Hz. Osman neden şehit edildi? Hz. Osman döneminde çıkan fitne olayları…
Hz. Osman, dört büyük halife içinden en uzun süre halifelik yapan kişidir. Hz. Osman'ın halifelik yılları, bazı kesimlerce halifeliğinin kabul edilmediği, büyük fitnelerin yaşandığı bir dönemdir. Hilafet makamını bırakmazsa öldürüleceği yönünde tehdit edilen Hz. Osman, Kur'an-ı Kerim okurken şehit edilmiş; bu elim olayı gerçekleştirenler cenazesinin kaldırılmasına dahi izin vermemişlerdi. Peki, Hz. Osman neden şehit edildi? Hz. Osman döneminde çıkan fitne olayları…
Hz. Ali ve diğer ileri gelen sahâbîlerin de eleştirdiği bu uygulama, halifenin valilere karşı beklenen sertlikte davranmaması ve onlara önemli mal bağışlarında bulunması sebebiyle şikâyetleri daha da yoğunlaştırdı.
Kureyş içinde Emevî-Hâşimî rekabetini gündeme getirirken Kureyş dışındaki kabile liderleri tarafından Kureyş'in tahakkümü olarak görüldü ve kabilecilik hareketini körüklemek için kullanıldı.
Valilerin bazı söz ve uygulamaları kabile liderlerinin iddiasını güçlendirdi. Vali Velîd bin Ukbe, 30 (650-51) yılında bir cinayetin fâillerine kısas uygulaması yüzünden katillerin yakınlarının düşmanlığına hedef oldu.
Valiyi içki içmekle itham eden bu şahıslar tuttukları şahitlerle iddialarını halifenin huzurunda ispat ettiler ve ona had vurulup görevden alınmasını sağladılar. Yeni vali Saîd bin Âs da bir mecliste, "Sevâd-ı Irak Kureyş'in bahçesidir" sözüyle Hz. Osman'ın temsil ettiği Kureyş hâkimiyetini hedef alan kabilecilik hareketini körükledi.
Tartışmalar devam etti ve olaylar büyüyünce elebaşıları halkı isyana teşvik yüzünden Hz. Osman'ın emriyle ıslah için Dımaşk'a Muâviye'nin yanına gönderildi. Kabilecilik fitnesini sürdürmeye devam eden ve daha sonra Humus'a sürgün edilen bu kişiler halifeden izin alıp tekrar Kûfe'ye döndüler. Ancak halife aleyhindeki faaliyetlerini daha da hızlandırdılar.
Bu hareket Irak'ın ikinci büyük merkezi Basra'da da yankı bulmuştu. Fitneden en az etkilenen merkezlerden olan Suriye'de ise ilk Müslümanlardan Ebû Zer, Muâviye'nin bazı harcamalarını ve Müslümanların ihtiyaç fazlası mallarını Allah yolunda sarf etmeyip biriktirmelerini şiddetle eleştirmesiyle zenginler aleyhine bir hareketin başlamasına yol açmıştı.
Muhalefetin liderliğini, babasının vefatı üzerine Hz. Osman'ın himayesinde büyüyen ve istediği valilik görevine tayin edilmeyince Mısır'a giderek oraya yerleşen Muhammed bin Ebû Huzeyfe ile Hz. Ali'nin himayesinde büyüyen Muhammed bin Ebû Bekir yapıyordu.
Valilikten azledildikten sonra Filistin'e çekilen Amr bin Âs'ın da Mısır'daki muhalefeti gizlice desteklediği rivayetleri vardır. Hz. Osman zamanında Hicaz'da ortaya çıkan Abdullah bin Sebe'nin Basra, Kûfe ve Suriye'de bir süre kaldıktan sonra Mısır'a gelmesiyle muhalefetin birinci merkezi Fustat oldu.
Halkın huzurunda okunan bu mektuplar Medine'ye de gönderiliyordu. Muhaliflerin halkı tahrik için kullandıkları diğer şikâyet konuları şunlardı: Hz. Osman'ın önemli devlet görevlerine tayin ettiği yakınlarına devlet hazinesinden büyük miktarlarda bağışta bulunması, Kureyş ileri gelenlerinin Medine'den ayrılıp fethedilen bölgelerdeki şehirlere yerleşmelerine ve geride bıraktıkları arazilerin göç ettikleri yerlerdekilerle değiştirilmesine izin vermesi, oralarda çok miktarda mülk edinmelerine göz yumması, bazı sahâbîlere fethedilen şehirlerde iktâlar vermesi.
Kur'ân-ı Kerîm'i istinsah ettirdikten sonra diğer Kur'an nüshalarını yaktırması, Kureyş adına kabilecilik yapan bazı valilere ses çıkarmaması, Hz. Peygamber tarafından Tâif'e sürülen amcası Hakem b. Ebü'l-Âs'ın Medine'ye dönmesine izin vermesi, kendisini eleştiren Ebû Zer el-Gıfârî, Abdullah b. Mes'ûd ve Ammâr b. Yâsir gibi sahâbîleri çeşitli şekillerde cezalandırması.
Medine civarındaki bazı arazileri beytülmâl develeri için koruluk haline getirmesi, hac için Mekke'de bulunduğu sırada farz namazları mukimler gibi kılması, Mescid-i Nebevî inşaatında önceden kullanılmayan bazı malzemeleri kullandırması, Resûl-i Ekrem'den intikal eden hilâfet mührünü Bi'rierîs'e düşürmesi. Ayrıca halife, ganimetlerin önemli bir kısmını yakınlarına tahsis etmek ve diğer akrabalarından bazılarına haksız yere mal ve toprak vermekle de itham ediliyordu.