Mutlaka okumanız gereken 20 polisiye kitap
Agatha Christie'nin dünyaca ünlü eserleri yazarken, banyoda elma yemek gibi ilginç bir alışkanlığı olduğunu biliyor muydunuz? Ya da Paul Auster'ın kızının ismini koyarken, 'New York Üçlemesi'nin kahramanlarından Sophie Fanshawe'den ilham aldığını? Sizler için, mutlaka okumanız gereken 20 polisiye kitabı derledik.
"İstihbarat işinin ahlaki bir yasası vardır , başarı sonuçla ölçülür." Soğuk Savaş'ın zirve yaptığı 1960'lar... Alex Leamas, İngiliz İstihbaratı için Berlin Duvarı'nın gölgesinde yıllarca sürdürdüğü görevinin ardından yorgundur. Pek çok şey görmüş, pek çok adamını Doğu Alman İstihbaratı ile Duvar'da oynanan bu karanlık ve sisli satrançta yitirmiştir. Teşkilat, ağır bir yenilginin ardından İngiltere'ye dönen Leamas'tan son bir görev ister. Doğu Almanya'ya geçmeli ve ülkesine ihanet etmelidir. Ancak İngiliz İstihbaratı'nın yaşlı kurdu George Smiley'nin, Leamas'ın arkadaşı olan genç bir kadına yardım etmesiyle operasyon büyük bir felaketle yüz yüze gelecek, oyunun kartları yeniden dağıtılacak ve Leamas kendini hayalinin ötesindeki korkunç bir politik oyunun pençesinde bulacaktır.
Dünyanın en iyi casus romanı yazarlarından John Le Carré'nin, Publishers Weekly tarafından "Tüm zamanların en iyi casus romanı" seçilen, Time tarafından "Tüm zamanların en iyi 100 romanı" listesine giren bu kült eseri, filmiyle de BAFTA ödülleri dahil birçok prestijli sinema ödülünün sahibi oldu. Soğuktan Gelen Casus okuyucuya yalanlarla kurulu bir dünyanın gerçeklerle dolu hikâyesini anlatıyor.
Conrad, bir casus öyküsü havası taşıyan bu romanında, insan yaşamına belli bir açıdan bakmayı, insan ruhunun derinliklerinde yatan temel gerçeklere inmeyi amaçlar. Conrad için bir romanda geçen olaylar, olayların geçtiği ortamlar, kişiler ve onlar arasındaki ilişkiler, hep bu amacın ortaya konabilmesini sağlayacak biçimde düşünülüp tasarlanmış ögelerdir.
Uzun süre Afrika'da yaşamış olan Richard Hannay İngiltere'ye döndüğünde kendini, tüm Avrupa'yı savaşa sürükleyecek sansasyonel bir komplonun içinde bulur. Dairesinde bir cesetle karşılaşan Hannay'in, hem komplocuların hem de ülkenin polis kuvvetlerinin dikkatini çekmesiyle öykü nefes kesici bir takibe dönüşür. Birinci Dünya Savaşı'nın başlamasından hemen önceki yaz aylarında geçen Otuz Dokuz Basamak, şimdiye kadar yazılmış en iyi ve en başarılı gerilim hikâyelerinden biri olarak kabul edilir.
Otuz Dokuz Basamak'ın önemi, sadece ilk gerçek casus macerası olması değil, aynı zamanda o dönemdeki sosyal ve politik olayları yansıtmış olmasıdır. Buchan'ın bazı varsayımları bugün sorgulanabilir, ama bu varsayımların o dönemin ve Buchan'ın ait olduğu sınıfın özellikleri olduğu unutulmamalıdır. Otuz Dokuz Basamak birçok kez filme alınmıştır, fakat hala beyaz perdeye ilk aktarımı olan, Alfred Hitchcock'un yönettiği, başrolünü Robert Donat'ın oynadığı siyah beyaz versiyonu en iyisidir.
" Kanunun diğer tarafında yer alsaydım , en başarılı suçlu ben olurdum. "
Türün kökenleri Poe'ya dayandırılsa da polisiye romanın popüler bir tür olmasında en etkili olduğu düşünülen isim Arthur Conan Doyle ve onun kurguladığı dedektif 'Sherlock Holmes' oldu.
Doyle'un ilk romanı olan A Study in Scarlet 1887 yılında yayınlandı. 19. yüzyıla dayanan polisi romanın tarihi, bu anlamda bir edebi tür olarak modern dönemin bir kültürel ürünü olarak görülür.
Dünyaca ünlü dedektif Sherlock Holmes, kendine özgü karakteri ve yaşadığı birbirinden farklı maceralarıyla uzun yıllardan beri siz okurları etkisi altında tutmaya devam ediyor. Toplam 56 çarpıcı hikâyeden oluşan eserin bu "ilk" kitabı, sizi insan zekâsını zorlayan tuhaf suçlar ve cinayetler dünyasında gezdirirken, gerçeğe giden bir yolda yalnız olmadığınızı da hissettiriyor...
"Bulutlar, güneşi gömmeye giden bir cenaze alayı gibi, gökyüzünde usulca ilerliyordu."
"Kızıl Nehirler", birbirini tamamlayan, iki gözü pek polisin son derece karanlık ve karmaşık bir cinayeti çözme çabasını anlatır. Küçük bir Fransız kasabasında meydana gelen bir cinayet, roman kahramanı iki polisin merakını körükler. Sonuçta kökü eskilere uzanan bir gizli örgüt çıkacaktır ortaya ve hiçbir şeyin tesadüf olmadığı gözler önüne serilir.
Grange'nin sınır tanımayan hayal gücü, sürekli artan gerilim, etkileyici karakterler, birbirinden korkunç cinayetler; hepsi daha ilk satırlardan itibaren size adeta hükmedecek "Kızıl Nehirler" sadece Fransa'da 450.000 sattı ve 20 dile çevrildi. Soluk kesen bir tempo aynı zamanda insanı hemen saran bir hikaye...