İtikafın şartları nelerdir? Evde itikafa girilir mi?
Ramazan ayının son on günü dünya işleriyle ilgiyi kesip camiye kapanarak ibadetle uğraşmaya "itikaf" denir. Peygamber Efendimiz, Ramazan orucunun farz kılınmasından sonra ömrünün sonun kadar itikafa girdi. Koronavirüs tedbirleri kapsamında bu yıl camilerimizde sağlık sorunu oluşturmaması için itikaf ibadeti yapılamayacak. Peki, evde itikafa girilir mi? İtikafın şartları nelerdir? İtikafa ne zaman girilir? Ramazan'ın kadim sünneti itikaf hakkında bilinmesi gerekenler...
İtikâf yapmak isteyen kişi, niyet ederek mescit veya camide kalmaya başlayarak itikâfa girmiş olur. Vaktini namaz kılarak, Kur'an-ı Kerim okuyarak, dua, zikir ve tefekkür gibi ibadetlere ayırarak değerlendirir.
İtikâfa girmek nefsi yasaklardan korumada daha etkili bir yöntem olduğu gibi, Ramazan'ın son on gününde olması tahmin edilen Kadir gecesine rastlama imkânı ve umudunu da arttırır. İtikâf, insanı dünyevî meşgalelerden uzaklaştırıp daha fazla ibadete vesile olması yanında, genel anlamda hayatın anlamı üzerinde tefekkür etme imkânı da sağlar. İnsanların zaman zaman böyle derin tefekküre ihtiyacı vardır. İtikâf bu tefekkürü gerçekleştirmek için bir fırsat olarak kullanılabilir.
İtikâfa giren kimse erkek ise, camide yer, içer, uyur ve ihtiyacı olan şeyleri mümkün olduğu takdirde camide tedarik eder. Tuvalete gitmek, abdest almak ve gerekli olduğunda gusletmek gibi tabiî ihtiyaçları için ise camiden dışarı çıkabilir. Bulunduğu camide cuma namazı kılınmıyorsa, cuma namazını kılmak üzere başka bir camiye gidebilir. Cenaze namazı için ise dışarı çıkamaz.
Kendisine veya malına bir zarar geleceği korkusuna kapılması ya da zorla çıkarılması hâlinde başka bir camiye gitmek üzere içerisinde bulunduğu cami veya mescitten çıkabilir. Bu zorunlu hâllerin dışında camiden çıkarsa itikâfı bozulur. Kadınlar evlerinin namaz kılmak üzere belirledikleri bir yerinde itikâfta bulunabilirler.
Ramazan'ın son on günü mescitleri tercih etmek, itikâf sırasında çirkin söz sarf etmemek, itikâf günlerini Kur'an-ı Kerim ve hadis okumak, Allah'ı zikir ve ibadetlerle meşgul olmak, temiz elbise giymek, güzel kokular sürünmek itikâfın adabındandır.
Şâfiî mezhebine göre ise, mescit dışında itikâf caiz değildir. Kadın, kocasından izin alarak mescitte itikâf yapar. Zira Hz. Peygamber'in eşlerinin mescitte itikâfa girdikleri rivayet edilmiştir. Şafii mezhebine göre itikâf sırasında oruçlu bulunmak da şart değildir.
İtikâf, vacip, sünnet ve müstehap olmak üzere üç çeşittir.
Ramazan'ın son on gününde girilen itikâf, sünnettir. Hz. Peygamber, Ramazan orucunun farz kılınmasından itibaren ömrünün sonuna kadar Ramazan aylarının son on gününde itikâfa girdi.
Bir kimse itikâf adağında bulunması vacip itikâf olarak adlandırılır. Örneğin "Allah rızası için itikâfa girmek üzerime borç olsun" derse en az bir gün ve oruçlu olarak bu adağını yerine getirmelidir. Yüce Allah, Maide Suresi'nin 1. ayetinde şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler akitlerinize verdiğiniz sözlere vefa gösterip yerine getirin."
"Bu hastalıktan kurtulursam veya hastam şifa bulursa" ya da "Şu işim olursa şu kadar gün itikâfa gireceğim" şeklinde bir şarta bağlı olarak itikâf adağında bulunursa, isteği gerçekleşmesi durumunda kaç gün adamışsa oruçlu olarak itikâfa girmelidir. Hz. Peygamber, hadis-i şerifinde şöyle buyurur: "Kim bir adakta bulunursa adağını yerine getirip Allah'a itaat etsin." (Buhârî İman 28)