Türkiye’nin İlk Çocuk Söz Varlığı Derlemi
Enstitü Sosyal, 6-10 yaş arası çocukların sözcük dünyasını bilimsel olarak ortaya çıkaran İlkokul Çocuklarının Söz Varlığı Projesi'ni tamamladı. Kasım 2024-Ekim 2025 tarihleri arasında yürütülen proje, 10 milyondan fazla sözcüğün analiz edilmesiyle ülkenin ilk kapsamlı çocuk dili derlemini ortaya çıkarmış oldu. Proje hakkında Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan ve proje araştırmacılarından Dr. Öğretim Üyesi Ümit Atlamaz ile konuştuk. Bu kapsamlı çalışma, yakında açılacak bir web sitesi ile tüm eğitimcilerin, ebeveynlerin ve öğrencilerin kullanımına sunulacak.
◾ Söz varlığı, dilde bulunan tüm kelime ve ifadeleri kapsayan bir kavramdır ve bireyin herhangi bir yaş döneminde sahip olduğu dil birikimini ifade eder. Bireyin söz varlığı, en yoğun şekilde okul döneminde gelişir. Çocuklar, okuma ve yazmayı öğrendikten sonra günlük yaşamlarında kullanacakları kelimelerin büyük bir kısmını ilkokul sürecinde edinirler.
◾ Söz varlığı, ilkokul seviyesinde dil becerilerinin gelişmesinde hayati bir öneme sahiptir. Dinleme, konuşma, okuma ve yazma becerileri söz varlığını temele alır. Dilin düşünmeyi mümkün kılan yegâne vasıta olduğu göz önünde bulundurulduğunda söz varlığı ne kadar zenginse düşünce de o kadar zenginleşir. Nörobiyolojik bakımdan beyindeki düşünme alanının genişliği ve derinliği, sahip olunan söz varlığı ile doğru orantılıdır.
◾ Rapor ile alakalı açıklamalarda bulunan Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan,
"Şimdi normalde bütün güçlü eğitim sistemleri kendi eğitim dilleriyle ilgili, bir çocuğun kaç kelime bilmesi gerektiği ile ilgili belirli çalışmalar yapar, belli listeler, derlemeler hazırlar. Bu durum ülkemizde de başlatılmış ama tamamlanamamıştı. Girişimler olmuştu, aslına bakarsanız tamamlanan ilk çalışma bizim çalışmamız oldu." dedi.
◾ İlkokul çocukları üzerinden gerçekleşen çalışmanın esasında ne denli önemli ve yönlendirici olduğuna dikkat çeken Armağan,
"Biz şu anda ilkokul çocuklarının mezun olduklarında sahip olması gereken "kelime adedi nedir ve bu kelimeler nelerdir"in tanımını yapmış, listelerini oluşturmuş olduk. Bunların hem ders kitaplarına yansıması hem çocuk edebiyatı eserlerine yansıması hem de çocuk yayınlarına ve dijital yayınlara yansıması konusunda da bir teklifimiz olacak. Çünkü çocuklarımız dijital yaşamın yaygınlaşmasından dolayıbir yoksunluk içindeler. Sınırlı kelimelerle, sınırlı ifadelerle iletişim kurmaya çalışıyorlar. Hatta bazen iletişim kuramıyorlar. Bu davranış bozukluklarına sebep olabiliyor." cümleleriyle çocukların gelişimindeki büyük eksiklerden birini işaret etti.
◾ Programın açılış konuşmasını da gerçekleştiren Enstitü Sosyal Genel Koordinatörü Dr. İpek Coşkun Armağan,
"Bir çocuğun sınırlı bir söz varlığı ile büyümesi onu akademik, sosyal, duygusal pek çok alanda akranlarından geride bırakıyor. Her çocuğumuzun bilişsel gelişimine uygun zenginlikte söz varlığı ile büyümesi en temel hakkı. Çünkü dil gelişimi ve cebindeki kelimelerle geleceğin belirsizliklerine karşı dayanıklılık kazanacak, hayatı anlayacak ve anlamlandıracak, zengin kelime koleksiyonu ile bağ kuracak, bağlarını güçlendirecek ve köklenecek." cümleleri ile çocukların kendilerini ifade edebilme becerisinin, söz varlıkları ile alakalı olduğunu ifade etti.
◾ Programda konuşan Türk Dil Kurumu Başkanı Osman Mert, söz varlığı kavramının esasında unutulmaması gereken, çok önemli bir mesele olduğuna dikkat çekti.
◾ Mert, söz varlığının eğitimde çok kritik bir rolü olduğuna dikkat çekerek sözlerine şu şekilde devam etti:
"Bir insan veya toplumun kendini ifade edebilme, düşünce üretebilme ve dünyayı anlamlandırabilme kapasitesi, sahip olduğu söz varlığıyla doğrudan ilişkilidir. Kavram dünyası geniş olanın düşünce dünyası da zengindir. Yani bireyin yaşıyla, eğitimiyle sahip olduğu söz varlığı arasında bir paralellik olmalıdır. Aksi hâlde, biyolojik insan nitelikli insana dönüşemez."
◾ Proje ekibinden dil bilimci Dr. Ümit Atlamaz, projede yayınevlerinden incelenmek üzere kitaplar alındığı gibi, çocukların izlediği YouTube videolarının alt yazılarına kadar birçok içeriğin incelendiğini ve bu sürecin çocuklarla yapılan sözlü-yazılı mülakatlarla da desteklendiğini belirtti.
◾ Konu ve usulle ilgili konuşan Atlamaz, projenin yöntem ve ilerleyişini şöyle anlattı:
"Türkiye'de çocuklar okulda ya da evde, video izlerken ya da kitap okurken ne tür sözcüklerle karşılaşıyorlar? Biz çocuklarımızı yetiştirirken, ders kitapları hazırlarken ne tür sözcükler kitaplarda olmalı diye bir soruyla projemize başladık ve çocuklarımıza hangi sözcükleri öğretmeliyiz sorusunun cevabını ararken bunun en iyi yönteminin bir derlem oluşturarak ilerlemek olduğuna karar verdik. En iyi yöntemin derlem olduğuna karar verdik ve binlerce video, dergi, kitap taradık ve bu tarama sonucunda 10 milyon sözcükten oluşan bir derlem oluşturduk."