Çocuklar Felsefe Yapabilir mi? Tüm Yönleriyle P4C
İnsanlık farklı dönemlere geçiş yaparken bu esnada birden çok eğitim modeli ortaya çıkar. Bunlardan biri P4C yani "Çocuklar İçin Felsefe" anlayışıdır. Pedagojinin amacı çocukları hayata dahil etmek ve onlardaki merak, sorgulama gibi dürtüleri uyandırmaktır. Bu eğitimi verenlerden biri olan P4C Uzmanı Ayşe Çam, konuğumuz oldu ve bu eğitim anlayışı ile ilgili yönelttiğimiz soruları yanıtladı.
🔸 Bize her şeyi öğreten bir kolaylaştırıcımız vardı, her zaman "zorlaştırmayın kolaylaştırın" dedi ve Hz. Muhammed (SAV) kaybettiği savaştan sonra ashabını şöyle bir topladı ve dedi ki "Arkadaşlar bir savaşı kaybettik öyle ya da böyle bir problem durumu yaşadık, şimdi önümüzde yeni bir savaş var ve biz bir önceki savaşı kaybettiğimiz için karşı taraf bize karşı daha böyle baskın gelebilir hadi biz bir çözüm bulalım." Peygamberimiz insanlara sordu, iletişim kurdu ve iletişim kurduğu kişilerin arasında farklı kültürden insanlar vardı."Ya sen İranlısın, sen oralısın buradasın bir dur" demedi. "Benim burada akrabam, 40 yıldır tanıdığım şu Müslüman kardeşim var demedi. Hz. Peygamber (SAV) düşündü, tahayyül etti, zihninde bunun sonuçlarını tasavvur etti ve dedi ki "Evet biz bunu yapabiliriz" ve tekrar sordu. Tekrar işbirlikli düşündü yani iletişim kurdu. İş birliğini devam ettirdi.
🔸 Sonuç olarak bu perspektif benim kültürümde var. Ben en eskiye dönüp baktığımda yazılı kaynaklarla hadislerle bana bugüne kadar getirilen doğru eleştirel, yaratıcı düşünme, iş birlikli düşünme örneklerine aslında hep sahiptim.
➡ Sümeyye Gedizli: Çocuklara boykotu nasıl anlatmalıyız?
➡ Ayşe Çam:
🔸 Önce çocuk haklarını P4C çemberinde anlatmalarını sağlıyoruz. Sonra çocuklara diyorum ki "Dünyanın herhangi bir yerinde savaş yaşayan bir çocuk, sizin sahip olduğunuz eşyalara sahip değil bu yiyeceklere sahip değil, sizce bu çocukların bulunduğu yerde, bu çocuklar hangi duyguları hissediyor? Korku, endişe, kızgınlık, öfke?" Ondan sonra kaygı, umutsuzluk bunların hepsi çıkıyor ve ben çocuklara diyorum ki "Bu çocukların böyle hissetmesine sebep olmak ister miydin?" onlar "Hayır hocam asla!" diyorlar. Ben de "Sebep olmuş olabilir misin?" diyorum. Onlar bu sefer, "Hiç sanmıyorum öğretmenim" şeklinde cevap veriyorlar. Sonra diyorum ki "Geçen yaz en çok yediğin dondurma neydi? Geçen yaz seni en çok serinleten içecek neydi? En son aldığın ayakkabının markası neydi? En son giymek için mağazanın önünde böyle yerlere vura vura 'Ben bunu istiyorum' dediğin kıyafetin markası neydi? Ya da o aldığın top hangi markaydı? O içtiğin içecek hangi markaydı?"
🔸 Sonra diyorum ki "Bugünden sonra bu kötü duygular hissetmemen için bunları tüketmemeye çalışabilir misin?" Özet olarak biz boykotu çocuklarda böyle başlattık. Orada bir duygudaşlık başladı, bir empati başladı, kendinden yola çıktı ve çocuk olarak çocuğun dünyasında sahip olması gereken şeyleri zihninde hayal etti onun da sahip olması ve hissetmesi için ne yapabilirim deyip ayağa kalktı ve dedi ki "Hocam evet zor bir şey ama ben o dondurmayı yemesem de olur, yazıyorum adını ve bir çarpı atıyorum." Ben, "O dondurma yerine tercih edebileceğin başka dondurma var mı?" diyorum onlar, "Evet külahta da yiyebilirim, evde de o içeceği yapabilirim ya da başka bir markayı alabilirim" Boykotun sürdürülebilir olması için bu çalışmanın üstünde fazlasıyla durduk.
Editör: Sümeyye Gedizli
Konuk: Ayşe Çam