7 güzel adam 7 güzel şiir
Yedi güzel adamdan birisi kan görür; birisi aşk görür; biri yar, biri bela, biri dağ; biri de sofra görür. Görüler be gereğini bellerler. Peki "Bu insanlar dev midir, Yatak görmemiş gövde midir?" Cahit Zarifoğlu'nun anlattığı 'Yedi Güzel Adam'ı en güzel şiirleriyle birlikte yeniden hatırlıyoruz.
Şiir anlayışını öncelikle "Büyük Doğu" ve Sezai Karakoç'la biçimlendiren, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi gören yazar ve şair Erdem Bayazıt 18 Aralık 1939'da dünyaya geldi.
Henüz lise yıllarında arkadaşları Cahit Zarifoğlu, Nuri Pakdil, Rasim ve Alaeddin Özdenören'in çıkardığı "Hamle" dergisini birkaç sayı çıkaran Erdem Bayazıt, yine Pakdil'in yayına hazırladığı mahalli "Hizmet" gazetesinde sanat ve edebiyat sayfası hazırladı.
Ak Radyo'da "Şiir, Yalnızca Şiir" adlı bir program hazırlayıp sundu. Şiirleri hakkında "barbar güçlerin, teknolojinin yıktığı, Tanrı'dan kopardığı insanın mânevî kurtuluşunu arayan"; "çağı, makine uygarlığını ve değerlerini yargılayan"; "Müslümanların emperyalizme başkaldırısını yansıtan" gibi değerlendirmeler yapıldı.
Şiirlerinde bütün kabarmalar, fırtınalar, boğuşmalar Allah'ı anışta, kalbin ritminin evrendeki büyük ritimle buluşmasında anlamını bulur ve yatışır. Dışa doğru atılma ve yükselme arzuları içe doğru bir derinleşmeye evrilir. Şiir bir çeşit duaya dönüşür:
"Birden her yerde her şeyde içimizde kımıldayan
Yürek vuruşlarıyla beliren zikir
Yeri ve göğü ve damarları dolduran
Ondan başka her şey yok olan yalan olan
rahman
ve rahim olan."
Şairin, Müslümanların emperyalizme başkaldırışını yansıtan şiirleri büyük ilgi görürken, Bayazıt, şiirde tarihi bir boyutun, fizik ötesine bir açılımın ve günlük hayatın yansımalarının görülmesi gerektiğini savundu.
…
Güneşin
Mızrakların ucuna takılıp
kaldığı
bir vakitte
Diriliş erlerinin yüreklerinden
yayılan
Bir depremle sarsılıyordu arz.
Gerilmişti altımızda atlarımız
Fırlayıp kopacakmış gibi
baldırlarından
kasları
Ve tarıyordu bir projektör gibi
bakışları
üç kıtayı
Yeni bir vakte eriyordu yürekler
Yayılıyordu o muştu
O coşku
O haber.
…
"Okul yaptıramadım ama 50 yıllık yaşamımda okullarda okutulacak kitaplar yazdım."
1940'ta Maraş'ta doğan Rasim Özdenören hukuk fakültesini kazandıktan sonra , gazetecilik bölümünü tamamladı. 1984 yılında ''Denize Açılan Kapı'' adlı eseriyle yılında Türkiye Yazar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü'nü kazandı. Türk öykücülüğünün köşe taşlarından olan Özdenören, Edebiyatımızın Yedi Güzel Adam'ından biridir. Yazdıkları Mavera, Diriliş ve Edebiyat dergilerinde yayınlandı.Rasim Özdenören'e göre edebiyat sanatı "İslam'ı anlatabilmemizin bir enstrümanıdır."
Rasim Özdenören, Cahit Zarifoğlu ile lise birinci sınıfta tanıştıklarını, edebiyata düşkün diğer arkadaşlarıyla birlikte 3 yıl birlikte okuduklarını, 1955 yılından vefatına kadar gece gündüz birlikte vakit geçirdiklerini vurguladı.
"Cahit'in hayatı da aslında bu dediğim anlamda biraz kapalı bir hayattı." diyen Özdenören, "Cahit o dönemde de içine kapalıydı. Kimseyle görüşmez gibi görünür, başı önünde gidip gelirdi. O haliyle, çevreyle çok irtibat kurmadığı için arkadaşlar ona 'Aristo' lakabını takmışlardı, 'Aristo' diye anılırdı. Cahit okumaya da çok fazla ilgi duymazmış gibi dururdu ama aslında okurdu tabi. Cahit'in şair olduğunu keşfedince kendisinin izniyle onun şiirlerini, kendi öykülerimi dergilere gönderdim ve yayınlatmaya gayret ettim." açıklamasında bulundu.