Düşünce dünyanıza ışık tutacak 70 kitap
İslam bilincimizi tazelemek, düşünce dünyamızı aydınlatmak ve bu anlamda fikirlerimizi diri tutmak pek çoğumuz için oldukça önemli. Ancak kimi zaman "ne okumalıyım?" sorusu da bu bilincin beraberinde getirdiği sorulardan biri. Fikir, sanat, kültür ve medya hayatımız, Batıda, Batı kültürü ile üretilenleri tüketmeye yöneltse de çağ aşacak ve öncü nesiller oluşturacak bilgilendirici eserlerin okunurluğunun arttırılması, yadsınamaz bir ihtiyaç. Siyerden edebiyata, iktisattan tarihe düşünce dünyanıza ışık tutacak 70 kitabı derledik.
20. yüzyılın en önemli mütefekkirlerinden, edebiyatçılarından ve siyasetçilerinden "Allâme" unvanlı Muhammed İkbal, Şark'tan Haber'de, asıl hikmetin aşk ve muhabbet olmasını merkeze alarak naz-niyaz bağlamında insan-ı kâmilliğin çeşitli veçhelerini beyit ve rubaîleriyle, kaleminden birer inci gibi döküyor.
"Bülbüllerin Hakîmi" ya da "Hakîmlerin Bülbülü" olarak anılan İkbal'in gerek Batılı şairlerin ve filozofların düşüncelerini veciz beyitlerle özetlediği gerekse Milletler Cemiyeti gibi, dönemin gelecek nesillere miras kalacak yapılarını öz ve derin kelâmıyla ele alarak hem bireyin hem toplumun Allah ile olan ve olması gereken rabıtasına tasavvufî irfan ekseninde baktığı bu eserindeki mazmunlarla, destanlarla ve efsanevî karakterlerle kurulan örneklemeler, insandan yola çıkarak onun içinde coşup taşan Aşk'ın bir ırmak gibi çağladığının göstergesi.
Ünlü Şarkiyatçı Edward Said bu kitabını ilk kez 1980'de, İran rehine krizi sırasında yazdı. Daha sonra 1997'de tekrar ele aldı ve hem güncelleştirdi hem genişletti.
Medyada İslam, yazarın Şarkiyatçılık ve Filistin Sorunu konulu kitaplarını tamamlayıcı nitelikte bir eser olarak kaleme alınmıştır. Said burada "İslamı savunmakla hiç ilgilenmez, İslamın Batı'da ve İslam toplumlarında ne şekilde kullanıldığını anlatır".
Bu Ülke'yle aynı yıl yayımlanan ve zengin bir birikimin ürünü olan denemelerden oluşan elinizdeki kitap, öncelikle "uygarlık" kavramına ışık tutuyor. Cemil Meriç, 2000'li yılların eşiğinde hala güncelliğini koruyan 'batılılaşma-çağdaşlaşma-uygarlık" tartışmalarına, 70'li yıllarda kaleme aldığı şu satırlarla katılıyor:
"Kaynaklarından kopan bir intelijansiyanın kaderi, bir mefhum hercümerci içinde boğulmak. Umrandan habersizdik, medeniyete ısınamadık. İnsanlığın tekâmül vetiresini ifade için kendimize lâyık bir kelime bulduk: Uygarlık. Mâzisiz, musikisiz bir hilkat garibesi." "Umrandan Uygarlığa", çağdaş uygarlık düzeyinden medeniyetlerin ölümüne, Osmanlı devlet adamlarından büyük siyasî eserlere kanat açan geniş soluklu ve güncel bir yapıt: "Zirvelerle uçurumlar arasında bir diyalog, acıların ve ümitlerin kitabı, bir devrin, daha doğrusu bir medeniyetin muhakemesi...göz karartıcı bir düşüşün grafiği."
Seyyid Kutub, Kur'an'ın gölgesinde bilinçlenmenin ve firavunlara direnmenin güzel bir örneğidir. Zindanlar, eziyetler, idam sehpaları şahittir buna. Peygamber mirası olan daveti hayatın merkezine alır ve her Müslümanın öncelikle davetçi olduğunu söyler.
Davetçinin vasıflarından ve uzun mücadele sürecinde karşılaşması muhtemel zorluklardan söz eder. Zorluklara karşı bilinçlenmek sonra da o bilinci uygulamaya dökmek. Yaşanmışlar yazılmış ve yazılanların yaşanması istenmiştir. Peygamberin rehberliğinde sahabe teslimiyetiyle… Seyyid Kutub'la beraber Kur'an'ın gölgesinde "Bilinç tepelerine" tırmanmak isteyenler için Fıtrat Bilinci gerçek bir başucu kitabı.
Akademisyen şair, yazar ve toplumbilimci yönüyle fikir hayatımızın önemli isimlerinden olan Cahit Tanyol, Kuruluş ve Fetih Destanı'ında, tarihimizdeki iki büyük olayın, Osmanlı kuruluşu ve İstanbul'un fethi olduğunu söylüyor. Bugünlerden Osman Gazi'ye, Fâtih'e, Akşemseddin'e baktığımızda kalbimizi titreten çoğu, onların dünyasından bugüne bakınca yürek yakan hüzün...
İlk baskısı 51 yıl önce yapılan Kuruluş ve Fetih Destanı ile Cahit Tanyol, tarihimizin temellerinin nasıl atıldığı ve bir medeniyetin nasıl şahlandığı sorularına bir destan ile ışık tutuyor.