğu yurttaş hakları hareketinin etkileri özellikle 1960'lı yıllarda ABD'de en önemli gündem maddesi oldu.
◼ Lincoln Anıtı önünde düzenlenen yürüyüşe farklı etnik gruplardan geniş kitleler katıldı. "I Have a Dream" (Bir Hayalim Var) adlı konuşmasıyla Martin Luther King, Amerikan tarihindeki en etkili ve önemli konuşmalardan birine imza attı.
*I have a dream (Bir Hayalim Var) konuşmasından bir alıntı:
I have a dream that my four little children will one day live in a nation where they will not be judged by the colour of their skin, but by the content of their character.
Bir gün, dört çocuğumun da derilerinin rengi ile değil de kişilikleri ile yargılanacağı bir ülkede yaşayacaklarına dair bir hayalim var.
◼ Bu eylemlerin sonucunda, "Yurttaş Hakları Kanunu" (Civil Rights Act of 1964) ve "Oy Hakkı Kanunu" (Voting Rights Act of 1965), Amerikan Anayasası'na girdi. Martin Luther King'in şiddet içermeyen tutumu ve insan haklarına yönelik çabaları, 1964 yılında Nobel Barış Ödülü'nü kazanmasını sağladı, aynı zamanda ırksal ön yargıları kırmada büyük başarı elde etti.
◼ Martin Luther King'in eşitlik, adalet ve insan hakları mücadelesi ABD'deki ırkçıları aşırı şekilde rahatsız etmişti. Yıllarca köle olarak kullandıkları siyahilerin, kendilerinin sahip olduğu haklara (!) kavuşacağı fikrini hiçbir şekilde kabul edemediler. Kapitalizm karşıtı söylemleri olan King, medya patronlarının da hedefindeydi. Gazeteler, her gün King aleyhinde yazılar yayınlayarak özellikle güneyli ırkçıları ateşliyorlardı.
◼ Siyahi sağlık çalışanlarının yaşadığı zorluklara ve ırkçılığa karşı destek olmak amacıyla Mason Temple'da "Mountaintop'a Gittim" adlı konuşma için Memphis'e gittiğinde bunun son konuşması olacağını bilmiyordu. 4 Nisan 1968'de kaldığı otel olan Lorraine Otel'in balkonunda uğradığı silahli suikast sonucu öldürüldü. Martin Luther King'in ölümü ABD'de adeta şok etkisi yarattı ve ülkede ulusal yas ilan edildi. Cenaze merasimine 350 binden fazla seveni katıldı.
◼ ABD'nin kuruluşundan 1950'li yıllara kadar yoğun şekilde süren ırkçılık ve ayrımcılık had safhadaydı. Martin Luther King'e kadar, siyahilere hayatta kalmalarını sağlayacak kadar az hak verildiğini söylemek yanlış olmayacaktır. İstedikleri okulda okuyamamak, otobüslerde beyazlara yer vermek zorunda kalmak, şahit olarak kabul edilememek, restoranlara girememek gibi daha pek çok şekilde dışlanmışlardı.
◼ Martin Luther King vakfı olan King Center'a göre, Martin Luther King döneminde insan hakları ve eşitlik konusundaki ilerleme, ABD'de 350 yılda gerçekleşemeyen bir başarıya imza atarak, kısa bir zaman diliminde daha büyük bir gelişme kaydetmiştir.