Görgü nedir? Adab-ı muaşeret kuralları örnekleri...
Görgü kurallarını yaşamak ve yaşatmak saygınlık ve muhabbeti de beraberinde getirir. Toplum içindeki tavır ve davranışları belirleyen görgü kuralları Kur'an ve sünnette detaylı olarak bildirilmiştir. Müminin inancında, işlerinde, sözlerinde ve davranışlarında dosdoğru olması onun edebinin sonucudur. Peki, adab-ı muaşeret yani görgü kuralları nasıl olmalı? İslam'ın görgü kurallarına verdiği önem hakkında bilgileri ayet ve hadisler ışığında derledik.
Giriş Tarihi: 14.02.2020
09:22
Güncelleme Tarihi: 14.02.2020
09:53
Görgü kuralları nelerdir?
Görgü bir toplum içinde var olan ve uyulması gereken saygı ve incelik kurallarının genel adıdır. Toplumda bireyler arasındaki ilişkilerin düzenlenmesinden doğan töre, adet, gelenek ve görenekler, din kuralları gibi görgü kuralları da yazılı olmayan normlardandır.
İyi tutum ve davranışlarla bunları kazandıran bilgi için kullanılan edebin çoğulu âdâb ile "barış içinde yaşama, birbiriyle uzlaşma" anlamındaki muâşereden (muâşeret ) gelen âdâb-ı muâşeret (âdâbü'l-muâşere ) genellikle bireylerin ve toplum kesimlerinin birbirine karşı olan sevgi ve dostluk duygularını güçlendirici medenî ve ahlâkî davranışları, nezaket ve görgü kurallarını ifade eder. Âdâb , edeb kelimesinin çoğuludur. Edeb, sözlük anlamı ile, terbiye, utanma, usul, yol ve kaide gibi anlamlara gelir. Muaşeret ise birlikte yaşayıp iyi geçinme demektir.
Kâinatı en mükemmel bir düzen ve intizam üzere var eden Allah, bu düzen içinde insanı en güzel bir kıvamda yaratmış ve gerçeği şu ayet-i kerimede ifade buyurmuştur:
"Biz insanı en güzel şekilde yarattık." (Tin, 95/4).
"Ey inananlar! Andolsun ki, sizin için, Allah'a ve âhiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah'ı çok anan kimseler için Resülullah en güzel örnektir." (Ahzab, 33/21)
Kur'an'ın bize öğrettiği ahlâk ve âdâb , zamandan zamana, mekandan mekana değişmeyen, evrensel hayat düsturlarını temsil eder. İslam ahlak ve adabı diye nitelediğimiz bu sistemin en güzel örneği de sevgili Peygamberimizdir. Kuran bu hakikati şöyle ortaya koyar:
"Sen elbette yüce bir ahlak üzeresin." (Kalem, 68/4).
Adab-ı muaşeret örnekleri...
Hadis mecmualarının "Kitâbü'l-Edeb", "Kitâbü'l-Birr", "Kitâbü'l-Câmi'", "Kitâbü Hüsni'l-hulk" gibi başlıklar taşıyan bölümlerinde âdâb-ı muâşereti ilgilendiren hadisler yer alır. Abdullah b. Ömer, Resûlullah'ın hiçbir zaman kırıcı davranmadığını belirttikten sonra, "Sizin en hayırlınız ahlâkı en güzel olanınızdır." dediğini ifade eder. (Buhârî, "Edeb", 39).
"Ey inananlar! Kendinizi ve çoluk çocuğunuzu Cehennem ateşinden koruyun; onun yakıtı, insanlar ve taşlardır; görevlileri, Allah'ın kendilerine verdiği emirlere başkaldırmayan, kendilerine emredilenleri yerine getiren pek haşin meleklerdir." (Tahrim, 66/6)
Kötülüğe karşı iyilikle karşılık vermek
Allah katında sıddıkların mertebelerine erişmek için zulmedeni affetmek, irtibatı kesenle irtibat kurmak esirgeyene esirgemeden vermek, kötülüğü iyilikle savmak gerekir.
"İyilik, iyi söz ve davranış ile kötülük, (kötü söz ve davranış) bir değildir. Ben kötülüğü en güzel biçimde sav, bir de bakarsın ki seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki sıcak (ve samimi) bir dost oluvermiştir."
Küskünlüğe, dargınlığa ve düşmanlığa son vermek
Müslümanın Müslümanla üç günden fazla dargın durması helâl değildir. Peygamberimiz (a.s.) "Ey Allah'ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz." buyurmuştur.