Kur'an-ı Kerim'de insan
Kur'an-ı Kerim'de yaratılmışların en üstünü olarak nitelendirilen insana dair çok sayıda ayet bulunur. Yüce Allah (CC) bu ayet-i kerimelerde insanın yaratılış gayesinden detaylıca bahseder. Zaaflarını ve üstün özelliklerini gözler önüne sererek ne şekilde yaşaması gerektiğini açıklar. Kulların iradesi ve sorumluluğunu hatırlatır. Sizler için Kur'an-ı Kerim'de insan konusunu irdeledik...
🔹 "O, hanginizin daha güzel amel yapacağını sınamak için ölümü ve hayatı yaratandır. O, mutlak güç sahibidir, çok bağışlayandır." (Mülk suresi 2. ayet)
🔹 İnsan için bu dünyanın bir imtihan alanı olduğu açıkça bildirililr.
Ayetin tesfiri: Zira hayat da ölüm de imtihan için yaratılmıştır; imtihan yeri ise âhiret değil dünyadır. Her ikisinin de bu dünyada olması amaca daha uygun görünmektedir.
Tefsirin devamı için tıklayınız
🔹 İnsan, unutan bir varlıktır. Bundan dolayı dünyanın geçici olduğunu ve kaçınılmaz son olan ölümün karşısında edebî ahiret hayatı, mutluluk ve huzur için yapılması gereken en mantıklı işin yeryüzündeki imtihandan başarıyla geçme olduğunu idrak etmelidir.
İbrahim Sadri'nin sesinden Mülk Suresi'ni dinlemek için tıklayınız
🔹 Tüm canlılar arasında Allah'ın (CC) insanı şerefli kıldığını belirttiği İsra suresi, 70. ayette kulların farklı güç ve becerilerle donatılıp diğer varlıkların onun hizmetine verilmesiyle şerefli kılındığı anlatılır.
"Andolsun biz Âdemoğluna şan, şeref ve nimetler verdik; onları karada ve denizde taşıdık, kendilerine güzel güzel rızıklar verdik ve onları yarattıklarımızın çoğundan üstün kıldık."
İsra suresi tefsiri: "Şan, şeref ve nimetler" diye çevirdiğimiz kerem kavramı, İslâmî literatürde hem Allah'ın insanlara şeref, soyluluk, üstünlük gibi mânevî meziyetler bahşetmesini hem de mal mülk vermesini ifade eder. Böylece âyet insanı dünyada Allah'ın lutfuna en çok mazhar olmuş, en seçkin, en değerli varlık olarak göstermektedir.
Tefsirin devamı için tıklayınız
🔹 İnsanın hem aklının olması, melek ve hayvanların da bulunduğu varlık mertebelerinde onu seçkin bir yere oturtur. Bu vasıflarıyla insan, bir yandan yaratılmışların en güzeli olmakla övünürken diğer yandan da ahlâkî düşüş tehlikesiyle de karşı karşıya bulunur.
Osman Şahin'in sesinden İsra Suresi'ni dinlemek için tıklayınız
🔹 Kur'an-ı Kerim'de insanlar İslami değerler içerisinde bir bütün olarak ele alınır. Onun varoluş amacını ortaya koyar. İnsana verilen üstün özellikler onu kültür, bilgi, teknik üreten tek varlık durumuna getirir.
🔹 Dinimiz açısından önemli olan, insanın bu güç ve yeteneklerini hangi yönde kullanacağıdır.
🔹 Takva, insan için oldukça önemli bir olgudur. Bakara Suresi, 177. ayette takva sahibi insanların özelliklerinden şu şekilde bahsedilmiştir:
"Yüzlerinizi doğu ya da batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. Asıl iyilik; Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve peygamberlere inanan; malını sevdiği halde akrabasına, yetimlere, yoksullara, yolda kalan gariplere, dilenenlere, hürriyetine kavuşmak isteyen köle ve esirlere veren; namazı dosdoğru kılıp zekâtı ödeyen; antlaşma yaptığında sözünde duran; sıkıntı, darlık, hastalık ve şiddetli savaş zamanlarında sabredenlerin yaptığıdır. Kulluklarında samimi ve dürüst olanlar işte bunlardır; gerçek takvâ sahipleri de yine bunlardır."
Bakara Suresi, 177. ayet tefsiri: Ayetin devamında gerçekten dürüst (sâdık) insanların ve takvâ sahibi sayılması gerekenlerin, zikredilen hasletleri kazanmış kimseler olduğu ifade edilmiştir.
Tefsirin devamı için tıklayınız
🔹 Takva, adeta insanı istikametini kaybetmekten alıkoyan bir kontrol sistemidir. Cenab-ı Hakk'ın (CC) büyüklüğünü tefekkür ederek görmeyi sağlar, gafletten korur ve günahlardan sakındırır.
İshak Danış'ın sesinden Bakara suresini dinlemek için tıklayınız
🔹 Müslümanlar için en üstün insan, Peygamber Efendimiz'dir (SAV). İslam da Allah'ın (CC) insanları yarattığı fıtrata uygun bir dindir. Bu durum Rûm Suresi 30. ayette şu şekilde ifade edilmiştir:
"O halde sen hanîf olarak bütün varlığınla dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona yönel! Allah'ın yaratmasında değişme olmaz. İşte doğru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler."
Rûm suresi 30. ayetin tefsiri: İnsan fıtratında Allah'ın varlığını ve birliğini tanımaya doğru tabii bir eğilim vardır. Hatta İslâm âlimleri genellikle, bu eğilimin ilk yaratılış anında insanla Allah arasında yapılmış temsilî sözleşme ile ilintili olduğu kanaatindedirler.
Tefsirin devamı için tıklayınız
🔹 Bu noktada dindarlık, insanın kendi fıtratına dönüşü, fıtratı üzerine yaşaması olarak tanımlanabilir. İnsan İslam'dan ne kadar uzaksa fıtratından da o kadar uzak demektir.
Bünyamin Topçuoğlu'nun sesinden Rûm suresini dinlemek için tıklayınız