Türkiye'nin en kara gecesinin tanıkları anlatıyor
15 Temmuz darbe girişimi sadece Türkiye ve Türk halkı için değil, bütün bölge, hatta dünya için tarihi bir olaydır. Türk milletinin gücünü kestiremeyen hain darbe girişimcileri, kanlı gecede büyük bir bozguna uğratıldı. Bu bozgunun kahramanları, Türkiye'nin birçok kentinde vatan hainlerine karşı direnmek için sokağa çıkan, gözü pek yiğitlerdi… Türk milletinin, Türkiye'nin unutulmaz kahramanları o gece yaşadıklarını anlattı…
"TANK GİDERKEN YOLLAR SALLANIYORDU"
Bu sırada tank komutanının, tankı süren askere tankı hareket ettirmesi için silah doğrulttuğunu fakat önlerinde durduğu için onları esir almış gibi olduğunu anlatan Doğan, şunları ifade etti:
"Çünkü en öndeki tankı durdurunca arkadaki konvoy da durmak zorunda kaldı. O sırada beni korkutmak için gaza bastılar. Ben korkmadım çünkü tam istediğim olmuştu. Bu sefer diğer tankın paletinin altına yattım. Çok yaklaşmıştı. Bu sefer öldüm dedim. Palet omuzlarıma, kulaklarıma değdi. Sonra frene basıp durdular. Öyle korkunçtu ki tank giderken yollar sallanıyordu. İnsanlar bana bağırıyordu. Benim eylemim yaklaşık 10 dakika sürmüştü. Herkes 'yapma' diyordu ama askerlere 'Siz ne yapıyorsunuz' diyen kimse yoktu.
İkinci tank geldiğinde benim ezildiğimi düşündüler sanırım. Kalktığımda 10-12 kişinin tankın etrafını sardığını gördüm. Daha sonra sayları 40-50 oldu. Daha sonra Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla oraya 2 milyon insan ölmek için koşarak geldi. Amacıma ulaştığımı hissettim. Eve dönmek istedim. Bir aracın sürücüsüne rica ettim. O da beni Yeşilköy'e yakın bir yere bıraktı. Eve gittim uyumaya çalıştım. Yaptığım eylemi hiç kimseye söylemedim."
Tankın altına yattığı fotoğrafların internete düşmesinin ardından spor salonundaki ve okuldaki arkadaşlarının kendisini aramaya başladığını anlatan Doğan, "(Çıksana tüm Türkiye senin öldüğünü sanıyor) dediler. Ben çıkmak istemedim. İkinci gün sosyal medyada Faslı biri 'Ben yaptım' demiş. Ben de 'Kim sahiplenirse sahiplensin' dedim ve çıkmak istemedim. Dördüncü gün o tankı kullanan askerin ayağına, tankı durdurduğu için komutanı tarafından ateş edildiğini öğrendim. Bunun üzerine 'Allah beni saklanayım diye öldürmedi' dedim. Dışarı çıkmam gerektiğine inandım. Anadolu Ajansı'na gittim. Onlara, o eylemi yapan kişinin ben olduğunu söyledim." diye konuştu.
Metin Doğan, "15 Temmuz benim için çok sevdiğiniz bir şey uğruna gözünüzü kırpmadan canınızı vermeyi ifade ediyor." diye konuştu.
KAMERAMAN AHMET AKPOLAT
Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz'daki darbe girişimi sırasında, CNN Türk yayınını durdurmak için baskın yapan darbeci askerlere kamerasını teslim etmeyen CNN Türk Haber Kameramanı Ahmet Akpolat, "Bana öncesinde böyle bir senaryo çizseydiniz, hani 'Böyle bir olay olacak, ne yaparsın?' deseydiniz ben 'Kamerayı veririm' derdim hiç uzatmadan. Tabii yaşayınca bambaşka oluyor. Refleksler devreye giriyor, mesleki etik, ahlak, yetiştiriliş, kameramanlığa bakış açım gibi şeyler girince farklı oluyormuş." dedi.
CNN Türk Haber Kameramanı Akpolat, 15 Temmuz gecesi görüntü almasını engellemeye çalışan darbeci askerlere uzun süre direnerek, kamerasını teslim etmedi. Öncelikle habercilik refleksi ardından mesleğine olan saygısı, Akpolat'ın mücadelesini sonuna kadar sürdürmesinde etkili oldu.
Akpolat, toplumun belli bir kesiminden kamerasını darbecilere vermediği için tepki alsa da meslektaşları tarafından büyük övgüyle karşılandı. Ahmet Akpolat, Türkiye Haber Kameramanları Derneği'nin geçen yıl düzenlediği yarışmada, meslek onur ödülüne layık görüldü.
EVLİLİK HAZIRLIĞINDAYDI
Darbe girişiminin olduğu 15 Temmuz'dan bir ay sonra dünya evine girecek olan Ahmet Akpolat, o gün yeni taşındığı evinde, nişanlısıyla eşyalarını yerleştiriyordu.
