Dini konularda merak edilen 11 soru
Müslümanların hayatlarının şekillenmesinde en önemli etkiyi Kur'an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadisleri sağlar. Bu nedenle müminler, yüce kitabımızın emirleri ve Allah Resulü'nün sünnetleri ışığında hareket eder. Peki, mağaza çekilişlerine katılmak caiz midir? Yemin bozmanın hükmü nedir? Ahirette şefaat olacak mı? Kudüs, Müslümanlar için neden önemlidir? Vav Radyo'da kıymetli bilgiler veren hocalarımız sizler için cevapladı.
İslam'a göre şefaat, tartışılamayacak kesinlikte haktır. Öyle ki Peygamber Efendimiz "Benim şefaatim ümmetimden büyük günah sahiplerinedir" diyerek açıkça belirtmiştir.
📌 Kur'an-ı Kerim'de, Nisa suresinin 85. ayetinde şöyle buyrulmuştur: "Kim güzel bir şefaatte bulunursa ondan kendisi için bir nasip olur; kim de kötü bir işe aracılık ederse onun da buna denk bir payı olur. Allah her şeyi koruyup hakkını vermektedir."
➡ Şefaat, yardımcı olmaktır. Kelimenin kökeni olan şefî, çift demektir. Birinin üzerine, bir yardım daha koyarak ikiye katlamak ve böylece biri iki yapmak anlamına gelir.
➡ Peygamberlerin özellikle Hz. Muhammed'in (sav), şehitlerin, hafızların, âlimlerin hatta müminlerin birbiri üzerinde şefaatleri vardır.
Fikriyat e-kitap uygulamasından Peygamber Efendimizin hayatını okumak için tıklayın
❗ Şefaat, yalnızca Allah'ın rızası ve izniyle olur. Necm suresinin 26. ayetinde "Göklerde nice melekler vardır ki, Allah dileyip izin vermeden ve razı olmadan önce onların şefaatleri hiç bir fayda vermez." buyrulmaktadır.
➡ Cenab-ı Hak sevdiği kullarına müsaade eder. Nitekim Duha suresinin 5. ayetinde de şöyle buyrulmuştur. "Rabbin sana mutlaka lütuflarda bulunacak, sen de memnun olacaksın." Bu ayeti müfessirler, ahirette Peygamber Efendimiz ümmetine şefaat etmek isteyeceğine Cenab-ı Hak da buna izin vereceğine yorumlamıştır. Dolayısıyla şefaat haktır.
📌 Kur'an-ı Kerim, ihtiyaçlara göre 23 yılda indirilmiştir. Toplumu alıştırarak, kademe kademe ayetlerin nüzul olması, toplumun ilahi emirlere alışmasını sağladı. Bu bir eğitim metodudur. Çünkü toptan emirler ve yasaklar geldiğinde halkın bunları uygulaması mümkün olmazdı. Örneğin Mekke döneminde, indirilen ayetler ile 13 senede iman zemini oluşturuldu. Böylece iman prensiplerini uygulayacak kadro meydana geldi.
➡ Kur'an sorular ve ihtiyaçlar üzerine kademe kademe nüzul oldu. Furkan suresinin 32. ayetinde inkârcılar şöyle buyrulmaktadır "Kur'an ona bütünüyle bir defada indirilseydi ya!" diyorlar. Oysa biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık ve onu uygun aralıklarla parça parça gönderdik."
Fikriyat Kur'an-ı Kerim uygulamasından sure ve mealleri okumak için tıklayın
📌 Bu süreç toplumu yetiştirme ve eğitme safhasıdır. Halk da böylece alışkanlıklarını zamanla değiştirdi. Nitekim içkinin, faizin yasaklanması aşama aşama oldu. Hz. Aişe de "Önce Kur'an'ın uzun bir suresinde cennet ve cehennemi bildiren ayetler geldi. İslam'ı kabul edenler, İslamî esaslara iyice alıştıktan sonra helal ve haramı bildiren ayetler gelmeye başladı. Eğer içki hususunda da başlangıçta, 'içkiyi içmeyin' emri nazil olsaydı, onlar 'içkiyi katiyen bırakmayız' diyeceklerdi." buyurmaktadır.
➡ Tevrat, İncil gibi kitaplar toptan indirilse de Kur'an-ı Kerim ihtiyaca göre parça parça nüzul oldu. En son ayet ise Peygamber Efendimizin vefatından 81 gün önce indirildi. Böylece toplum kademe kademe eğitilmiştir. Bu pedagojik açıdan önemlidir.
Peygamber Efendimiz, bir hadis-i şerifinde "Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim" buyuruyor. Bu hadis-i şerifin bize vermek istediği mesajlar var.
➡ Öncelikle bu hadiste güzel ahlak kavramını görüyoruz. Türkçede güzel erdemler için kullanılsa da olumlu ve olumsuz anlamlara gelebilecek bir kelime olarak karşımıza çıkıyor.
➡ Ayrıca güzel ahlakı tamamlamak ifadesi de dikkat çeker. Eksik olan bir durum varsa tamamlanır, mükemmel olması halinde, bu mümkün değildir. Hz. Muhammed (sav), peygamberler halkasının sonunda yer alır. Hz. Âdem'den Allah Resulü'ne kadar kadar pek çok peygamber geldi. Getirmiş oldukları bütün mesajların özünde ise tevhid inancı ve güzel ahlak yaklaşımı vardır.
➡ Her peygamberin gelişinden sonra toplumlar, çeşitli nedenlerden dolayı bu erdemlerden uzaklaşmışlardır. Bu ahlaki güzellikleri hayatlarına tam olarak uygulayamadılar ve bozulmalar meydana geldi. Bundan dolayı da her peygamber, bir önceki peygamberin getirmiş olduğu tevhid inancını ve ahlaki erdemleri toplumlara hatırlattılar. Hz. Muhammed'e (sav) kadar geçen süre içerisinde böyle devam etti.