Hücre-i Saadet nedir? Peygamberimizin kabri nerededir?
Peygamber Efendimiz Medine'deki Mescid-i Nebevi'yi inşa ettirirken, iki oda yaptırmış ve bu odalardan biri Hz. Ayşe'ye verilmişti. Hastalık sürecini Hz. Ayşe'nin odasında geçiren ve burada vefat eden Resul-i Ekrem, bulunduğu yere defnedildi ve bu oda Hücre-i Saadet olarak adlandırıldı. En yakın dostları olan Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer de onun yanına defnedilmiş; pek sevgili torunu Hz. Hasan, vasiyeti üzerine Hücre-i Saadet'e getirilmişti. Evliya Çelebi'nin aktardığı bir rivayete göre 12. yüzyılda Resulullah'ın cenazesi çalınmak istenmiş; Şam atabeyi Nureddin Mahmud Zengi buna engel olmuş ve bu tür girişimleri önlemek için kabrin etrafına kurşun döktürmüştü.
Hz. Ebubekir'in ardından halife olan Hz. Ömer, bir sabah namazı sırasında hançerle yaralandı.
🔸 Yarasının ağırlığı nedeniyle ölüm döşeğinde bulunan Hz. Ömer'den kendisinin yerine bir halife bırakması teklif edildi.
🔸 Aşere-i Mübeşşere'den altı kişilik şûranın toplanmasını ve üç gün içerisinde aralarından birini halife seçmelerini istedi; oğlu Abdullah'ı ise halife seçilmemek şartıyla bu heyete dâhil etti.
🔸 Ardından Hz. Ömer, oğlu Abdullah'ı Hz. Ayşe'ye yollayarak naaşının Peygamber Efendimizin (sav) kabrinin yanına defnedilmesi için izin istedi.
🔸 Hz. Ayşe, kendi cenazesi için düşündüğü bu yeri Hz. Ömer'e vermeyi kabul etti. Üç gün sonra vefat eden Hz. Ömer'in cenaze namazını Suheyb bin Sinan kıldırdı.
Hz. Ömer'in cenazesinin de Hücre-i Saadet'e defnedilmesinin ardından Hz. Ayşe oturduğu bölüm ile kabirler arasına bir duvar ördürüp yalnızca bir kapı bırakmıştı.
🔸 Peygamber Efendimizin (sav) pek sevgili torunu Hz. Hasan, vasiyeti üzerine teberrüken dedesi Hz. Peygamber'e (sav) arz edilmek üzere Hücre-i Saadet'e getirilmişti.
🔸 Emeviler, onun burada kalan tek kabirlik yere gömülmek istendiğini zannetmişler; siyasi düşünceler ile buna karşı çıkmışlardı.
🔸 Benzer bir olayın yaşanmaması için de kabirlerin bulunduğu yerin kapısını tamamen kapatmışlardı.
🔸 Hücredeki tek kabirlik yer ile ilgili bir başka rivayet, Yahudi asıllı sahabi Abdullah bin Selam'ın Tevrat'ta Peygamberimiz (sav) ile Hz. İsa'nın beraber defnedileceklerinin yazılı olması üzerinedir.
Cemaatin çoğalması nedeniyle zaman zaman Mescid-i Nebevi'nin genişletilmesi gerekmiş ve bu konudaki ilk çalışmalar, Hz. Ömer ve Hz. Osman'ın halifelik dönemlerinde gerçekleştirilmişti.
🔸 Hücrelerin bulunduğu bölümün dışında kalan üç yönde yapılan bu genişletme çalışmaları daha çok da batı ve kuzey yönlerinde yaptırıldı.
🔸 Emevîler döneminde insanlar, özellikle cuma gibi cemaatin fazla olduğu vakitlerde boş hücrelerde de namaz kılmaya başlamışlardı.
🔸 Emevi halifesi Abdülmelik bin Mervan bu hücreleri satın almış, ancak hatıralarına hürmeten yıktırmamıştı.
🔸 Daha sonra Halife Velîd, Medine valisi olan Ömer bin Abdülaziz'e yıktırılıp mescide dâhil edilmelerini emretti; hücrelerin yıktırılması Medinelileri çok üzdü ve uzun süre ağlaşmalarına yol açtı.
(x) 🔍 Peygamberimizin Hicret'ten sonra Medine'de gerçekleştirdiği faaliyetler
Hücreler yıkılmadan evvel Saîd bin Müseyyeb, Hasan-ı Basrî gibi burayı görenlerden hücrelerin mütevazı yapısı hakkında bilgiler nakledilmiştir.
🔸 Tavanı bir insanın elini uzattığında değebileceği kadar alçak olan hücrelerin Peygamber Efendimizin (sav) sade hayatını göstermesi bakımından aynen bırakılması istenmiştir.
🔸 Ömer bin Abdülazîz, halifeliği sırasında Bizanslı ve Kıptî mimarlardan da yararlanarak hücreyi daha farklı bir hale getirdi. Daha önce Abdullah bin Zübeyr tarafından etrafına çekilen duvar yenilendi.
🔸 Kuzey kısmı Hz. Fâtıma'nın evini de içine alacak şekilde genişletildi ve Kâbe'ye benzememesi için üçgen planında yapıldı.
🔸 Böylece hücre beşgen hale getirildi; ancak etrafını çevreleyen yapı günümüzde de olduğu gibi dikdörtgendi.
🔸 Bu arada hücrenin üstü "kubbetü'l-hücre" ve "kubbetü'n-nûr" denilen küçük bir kubbe ile örtüldü.
Emevîlerin ardından Abbâsîler ve diğer İslam devletleri de Hücre-i Saadet'in imarına ayrı bir önem verdiler.
🔸 Hârûnürreşîd devrinde mescidin bu kısma ait tavanı yenilenmiş; Zengiler'in veziri Cemâleddin Muhammed bin Ali el-İsfahânî tarafından kabrin doğu duvarı ıslah edilmiş ve tamamı mermerle kaplanmıştı.
🔸 1162 yılında Evliya Çelebi'nin naklettiği bir rivayete göre, papa tarafından Peygamber Efendimizin (sav) naaşını çalmak üzere zahit kılığında kişiler gönderilmişti.
🔸 Bu kişiler Mescid-i Nebevî yakınlarında bir ev tutmuş, gizlice yer altından bir dehliz kazarak kabre ulaşmak istemişlerdi.
🔸 Resûl-i Ekrem (sav) tarafından rüyasında olaydan haberdar edilen ve çok kısa bir süre içinde Medine'ye gelen Nûreddin Mahmud Zengî bu kişileri yakalamış, böyle bir olayla bir daha karşılaşmamak için de kabrin etrafına kurşun döktürmüştü.
🔸 Osmanlı döneminde Sultan I. Ahmed altın kaplamalı gümüş şebekeler yaptırıp Hücre-i Saadete göndermiş; Sultan II. Mahmud bugünkü kubbesini yaptırıp yeşile boyatmış, hücrenin dış duvarını çinilerle kaplatmıştı.
🔸 Sultan Abdülmecid bu çinileri daha değerli olanlarla yeniletmiş; bu kutsal mekân Peygamber Efendimizin minberinin bulunduğu yer ile birleştirilip bütünleştirilmişti.
(x) 🔍 Peygamberimizin döneminde gerçekleştirilen eğitim faaliyetleri