Dünya edebiyatının en iyi 10 polisiye romanı
İçinde gizem, cinayet, suç, şüphe, seri katillerin olduğu kitaplar, okuyucuyu kendine hapseder. Okumaya başladığınız andan itibaren sizi etkisi altına alıp zamanı unutturacak 10 polisiye romanı derledik.
"Hayatta, ölüm ve şüpheden başka kesin olan bir şey yoktur."
Bir adam, posta kutusuna bırakılmış imzasız bir mektup alır. Mektupta şöyle yazmaktadır: "Aklından herhangi bir sayı tut. 1 ila 1000 arasında herhangi bir sayı." Adam öylesine 658 sayısını tutar. Not şöyle devam etmektedir: "Sırlarını nasıl bildiğimi göreceksin... Küçük zarfı aç."
"Aldıklarını geri vereceksin
Vermiş olduklarını aldığın zaman.
Biliyorum ne düşündüğünü,
Ne zaman uyuduğunu,
Nereye gittiğini,
Nereye gideceğini.
Seninle bir randevumuz var,
Bay 658."
Sıradanlıklara meydan okuyan, anında başınızı döndürecek ve ilgi çekici karakterlerinin kalp atışlarını tüm gerçekliğiyle hissedeceğiniz bir kitap "Aklından Bir Sayı Tut" kolay kolay unutmayacağınız bir roman.
"Sadakat ve bağlılık. Güç bulunur şeyler bunlar. Parayla da satın alınamaz."
Agatha Christie'nin Doğu Ekspresinde Cinayet adlı eseri, dönemin önemli eserlerindendir.
Polis romanı kraliçesi, hiç kuşkusuz Agatha Christie'dir. 1920'lerden başlayarak birbiri ardına gerilim dolu, mantıkla örülü, oluşturduktan ortam açısından eşsiz romanlar yazdı. Agatha Christie'nin yapıtlarının en ilginç yanı ise, aristokrat sınıfın işlediği suçların, İngiltere'de yaşayan bir yabancının, bir Belçikalı olduğu için küçümsenmekten bir türlü kurtulamayan dedektif Hercule Poirot'nun ortaya çıkarmasıdır.
"Ölümle yapılan bir satranç maçı... Her hamle bir cinayet ve her cinayet karmaşık bir planın parçası..."
Polisle satranç oynayan bir seri katil...
Suç psikiyatrisi olarak polise destek vermekte olan Claps'in suçluların davranış profilini inceleyerek olası şüphelileri tespit etmek gibi çetin bir görevi vardır. Ancak bu sefer ortadaki cinayet hiç de basit değildir. Karşısında acımasız, kararlı, unutulmak istemeyen ve şehrin korkulu rüyası olmayı amaçlayan bir seri katil vardır. Çözüm hep avuç içinde gibidir ama bir türlü ulaşılamamaktadır, aşılan her bir basamak katilin ininin derinliklerine dalmaktan başka bir işe yaramaz.
"Ölüm korkusu güçlü bir motivasyon aracıdır."
Da Vinci Şifresi satışa çıktığı ilk haftanın sonunda büyük bir başarı kazandı. New York Times'ın 'en çok satanlar' listesine "1 Numara"dan girdi.
Harvard Üniversitesi Simge-Bilim Profesörü Robert Langdon, Paris'te iş gezisindeyken, gece yarısı, Louvre'un yaşlı müdürünün ölü bulunduğu haberini alır. Langdon ve yetenekli Fransız kriptoloji uzmanı Sophie Neveu, cesedin etrafındaki izleri takip ederek bu garip esrar perdesini araladıkça, ipuçlarının onları Da Vinci'nin tablosuna götürdüğünü keşfederler. Büyük usta bu sırrı herkesin görebileceği bir yere, ünlü eseri Mona Lisa tablosunun içine gizlemiştir.
Langdon bu garip bağlantıyı açığa çıkarınca tehlike artar. Cinayete kurban giden müze müdürü de, Sir Isaac Newton, Botticelli, Victor Hugo, Da Vinci ve aralarında diğer ünlülerin de bulunduğu gizli bir kuruluş olan Sion Manastırı Derneği'nin bir üyesidir.
Langdon, aydınlatmaya çalıştıkları bu tehlikeli sırrın yüz yıllardır tarihin derinliklerinde gizlendiğinden şüphelenir. Böylece Paris ve Londra sokaklarında amansız bir kovalamaca başlar. Langdon ve Neveu, kendilerini, atacakları her adımı önceden bilen esrarengiz olduğu kadar da çok zeki olan bir adamla karşı karşıya bulurlar. Eğer bu karmaşık bilmeceyi çözemezlerse Priory'nin büyük yankılar uyandıracak bu çok eski gerçeği ebediyen kaybolacaktır.
Genç, güzel ama sürekli yalan söyleyen bir kadın... Belayı peşi sıra sürükleyen birisi... Farkına varmadan kendini bu belanın ortasında bulan bir adam... Feleğin çemberinden geçmiş bir dedektif... Ve gizlenmeye çalışan bir heykel...Malta Şövalyelerinin yaptırdığı paha biçilmez bir şahin heykeli. Bu heykelin çekiciliğine kapılmış açgözlü ve acımasız adamlar. Ve elbette bütün bunların nedeni olan para. Her zaman cazip, her zaman suçun kaynağı,her zaman insanı yoldan çıkartan temel araç: Para... Daha çok para...