El yazması kitaplara nakşedilen geleneksel sanatlar
Kuşaktan kuşağa aktarılarak devam eden, geleneksel el sanatlarımız içinde yaşadığı toplumun bir üyesi olan insan önce mirasçısı olduğu kültürü öğrenir. Ardından da ürettikleriyle o toplumun birikimini zenginleştirir. Peki, dünya üzerinde de önemli etkilere sahip olan geleneksel el sanatları hangileridir? El sanatları nasıl uygulanır? İşte el yazması kitaplara nakşedilen geleneksel sanatlarımız hakkında bilinmesi gerekenler…
🔸Tezhip desenlerinde çokça rastlanan motifler, bulut, bitki, hayvanlardır. Ezhip sanatında da desen bezeme maksadıyla yapılan tasarımın çizgilerle ifadesidir.
🔸 Sanatkârın hayal gücünün sınırlarını ve erişebildiği zenginliği, sahip olduğu zevki, görgü ve bilgi birikimini gösterir; eserin sanat değerini belirler. Desenin işlenişindeki hüner zanaat erbabına aittir. Desen bezenecek yere uygun tasarlanmalıdır. Çünkü desenin mükemmel olması onu meydana getiren her unsurla birlikte yerine yakışması ile mümkündür.
🔸Minyatür sanatı, Osmanlı saray kültürünü yansıtan, el yazmalarını süsleyen, genelde padişah ve diğer yüksek mertebeli kişilere sunulan bir sanattı.
🔸Osmanlı'dan yadigâr kalan minyatür sanatının en önemli özelliklerinden birisi, anlatılmak istenen konunun eksiksiz olarak aktarılmasıydı.
🔸Kuzey Afrika, Uzak Doğu, Ön Asya, Orta Doğu ve Avrupa gibi farklı bölgelerde farklı ekoller halinde gelişen minyatür sanatı, İslamiyet'in yayılmasıyla birlikte yeni bir çehreye kavuştu. Zamanla özgün Osmanlı minyatürü haline gelen bu sanat, sarayda yapılan tahta çıkma, sünnet, düğün gibi törenleri konu edinmesi açısından tarihi belge niteliği de taşırlar.
🔸Kelime, Ortaçağ Avrupası'nda hazırlanan el yazmalarının bölüm başlarında metnin ilk harfinin etrafına kızıl-turuncu minium ile sülüğen, sülyen, kırmızı kurşun tozu yapılan miniatura adlı tezhipten gelmekte ve "sülüğenle boyanmış" anlamını taşır.
🔸 Fakat zamanla küçük resim anlamını kazandı. İslâm sanatında minyatüre "tasvir", minyatür sanatçısına "musavvir" veya "nakkaş" adı verildi. Papirüs, parşömen ve fildişi gibi farklı malzemeler üzerine yapılan küçük resimlere de minyatür denilmekte ve bunların ilk örneklerinin eski Mısırlılara ait olduğu görülmektedir.
🔸İslâm minyatürlerinin mevcut en eski örnekleri 12-13. yüzyıllara aittir. Fakat papirüs üzerine yapılmış bazı desenler, daha önce de Mısır'da Fatımilerin bir resim geleneğine sahip olduğunu gösterir.
🔸Minyatür sanatının en önemli özelliklerinden birisi, anlatılmak istenen konunun eksiksiz olarak aktarılmasıydı. Bundan dolayı minyatür sanatında perspektif kullanılmaz. Uzaklık ve boy, renk veya gölgelerle belirtilmeyen minyatürler; ışık, gölge, duygu ve Avrupai perspektifi olmayan resimlerdir.
🔸Figürler birbirlerini tümü ile kapatmayacak şekilde düzenlenir. Konu mesafe farkı gözetmeksizin en ince ayrıntılara kadar işlenir.
🔸Türk minyatürlerinin kendine özgü bir özelliği, renklerin çoğu kez soyutlama aracı olarak düz, parlak ve gölgelerden arındırılmış olarak kullanılmasıydı.
🔸Diğer bir özelliği ise, sayfa kenarlarında İran minyatürlerindeki gibi ağır bir tezhibe yer verilmemesiydi. Minyatür sanatında genel olarak tarihî, edebi ve ilmî konular işlenirken; Türkler, çoğunlukla tarihi yansıtmayı tercih etmişlerdir.
🔸Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşlarını, seferlerini ve şenliklerini anlatan resimli yazmalar, diğer İslam ülkelerindeki örneklerinden ayrı olarak gerçekçi bir üslupla ele alınmışlardır. Türk minyatürlerinin bu özelliği, bizlere yapıldığı dönemin örf ve âdetlerini, gelenek ve göreneklerini, giyim kuşamını olduğu kadar birer tarihi belge niteliği kazandırır.