Arama

Mehmet Akif Ersoy'un gençlik üzerine düşünceleri

Yetişkinlik ve çocukluk arasında geçiş dönemi olan ergenlik, zorlu bir süreci devamında getirir. Hayatın anlamını sorgulamak, yaşamın nasıl devam edeceğini belirlemek için kritik olan bu süreçte tek söz çocuğa ait olsa da yolunu belirlemek için bir öncüye ihtiyaç vardır. Şiirleri ve sanatıyla olduğu kadar hayatı, değerleri ve mücadelesiyle de müstesna bir kişiliğe sahip olan Mehmet Akif, fikir adamı yönüyle bu konuya dikkat çeker. Mehmet Akif Ersoy'un günümüz gençlerinin de yolunu aydınlatacak düşüncelerini sizler için derledik…

  • 15
  • 27

Mehmet Âkif, 'Âsım'ın nesli' derken; bilgi, irfan, fazilet ve imanla donanmış, karakterli, ahlaklı, kişilikli; vatanına, milletine ve kültürüne sahip çıkan, bunları yüceltmek için tüm imkânlarını seferber eden bir gençliği kasdetmekte ve bunun hayalini kurmaktadır. Âkif, Asım'ın nesli-nin nasıl olması gerektiğinin ipuçlarında,'gelecek' demek olan gençliğin; hurafelerden uzak, hayatı ve dünyayı varoluşcu anlamanın yönünü statik değil gelişen bilgiyle yoğrularak, çağa uygun bir dinamizm ve sinerji şeklinde algılamasını istemektedir.

Böylece Âsım; öncelikle tarihiyle, kültürüyle, toplumuyla ve diniyle barışık olacak, ürkek, korkak ve çekingen değil, mücadeleci ve özgüven sahibi bir karakter ortaya koyacaktır. Âsım'ın nesli Hıristiyan Batı'nın baskı ve tahakkümüne karşı milletinin ve kültürünün bağımsızlığını savunacak, koruyacak gerekirse bunlar için canının bile feda edebilecektir.

  • 16
  • 27

Safahat'ın "Asım" isimli bölümünde, Mehmet Akif gençliğin sembolü olarak gördüğü manevi oğlu Asım'ı ilim ve teknik öğrenmek için Avrupa'ya gitmesi gerektiğine ikna eder. Akif, Asım'ın şahsında bütün Türk gençlerine seslenmektedir:

"Sâde Garb'ın, yalınız ilmine dönsün yüzünüz.
O çocuklarla beraber, gece gündüz didinin;
Giden üç yüz senelik ilmi tez elden edinin.
Fen diyârında sızan nâ-mütenâhî pınarı,
Hem için, hem getirin yurda o nâfi' suları."

  • 17
  • 27

Âkif, Berlin'e gidecek olan Âsım'a tavsiyelerde bulunur; "Aynı men'baları ihyâ için artık burada / Kafanız işlesin, oğlum, kanal olsun arada" ve yine Âsım'ın diliyle içinde bulunduğumuz acı durumu bir kez daha hatırlatarak: "Yazık hâlâ biz, dünkü ilmin bile bîgânesiyiz, câhiliyiz." söylemiyle, bunun kırılmasını isterken, yakın geleceğin ilmini ve dünyanın nereye gittiğini çarpıcı şekilde dile getirir: "Yarının ilmi nedir, hâlbuki? Gayet müdhiş: Maddenin kudret-i zerriyyesi' uğraştığı iş."

  • 18
  • 27

Hayatının her döneminde tam bir denge insanı olan Akif, çağının manzarasını irdelerken; "Kaç hakiki Müslüman gördümse hep makberdedir, Müslümanlık bilmem ammâ, galiba göklerdedir." tespiti ve serzenişlerle birlikte, çareye de işaret etmektedir: "Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhâmı, / Asrın idrâkine söyletmeliyiz İslâm'ı."

  • 19
  • 27

Bilime, medeniyete ve Garb'a tamamen yüz çevirme anlayışını şiddetle eleştiren Akif'e göre, insanın bu dünyadaki görev ve sorumluluklarını bilme yolunda ve evrenin yapısını, işleyişini anlamada bilim bir araçtır ve asıl önemli olan irfan ve fazilet dinamiği eşliğinde:

"Ne irfandır veren ahlâka yükseklik, ne vicdandır; Fazilet hissi insanlarda Allah korkusundandır." ilerleme tekamülle olacaktır, aksi takdirde: "... Bu muazzam ağacın gövdesi baştan aşağı; sayısız kökleri, tekmil dalı, tek-mil budağı milletin sine-i mazisine merbut, oradan uzanıp gelmektedir. Bir cemaat bu ağacın bazı yerlerini, mesela çiçeğini beğenmez onu elindeki baltayla kesmeye kalkarsa, biliniz ki, sadece terakki imkânlarını değil; kendi kendini de yok eder. Çünkü ortada canlı bir varlık değil, sadece odun kalır."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN