Divan şairlerinin gözünden aşk
Klasik şiir, edebiyatımızın kaybolmaya yüz tutan gizli bahçesi gibidir. Toplumumuzun eski düşünüş, yaşayış ve sanat sevgisini günümüze taşır. Asırların biriktirdiği kültür ile harmanlanan bu şiirlerde, her insan kendinden bir parça bulur. Bunun bir nedeni, insanlığın en eski meselesi olan aşk üzerinde kurulmuş olmasıdır. Klasik edebiyatımız, kadim aşkların asaletini yansıtır. Gelin, divan şairlerinin gözünden aşkın ne olduğuna bakalım.
Sûfi mecaz anladı yâre muhabbetim
Âlemde kimse bilmedi gitdi hakikatim
Emrî
(Sofu, sevgiliye olan aşkımı mecaz anladı. Şu dünyada kimseye hakikatimi anlatamadım gitti vesselam.)
📌Hakiki aşka varmak, vuslat olarak ifade edilirdi. Buna ulaşmanın iki yolu vardı: Akıl ve aşk.
➡ Zâhid aklı, âşık ise aşkı temsil ederdi. Bundan dolayı şiirlerde âşık ve zahid daima bir çatışma içerisinde yer verilirdi.
➡ Divan şairleri, aklın meselelerini bir tarafa bırakarak yine aklın temsilcisi olan zahidi daima eleştirirdi.
🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü
Sufi: Sofu
📚 EMRÎ KİMDİR?
16. yüzyıl divan şairlerinden olan Emri, muamma (bilmece) sahasında devrinin üstadı olarak görülürdü. Asıl adı Emrullah'tır. Şiirlerinde daha önce görülmeyen kalıplaşmış ifadeler ve ince fikirler yer alırdı.
Aşk imiş her ne var âlemde
İlim bir kîl ü kâl imiş ancak
Fuzuli
(Dünyada her şey aşktan ibaretmiş. İlim sadece bir dedikodu etmekmiş.)
➡ Vuslata ulaşmanın en çetin yolu aşktan geçse de şairler tarafından makbul görülürdü.
➡ Divan şairlerine göre, içerisinde nice meşakkati barındıran aşk, dünya ilimleriyle öğrenilemez. Fuzuli'nin beyiti de tam da bunu anlatır.
🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü
Kîl ü kâl: Dedikodu, söylenti
📚 FUZULİ KİMDİR?
16. yüzyıl divan şairi olan Fuzuli, Doğu'nun büyük aşk efsanelerinden "Leyla ile Mecnun"un hikâyesini en güzel şekilde kaleme alan yazardır. Edebiyat tarihçileri tarafından divan şiirinin edasını dönüştüren şair olarak görülür. "Aşk ve ıstırap şairi" Fuzuli'nin yazdığı beyitler, nesilden nesile aktarılarak günümüzde dahi ezberlenip okunmaya devam eder.
Fuzuli'nin hafızalarda yer edinen Su Kasidesi'nden beyitler ve anlamları
Âşık öldü deyu salâ verirler
Ölen hayvân durur âşıklar ölmez
Yunus Emre
➡ İnsan, aşk ile adeta dirilir. Aşksız kalan kimsenin ölüden farkı yoktur. Nitekim bu duygunun en güzel ifade edilişini Yunus Emre'nin dizelerinde görürüz.
📚 YUNUS EMRE KİMDİR?
Türkçe şiirin öncüsü Yunus Emre, Anadolu mutasavvıfı ve halk şairidir. Allah ve insan sevgisini, dostluğu, kardeşliği, merhamet ve yardımlaşmayı öğütleyen şiirleri, yüzyılları aşarak günümüze kadar ulaştı. Yunus Emre'nin kesin doğum tarihi bilinmemekle birlikte Risaletü'n Nushiyye adlı mesnevisinin sonundaki "Söze tarih yedi yüz yediydi, Yunus canı bu yolda fidiydi" mısrasında tarih düşürme sanatını kullandığından 13. yüzyılda yaşadığı kabul edilir.
➡ Divan şairlerine göre aşkın ortaya çıkması için gönlün keder, gam ile harap olması gerekir.
➡ Âşık üzüldükçe muhabbetinin yüceliği artar, ancak bu şekilde vuslata ulaşabilir. Bu düşünce, Fuzuli'nin Leylâ vü Mecnûn mesnevisinde Mecnun'un Kâbe'deki münacatında aşk duası olarak da bilinen şu beyitlerde yer alır:
Yâ rab belâ-yı aşk ile kıl âşînâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni
Fuzuli
(Ya Rab aşk belasıyla beni içli dışlı et, bir an bile beni aşk belasından uzak tutma.)
🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü
Âşînâ: Bildik, tanıdık
Cüdâ: Ayrı düşmüş, uzak kalmış, ayrı, uzak
📌 Divan edebiyatını anlayabilmek için o dönemin şartlarını göz önünde bulundurulması gerekir. Çünkü o çağlarda aşk ve aşıklık bir çeşit davranış tarzıdır. Güzel sevmenin kendine özgü hal ve tavırları vardır.
➡ Divan edebiyatında aşk kavramı, basit bir arzudan hastalık derecesine varan tutkulara kadar çeşitli boyutlarda görülür. Bu duygu kaynağını "Âşık olup da aşkını gizlemekle beraber iffetini muhafaza ederek ölen, şehittir" hadisinden alır.
Şehitlikle ilgili ayet ve hadisler
➡ Aşkın yüceliği, gizli tutulmasından ileri gelir. Bu duygu, sır gibi seven ile sevilen arasında kalmalı, bir başkası bilmemelidir. Aksi takdirde dile düşürerek aşkın kirletildiği düşünülür.
Heva-yı aşka uyup kuy-ı yâre dek gideriz
Nesim-i subha refikiz bahara denk gideriz
Naili
Aşkın hevasına (hevesine, havasına, nağmesine) uyup sevgilinin mahallesine kadar gideriz. Böylece biz, sabah rüzgârına arkadaş olup bahara varmış oluruz. Sevgili bizim için baharın kendisidir.
🔎 Bilinmeyen kelimeler sözlüğü
Nesim-i subh: Sabah rüzgârı
Refik: Arkadaş
Kuy-ı yâr: Sevgilinin mahallesi
Heva-yı aşk: Aşkın hevesi, havası veya nağmesi
📚NAİLİ KİMDİR?
17. yüzyıl divan edebiyatı şairlerinden olan Naili, zamanın ilimlerine vâkıf olan bir zattı. Süslü ve debdebeli bir dille yazdığı şiirleri Farsça kelimelerden oluşan ağır terkiplerle yüklüydü.