Arama

Allah katında fakirlik ve zenginlik

Dünyanın var olduğu günden beri daima konuşulan bir husus var; zenginlik ve fakirlik... İnsana sonradan yüklenen bu iki özellik ne övülecek ne de yerilecek bir mevzudur. Bir Müslüman için önemli olan İslam'a uygun olarak mutedil bir yaşam sürmek ve yaşantımızı bunun üzerine inşa etmek. Peki, Kur'an-ı Kerim ve hadislerde bu durum nasıl geçer?

🔹 Bu konuya bağlı olarak Fatır suresinin 15. ayeti, "Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizlersiniz. Allah ise hiçbir şeye muhtaç değildir ve mutlak kemaliyle hep övgüye lâyık olan O'dur" karşımıza çıkar.

AYETİN TEFSİRİ:

🔹 İnsanı yaratan ve onun ihtiyaçlarını en iyi bilen Cenâb-ı Allah bütün beşeriyete yönelik bir uyarıda bulunmaktadır: Allah'a muhtaç olan insanlardır, Allah ise hiçbir şeye ve hiç kimseye muhtaç değildir. Üstelik yaratılmışlar üzerindeki üstün nimetlerinden ötürü hamdedilmeye lâyık olan yalnız O'dur. Bu uyarıdan, insanın ibadete ihtiyacı olduğu, dolayısıyla din duygusunun ve Allah'a ibadet etme eğiliminin fıtrî olduğu ve baskı yöntemleriyle yok edilmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

TEFSİRİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

🔹 Yukarıda bahsi geçen ve bitmeyen fakirlik için Peygamber Efendimizin (SAV) şöyle söylediği rivayet edilir: "El-fakru fahrî." Böyle bir fakirlik iftihar edilecek ve şükredilecek bir şeydir. Çünkü Allah'a muhtaç olmak, Allah'a fakir olmak insanı özgürleştirir.

🔹 Bu hadis, "Fakirliğimle övünürüm" manasına gelir. Mutasavvıf şairler bu sözü çokça iktibas ederler ve buradaki fakirliğin maddi değil, mânevî anlamda olduğunu savunurlar.

Münafıkları nasıl tanırız?

🔹 Vav TV'de yayınlanan Düşünce ve Hayat programında Ekrem Demirli bu hususla alakalı, "En büyük fakirliğimiz ölümün olması" ifadesinde bulundu. Evet, biz insanoğlu Allah'a muhtaç olarak dünyaya geldik.

🔹 Duha suresinin 8. ayetinde "Seni yetim buldu, barındırdı, yoksul buldu zengin eyledi, yolunu şaşırmış buldu doğru yola ulaştırdı" ifadesi geçer. Yani dinimiz bize Allah'a itimadın zenginlik olduğunu öğretti.

DUHA 8. AYET TEFSİRİ

🔹 Hz. Peygamber Kureyş'in soylu bir ailesine mensup olmakla birlikte yetim ve himayeye muhtaç olarak büyümüştü; çocukluğu ve gençliğinin ilk yılları yoksulluk içerisinde geçmiş, daha sonra gerek kendisinin ticarî faaliyetleri gerekse zengin bir tüccar olan Hz. Hatice ile evlenmesi ve eşinin tüm servetini onun yönetimine bırakması neticesinde fakirlikten kurtulmuştur. Ancak buradaki zenginleştirmeyi, Allah Teâlâ'nın resulüne gönderdiği vahiy ile onun ruh ve kalp dünyasını zenginleştirmesi, onu hem kendisini hem insanlığı aydınlatabilecek zenginlikte hakikatlere mazhar kılması şeklinde anlamak da mümkündür. Bazı müfessirlere göre 8. âyette, onun hayatındaki bu gelişme hatırlatılarak kendisine bu imkânları sağlayan Allah'ın ona darılmasının, kendisini terk etmesinin söz konusu olamayacağı bildirilmiştir

TEFSİRİN TAMAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

🔹 Hz. Peygamber, "Benim fakirliğim iftarımdır" demiştir. Bu minvalde insan için fakirlik, iftihar vesilesi olmalıdır. Bu yorumu takip eden sufiler fakirliği dini hayatın ana kavramı yaparak dikkatlerini yeryüzündeki var oluşumuzun anlamına çekmişlerdir.

🔹 Fakirlik behemehal kurtulmamız gereken bir varoluş kazası ve kader tuzağı değil, riyazet ve mücahede ile ulaşmamız gereken bir insanlık ideali ve yüksek idrak halidir.

Kadın sahabilerin İslam'a hizmeti

  • 10
  • 10

🔹 Kısaca ne fakirlik ne de zenginlik kutsal bir şey değildir. Her ikisinin de sıkıntılı yönleri bulunur.

🔹 Zengin de olsan fakir de olsan fark etmez; Allah'tan korkan, ilim, irfan bilen ihlaslı bir kimse olma çizgisinde durmalıyız. Sadece İslam'ın öngördüğü mu'tedil görüş ve anlayışa sahip bir yaşam düsturumuz olmalı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN