Evlilik öncesi ile ilgili bazı meseleler
Huzurlu bir toplumun temel yapı taşı olarak kabul edilen aile kavramı, birey üzerinden toplumun devamlılığını esas alır. Bundan dolayı aile kurumunun İslam'da ayrı bir yeri vardır. Aile hayatı ile ilgili en çok merak edilen soruların cevaplarını Diyanet İşleri Başkanlığı'ndan araştırdık. İşte aile hayatı ve evlilikle ilgili en çok merak edilen sorular ve dini cevapları...
📍 Bu sebeple nişanlıların nişanlılık döneminde İslam'ın tesettürle ilgili hükümlerine riayet etmeleri, kimsenin olmadığı kapalı ortamlarda baş başa kalmamaları gibi dinî ölçülere uymaları şartıyla birbirlerini daha yakından tanıyabilmek amacıyla örfe uygun biçimde görüşüp konuşmalarında bir sakınca yoktur.
📍 Cep telefonu veya internet üzerinden mahremiyet sınırlarını ve ahlaki ölçüleri ihlal edecek şekilde görüşmeleri veya yazışmaları ise caiz değildir.
Nişanlanan bir kızın, müstakbel kayınpeder ve kayınlarının ellerini öpmesi helal midir?
📍 İslam'a göre bir gelin kayınpederinin elini öpebilir. Zira nikâhla birlikte aralarında mahremiyet oluşur [Nisâ, 4/23]. Bununla birlikte evli kadın için geçerli olan bu hüküm nişanlı kadın için geçerli değildir.
📍 Zira nişanlılık bir evlilik vaadidir; taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini vermediği gibi, evlilik mecburiyeti de getirmez. Nişanlılar mahremiyet bakımından birbirlerine yabancı hükmündedirler.
📍 Bu durumda müstakbel kayınpeder, evlenmesi ebediyen haram kılınan erkelerden olmadığı için kadının onun elini öpmesi caiz değildir. Çünkü dinimizde aralarında evlilik caiz olan kadınlarla erkeklerin bir zaruret olmadıkça birbirlerine dokunmaları caiz görülmemiştir [İbn Mâce, Cihad, 43].
📍 Ancak gelin adayları ileri derecede yaşlı olan kayınpederlerinin ellerini öpebilirler. Nitekim Hz. Ebu Bekir (r.a.) sütannesinin kabilesini ziyarete gittiğinde yaşlı/ihtiyar kadınlarla tokalaşmıştır [Merğinani, el-Hidaye, II, 454]. Bu çerçevede değerlendirilecek müstakbel kayınpederin elini öpmekte sakınca olmaz.
📍 Kadının kayını ile tokalaşmasına gelince, eşinin erkek kardeşi kadın için nikâhı ebediyen haram olan mahremlerden değildir [Nur, 24/31]. Bu itibarla, kadının, eşin erkek kardeşi ile ister nişanlılık döneminde ister evlendikten sonra tokalaşması ve kimsenin bulunmadığı bir ortamda yalnız kalması caiz değildir.
Nişanlılık döneminde mehîre mahsuben verilen para, ziynet eşyası ya da malın nişanlılık bozulduğu takdirde durumu nedir?
📍 Nişandan sonra nikâh akdi yapılmamış ise, nişan taraflar için sadece evlenme vaadi niteliğinde olduğundan nikâh yerine geçmez. Taraflar her hangi bir nedenle nişanı bozmuşlarsa, nişanda verilen hediyeler karşılıklı olarak iade edilir.
📍 Nişanlılık döneminde nikâh gerçekleşmediği takdirde mehîrden söz edilemeyeceği için mehîre mahsuben para vb. verilmesinin de bağlayıcılığı olmaz. Zira kadın mehîre nikâhla birlikte hak kazanır.
📍 Nikâh akdi yapıldıktan sonra eşler arasında cinsel birleşme veya sahih halvet (eşlerin cinsel ilişkide bulunmalarına mani olacak bir engel olmadan yalnız kalmaları) olunca erkek, kadına mehîrinin tamamını vermekle yükümlüdür [İbnü'l- Hümam, Fethü'l-Kadir, Beyrut 2003, III, 211].
📍 Nikâh gerçekleşmiş ancak cinsel birleşme veya sahih halvet olmamış ise kadın belirlenen mehîrin yarısını [Bakara, 2/237], mehîr belirlenmemişse fıkıh ıstılahında müt'a denilen tazminatı hak eder [Bakara, 2/236].
📍 Buna göre nikâh gerçekleşmiş, ancak zifaf veya halvet-i sahiha gerçekleşmemiş ise kadın, nişanlılık döneminde mehîre mahsuben aldığı altınların nikâhın sona ermesi hâlinde yarısına sahip olur. Zifaf ya da halvet gerçekleşmiş ise kadın bunların tamamına malik olur.