Nazım Hikmet ve Peyami Safa’nın kalem kavgası
Edebiyatımızda kalem kavgaları tarih boyunca sıklıkla yaşandı. Edebiyatçılarımızın kaleme aldığı kimi yazılar vardı ki kılıçtan keskindi. Sözcüklerin sert ve keskin biçimde havada uçuştuğu bir dönemde Nazım Hikmet, Necip Fazıl, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, Yakup Kadri gibi isimler bu kalem kavgalarının içerisinde yer alan isimlerdi. Bu kavgaların en çarpıcılarından biri ise Peyami Safa ile Nazım Hikmet'in arasında yaşanandı. İkilinin arasında dostlukla başlayan bir serüven, nasıl oldu da çetin ve sert bir mücadeleye dönüştü? Bu kalem kavgasının ayrıntıları nelerdi? İşte, bir dostluktan düşmanlığa geçişin öyküsü…
📌İlerleyen dostluğun bir sonucu olarak Peyami Safa da Resimli Ay dergisinde yazmaya başladı. Fakat derginin genel çizgisi belli olduğu için Peyami Safa "Bolşevik" suçlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Peyami Safa ise bu suçlamaları reddetmek için hemen yazılar kaleme aldı.
📌İkili arasında 6 yıllık süren dostluk 1935 yılında Peyami Safa'nın Nazım Hikmet'e yönelttiği soru ile çatırdamaya başladı. Nazım Hikmet'in maddi sıkıntılar çektiği bir dönemde bu konuda sorduğu soruya çok bozulmuştu ve devamı gelecek kavgaların ilk fitili atılmış oldu.
Bu süre zarfında Peyami Safa ve Nazım Hikmet arasında çeşitli kalem kavgaları yaşansa da en önemlisi 14-20 Temmuz tarihli Hafta dergisinde "Biraz Aydınlık" başlığıyla yayımladığı yazılardı.
Bu yazılarda Nazım Hikmet'i nasıl tanıdığından, ona dair izlenimlerine kadar pek çok ayrıntı yer alıyordu. "Nazım su katılmamış bir burjuvadır ve en sahte tarafı Komünist tarafıdır", 'Şöhretinin büyük kısmını polisin takibine borçlu olan Bolşevik fantoması', 'lirik, cıvık hassas bir şair' gibi tanımlamalarda bulundu.
📌Nazım ise bu ağır ithamlara başka gazete ve dergilerde verdiği röportaj ve yazılarla cevap veriyordu. Nazım Hikmet, Peyami Safa'yı "küçük burjuva münevveri" olarak tanımlamış ayrıca mason locasına girebilmek için verdiği uğraşlardan bahsetmişti.
📌Duyduğu bu sözler karşısında daha ağır bir dil kullanan Peyami Safa Nazım Hikmet'i artık "zavallı oğlan" diye tanımlıyordu. Masonluk iddialarını kesinlikle reddeden Safa, Biraz Aydınlık isimli yazı dizisinde "Evvelce müdafaasını yaptığım Nazım Hikmet'in bu kadar mayasız, cevhersiz ve bomboş olduğunu ben bu polemiğe başlarken bilmiyordum." cümlesini kullandı.
📌Nazım Hikmet ise en ağır darbesini vurdu ve "Bir Provokatör Üzerine Hiciv Denemeleri" isimli şiirini kaleme aldı.
"Bir düşün oğlum,
bir düşün ey yetimi Safa
bir düşün ki, son defa anlayabilesin:
Sen bu kavgada
bir nokta bile değil,
bir küçük, eğri virgül,
bir zavallı vesilesin!..
Ben kızabilir miyim sana?
Sen de bilirsin ki, benim adetim değildir
bir posta tatarına
bir emir kuluna sövmek,
efendisine kızıp
uşağını dövmek!"
📌Bu şiire çok öfkelenen Peyami Safa ise 23 Eylül 1935 tarihinde "Cingöz Recai'den Nâzım Hikmet'e" başlıklı bir hicviye yayımladı.
"Gel bakayım,
lüle lüle kıvrım kıvrım samur saçlı,
pamuk tenli, al yanaklı sarı papam...
gel bakayım yetimlikle maytap eden paşa zadem,
Bre toprak altında yatan
büyük Türk ölülerine çatan...
bre kaltaban
bre Türk düşmanı, bre vatan
haini şarlatan"
📌Peyami Safa ve Nazım Hikmet'in bu kavgası edebiyat dünyasının en sarsıcı olaylarından biri olarak tarihe geçti.