Çocuklarda para yönetimi nasıl olmalı?
Dünya, el işçiliğinden makineleşmeye geçerken en büyük sıçramalarından birini yaşadı. Sanayinin gelişmesiyle az zamanda daha fazla şey üretmek beraberinde tüketimin de artmasına yol açtı. Buna paralel gelişim gösteren teknoloji ile tüketim daha da büyük boyutlara ulaştı. 'Tüketim çılgınlığı' adını bile literatürümüze yerleştiren bu büyük gelişim, elbette ki parayla da ilişkili. Parayı verimli kullanmanın yöntemlerini yetişkinlere uzun uzadıya anlatılıyor. Peki ya geleceğimizin yetişkinleri çocuklarımız para hakkında neler biliyor? Parayı verimli kullanmayı çocuklarımıza nasıl öğretmeliyiz?
Sadece çocuklarınıza para kavramını öğretirken değil kendi hayatınızda da bütçe ayrımınızı yapın. Bütçe yapılırken harcamalarınızı ikiye ayırın. İstek ve ihtiyaç. Harcamaları listeleyip hangisinin istek, hangisinin ihtiyaç kategorisine girdiğini tespit edin.
Klinik Psikolog Christine Brunet ve Yazar Anne-Cécile Sarfati, "Hayatta vazgeçilmez şeyler (ev, yiyecek, elektrik…) ve keyif yapmak için kullanılan şeyler (tatil, oyun, şekerleme…) vardır" diyor. "Her şeyin bir bedeli vardır ve sahip olmak veya kullanmak için para ödemek gerekir. Para ise bankada dağıtılan bir şey değildir, çalışarak elde edilmesi gerekir. Yetişkinler bir mesleği sadece sevdiğinden değil, çalışmak para getirdiği için de yapar."
Çocukların her zaman her istediklerinin gerçekleşemeyeceğini anlamaları önemlidir. Çocuklarınızla parayı nasıl değerlendirmeyi, harcamayı ve neler için biriktirmeyi tercih ettiğinizle ilgili değerlerinizi paylaşabilirsiniz. Burada da dikkat etmeniz gereken bir ayrıntı var. Çocuklar sizi daima gözetler. Bu sebeple çocuğunuza "Sana ikinci oyuncağını alamam, çünkü paramız yok" derken kalkıp da kredi kartınızla üçüncü ayakkabınızı alıyorsanız doğru mesaj vermiyorsunuz demektir.
Ayrıca çocuklarınıza geciktirilmiş mutluluk kavramını aşılamalısınız. Bu da bir oyuncağı ilk istediğinde almaktan ziyade onu almak için belirli bir zaman tayin etmek –örneğin doğum gününde, ya da belirli bir birikim yaptıktan sonra gibi- şeklinde olur. Çocuk böylece elindekilerin değerini bilmeyi öğrenecektir.
Çocuğun en büyük güvencesi ailesidir. Bu güvence çocuğun her türlü ihtiyaçlarının sorunsuz bir şekilde halledilmesiyle pekişir. Çocuğun makul isteklerinin aile tarafından karşılanması, onun sağlıklı ruhsal gelişimi açısından da önemli. Bu nedenle ekonomik olarak üstesinden gelinebileceği halde, sırf gereksiz ve önemsiz bulunduğu için bir takım makul ihtiyaçlara 'param yok' diyerek, hiçbir açıklama yapmadan geri çevirmek, çocuğun aidiyet duygusunu ve özgüvenini zedeleyebilir.
Ayrıca aile tarafından önemsenmediği ve sevilmediği duygusu oluşturabilir. Bu durum ise aile tarafından çocuğa verilecek olumlu nasihatlerin ve önerilerin yeterli kabul görmemesine, bir takım geleneksel değerlerin yanlış kodlanmasına yol açabilir. Bu gibi nedenlerle çocuk, iletişimde olduğu arkadaşlarına, aileden daha çok değer vermeye başladı ise tehlike çanları çalıyor demektir. Ancak aile, çocuğun gerçekten ihtiyaç duyduğu şeylere, ekonomik problemler nedeniyle cevap veremeyecek durumda ise çocuğa anlayabileceği bir dille izah etmeli. Çocuk ihtiyaç duyduğu şeylerin karşılanamamasının sevgisizlikten ya da önemsenmediğinden dolayı olmadığını mutlaka bilmesi gerekir.
Okulöncesi dönemdeki çocuklar bilişsel gelişimleri gereği soyut kavramları anlamaya henüz hazır olmadıklarından paranın sahip olmak istediğimiz bazı şeyleri elde etmek için gerekli olduğunu kavramakta zorlanabilirler.Onlar için sayısı fazla olan şeyler sayısı az olan şeylerden daha değerli olduğu için, iki tane 5 TL'lik banknot ve bir adet 100 TL'lik banknot arasındaki değer farkını doğru değerlendiremezler. Aynı şekilde 5 adet 5 kuruşun bir adet 1 TL'lik bozuk paradan daha değerli olduğunu düşünme eğiliminde olurlar.
Çocuklar parayı bir şeyi satın almak için kullandığında o paraya artık sahip olamayacağını zamanla anlarlar. Dolayısıyla ellerindeki parayı harcamayıp saklamanın ilerleyen zamanda o parayla başka bir şey satın alabilecekleri anlamına geldiğini kavramaya başlarlar.