Hangi edebiyatçı, neden hapis cezası aldı?
Bundan 59 yıl önce Necip Fazıl Kısakürek, Vahdeddin hakkında 8 yıl önce kaleme aldığı bir kitap nedeniyle hapis cezası aldı. Bilirkişi raporuna göre suçu olmamasına rağmen "Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak" gerekçesiyle hapis cezasına mahkum edilen Necip Fazıl, 79 yaşında vefat etmeseydi, bu cezası nedeniyle hapis yatacaktı. Necip Fazıl'dan, Sabahattin Ali'nin kitabını hediye ettiği için 13 yıl hapis yatan Kemal Tahir'e, Eşref Edip'ten Maksim Gorki okuduğu için hüküm giyen Orhan Kemal'e, hapis cezası alan edebiyatçıları sizler için derledik.
Necip Fazıl Kısakürek, 1946 yılında Büyük Doğu dergisinde tefrika edilmeye başlamış olan "Sır" isimli piyesinde "milleti kanlı ihtilale teşvik" suçlamasından dolayı mahkemeye çıkarıldı.
1947'de "Abdülhamid'in Ruhaniyetinden İstimdat" başlıklı Rıza Tevfik'e ait bir şiirin neşri sebebiyle Büyük Doğu mahkeme kararıyla kapatıldı; kendisi de tutuklanarak hapse atıldı. "Türklüğe Hakaret"ten yargılandı. 1 ay 3 gün tutuklu kalan Çile şairi, 1957'de 8 ay hapis yattı.
1964'te Adnan Menderes için kaleme aldığı "Zeybeğin Ölümü" şiirinden dolayı takibata uğrayan Necip Fazıl, 1968'de "Vahidüddin" adlı eserini kaleme aldı. Bugün gazetesinde tefrika edip ilk baskısını yaptıktan sonra tekrar takibata uğrayan Necip Fazıl'ın kitapları toplatıldı. Mahkeme ise beraat kararı verdi.
Ancak, aradan 8 yıl geçtikten sonra 1976'da, bu eserin üçüncü baskısının ardından Necip Fazıl, tekrar takibata uğradı. Bilirkişi raporlarına rağmen, 25 sayfalık bir kararla 1,5 yıl mahkûmiyet cezası verildi. Kısakürek, "Din esasına bağlı cemiyet kurmak", "Hükümetin Manevi Şahsiyetini Tahkir", "Türklüğü hakaret" suçlamalarıyla duruşmalara çıktı.
8 Temmuz 1981 tarihinde "Atatürk'ün manevi şahsına hakaret" suçundan hüküm giydi. Karar Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onaylandı. Bilirkişi, davaya konu olan "Vatan Haini Değil, Büyük Vatan Dostu Sultan Vahidüddin" adlı kitabın herhangi bir suç unsuru teşkil etmediğini içeren bir rapor verdi.
Bu rapora rağmen Necip Fazıl, "Atatürk'e hakaret etmeye meyilli olmak" gerekçesiyle mahkûm edildi. 79 yaşında aramızdan ayrılan "Sultan-uş Şuara", vefat etmeseydi kesinleşen hapis cezası için cezaevine girecekti.
Necip Fazıl ile birlikte, İslami çizgideki Sebilürreşad'ı yayınlayan Eşref Edip, yazılarıyla Şeyh Said'i isyana teşvik ettiği iddiasıyla gözaltına alındı ve dergi kapatıldı.
Ankara İstiklal Mahkemesi'ne gönderildiğinde neden gözaltına alındığını bilmeyen Eşref Edip, Cebeci Tutukevi'nde kendi ifadesiyle "çırılçıplak halde, soğuk ve rutubetli taş duvarlar arasında" aylarca tutuldu. Diyarbakır İstiklal Mahkemesi'ne gönderildikten sonra, Sebilürreşâd'ın yayımını durdurmak şartıyla 13 Eylül 1925'te serbest bırakıldı.
Yazdığı yazılar ve Ahmet Emin Yalman'la yaptığı yazılı tartışmalar yüzünden Malatya Olayı (Yalman'ın silahlı saldırıda yaralanması) sonrasında tutuklandı. Son yargılanması ise 1967'de Bugün gazetesinde yayımlandıktan sonra kitap haline getirilen "Kara Kitap" adlı eseri sebebiyle oldu ve beraatla sonuçlandı. Eşref Edip, 15 Aralık 1971'de vefat etti.
Ünlü romancı Kemal Tahir'in, astsubay kardeşi Nuri Tahir'e Sabahattin Ali'nin bir öykü kitabını vermesi kötü günlerinin başlangıcı oldu.
Kemal Tahir, Hikmet Kıvılcımlı ve Nâzım Hikmet'in aralarında olduğu 17 kişiyle beraber, "komünizm yoluyla askeri isyana tahrik ve teşvik" suçlamasıyla 14 Haziran 1938'de tutuklandı. Yavuz kruvazöründe, Almanların domuzları besledikleri deniz seviyesinin altındaki sintine bölümüne konuldu.
"Bahriye Olayı" diye adlandırılan bu dava sebebiyle, Donanma Komutanlığı Mahkemesi'nde yargılanan Kemal Tahir, 15 yıl ağır hapis cezası aldı. İlginç olan ise duruşmaların devam ettiği süreçte Sabahattin Ali'nin kitaplarının serbestçe satılıyor olmasıydı.
Kemal Tahir, 1950 yılında çıkan aftan yararlanarak serbest kaldı. "Esir Şehrin İnsanları"nı 13 yılını geçirdiği cezaevlerinde kaleme aldı. 21 Nisan 1973'te geçirdiği bir kalp krizi sonucu, 63 yaşında vefat etti.
1921 yılında eğitim için gittiği Moskova'da Ekim Devrimi'nin başlangıç dönemine şahit olan Nazım Hikmet, komünizmle bu dönemde tanıştı. Türkiye'ye döndüğü 1924 yılında Aydınlık dergisinde yayınlanan yazı ve şiirleri sebebiyle Ankara İstiklal Mahkemesi, hakkında 15 yıl hapis isteyince tekrar Sovyetler Birliği'ne gitti.
1928'de çıkan aftan yararlanarak İstanbul'a geldi ve Resimli Ay dergisinde yazı hayatına devam etti. Harp Okulu Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde 15 yıl mahkûmiyet aldı. Kemal Tahir'le birlikte yargılandığı "Bahriye Olayı" davasında ise 20 yıl ceza aldı. İki ceza birleştirildi ve toplam 35 yıl böylece 28 yıl 4 aya indi.