Bir arkadaşının telefonu sonrası sosyal medyadan neler olduğunu anlamaya çalışan Akpolat, çalıştığı şirketten gelen mesaj üzerine CNN Türk'e gitti.
Akpolat, tüm Türkiye'nin hafızalarına kazınan o gece yaşadıklarını şöyle anlattı:
"Bizim şirket Bağcılar'da. Ben de Basın Ekspres yolundan havalimanını arkama almış, ters istikamette Bağcılar'a doğru gidiyorum. O ara diğer şeritte 3 tane tankın havalimanı istikametine hızla gittiğini gördüm. O an bazı şeyler biraz netleşmeye başlamıştı kafamda, endişelenmeye başlamıştım. Şirkete gittim, gelebilen herkes gelmişti.
Sosyal medyadan, televizyondan olanlar doğrulatılmaya çalışılıyordu. İlk yaptığım şey her an bir yere çıkabilirim diye kameramı hazırlamak oldu. Benden önce gelen arkadaşlar İstanbul'da birkaç yere gitti. Ortalık çok karışık ve gergindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın telefonla CNN Türk'e bağlanmasını, o anların hepsini şirkette izliyordum."
Bir taraftan şirketteki arkadaşlarıyla darbeler konusunda kritikler yaptıklarını, yaşananları değerlendirdiklerini anlatan Akpolat, bir taraftan da görevde olan kameraman arkadaşlarının görevden dönmesini beklerken haber merkezinden bir arkadaşının "Helikopter geliyor" diye bağırışını duyduğunu aktardı.
ASKERLER GELİNCE KAMERASINA SARILDI
Herkesin ayağa kalkarak cama doğru gittiğini, askeri helikopterin kendine iniş alanı aradığını gördüklerini belirten Akpolat, sözlerine şöyle devam etti:
"Helikopter sonra otoparka doğru yöneliyor. Bunu duyunca zaten ben direk kamerayı alıp aşağı doğru koştum. Etrafımda ne vardı, ne yoktu hiç hatırlamıyorum. Kim geliyordu, kim gelmiyordu hiçbir şey hatırlamıyorum. Sadece kamerayı aldım, kapıya doğru koştum. Kapıya çıktığımda bizim şirketin güvenliği karşımdaydı. Helikopter nereye indi dedim, panik halinde otoparkı gösterdi bana.
Otoparka giderken 7 askeri karşımda gördüm. Hemen kayda girdim. O ara haber müdürümüz Ali Güven de inmişti. Hemen mikrofonu aldı benden. Ben hemen askerlerle arama güvenli bir mesafe koyup, binaya girişini çekmeye başladım. O ara askerler beni fark etmedi. Binaya girdiler. Binadaki çalışanlar, haber müdürümüz askerlere 'Niye geliyorsunuz, burası özel bir televizyon kanalı?' dedi.
"BAĞIRA BAĞIRA YAYIN ODASINI ARADILAR"
CNN Türk binasına giren askerlerden birinin "Bu bir darbedir. Müdahale etmeyin. Güvenlik için geldik" gibi cümleler sarf ettiğini dile getiren Akpolat, "Bir şeyler söylüyordu ama çok yüksek ses tonuyla söylüyordu, hani herkesin korkacağı şekilde. Binaya girdiler, ben arkalarından takip ediyorum. Bağıra bağıra yayın odasını arıyorlardı. Yayını kesmek istediklerini orada anladık zaten." diye konuştu.
Yüksek sesle bağıran askerin bir süre sonra kendisini fark ettiğini belirten Akpolat, sözlerine şöyle devam etti:
"Merdivenlerden üzerime doğru gelmeye başladı. Ben de kamera kayıtta, geri geri kaçmaya başladım. Böyle sıcak olaylarda yaptığınız bir şey var. O ana kadar çektiğim görüntüler çok değerli görüntüler ve orada tehlikeli bir durum var. O ana kadar ki görüntülerin kayıtlı olduğu kartı güvenli bir yere sakladım. Kamerama yeni bir kart koyup, tekrar askerlerin olduğu yere gitmeye çalıştım. Her kata bir asker koyuyorlardı. Beni görünce 'Gelme yasak buraya çıkış' diyordu askerler. Ben de geri dönüp asansörü kullandım.
İkinci kata çıktım. Sol taraftan üzerime hızla gelen o rütbeli askerlerden birini gördüm. Gelir gelmez yaptığı ilk şey, omzumdaki kamerayı tutmak oldu. Kamera omzumda güvensiz diye elime aldım ve karşılıklı çekiştirmeye başladık. Kameramı almak istiyordu, hani muhtemelen 'Çekme' demesinin yeterli olmadığını anladı. Ben de kamerayı vermek istemeyip, çekiyordum. Bir ara efekt mikrofon tarafını tuttu. Hassastır, orayı kırdı."