Arama

Kur'an'da geçen kıssalar

Kur'an-ı Kerim'de, insanın terbiyesi için çoğunlukla kıssa kullanır. Kur'an'da bu kıssalara yer verilmesindeki amaç; insanların ibret alması, müminlerin felaket ve sıkıntılara karşı dayanma gücünün artması, onları teselli etme, dua, sabır ve tevekküle teşvik etmekti. Sizler için yüce kitabımızda yer alan kıssaları derledik.

  • 10
  • 16
HZ. MUSA VE HZ. HIZIR KISSASI
HZ. MUSA VE HZ. HIZIR KISSASI

Bu kıssada Hz. Musa (as) ve genç yardımcısının "iki denizin birleştiği yere" yaptıkları yolculuk anlatılır. Balık, buluşma yerinin tam olarak belirlenmesinde bir işaret olur.

  • 11
  • 16

Kur'an'da bu olay şöyle anlatılır:

"Bir vakit Mûsâ genç adamına, "Ta iki denizin birleştiği yere varıncaya kadar yahut (bu yolda) senelerce yürümedikçe durup dinlenmeyeceğim" demişti. Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını (yoklamayı) unuttular. Balık denizde yolunu tutup gitmişti. Oradan uzaklaştıklarında Mûsâ genç adama, "Yiyeceğimizi getir. Gerçekten şu yolculuğumuz yüzünden yorgun düştük" dedi.

Genç, "Gördün mü, dedi, o kayanın yanında konakladığımız zaman balığı unuttum! Onu sana söylemeyi bana unutturan, şeytandan başkası değildir." Balık, şaşılacak bir şekilde denizde yolunu tutup gitmişti. Mûsâ, "İşte aradığımız bu idi" dedi. Hemen izleri üzerine geri döndüler.

Derken, kullarımızdan birini buldular ki ona katımızdan bir rahmet vermiş ve ona nezdimizden bir ilim öğretmiştik. Mûsâ ona, "Senin öğrendiğin doğruya ulaştıran bilgiden bana da öğretmen için sana tâbi olayım mı?" dedi. O kul, "Doğrusu sen benimle beraberliğe sabredemezsin, (iç yüzünü) kavrayamadığın bir şeye nasıl sabredersin?" dedi. Mûsâ, "İnşallah sen beni sabreder bulacaksın. Senin sözünden dışarı çıkmam" dedi.

O da, "Eğer bana tâbi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir şey hakkında bana soru sorma!" diye tembih etti.

Bunun üzerine birlikte yürüdüler. Kıyıya ulaşıp gemiye bindikleri zaman o kul gemiyi deldi. Mûsâ, "İçindekileri boğmak için mi onu deldin? Gerçekten sen çok kötü bir iş yaptın!" dedi. Kul, "Ben sana, sen benimle beraberliğe sabredemezsin, demedim mi?" dedi. Mûsâ, "Unuttuğum şeyden dolayı beni paylama ve işimi çıkmaza sokma!" dedi.

Yine yola koyuldular. Nihayet bir erkek çocuğa rastladıklarında, o kul hemen onu öldürdü. Mûsâ dedi ki: "Mâsum bir insanı, bir cana karşılık olmaksızın katlettin ha! Gerçekten sen fena bir şey yaptın!" O kul, "Sana, benimle beraber olmaya asla sabredemezsin dememiş miydim?" dedi.

Mûsâ, "Eğer bundan sonra sana bir şey sorarsam artık bana arkadaşlık etme! Bu takdirde hakikaten benden yana mazeretin sonuna ulaşmış olursun" dedi. Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkına varıp onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halkı onları misafir etmekten kaçındı. Derken orada yıkılmak üzere bulunan bir duvarla karşılaştılar, o hemen onu doğrulttu. Mûsâ, "Dileseydin, elbet buna karşı bir ücret alırdın" dedi.

O cevap verdi: "İşte bu, beraberliğimizin sona ermesidir. Şimdi sana, sabredemediğin şeylerin iç yüzünü haber vereceğim" dedi. "Gemi var ya, o, denizde çalışan yoksul kimselerindi. Onu delerek kusurlu hale getirmek istedim. (Çünkü) onların gideceği yerde her (sağlam) gemiyi gasp etmekte olan bir kral vardı. Erkek çocuğa gelince, onun anne babası, mümin kimselerdi; çocuğun onları sonunda azgınlık ve nankörlüğe düşürmesinden korktuk. Böylece istedik ki, rableri onun yerine kendilerine ondan daha temiz ve daha merhametlisini versin.

Duvara gelince o, şehirde iki yetim çocuğun idi; altında da onlara ait bir define vardı; babaları ise iyi bir adamdı. Rabbin istedi ki, o iki çocuk güçlü çağlarına erişsinler ve rabbinden bir rahmet olarak definelerini çıkarsınlar. Ben bunları kendiliğimden yapmadım. İşte, hakkında sabredemediğin şeylerin iç yüzü budur."

Kehf suresi, 60-82. ayetler

Fikriyat'ın Kur'an-ı Kerim uygulamasında yer alan seçkin hafızlardan, Kehf Suresi'ni dinlemek ve okumak için tıklayın.

  • 12
  • 16
FİL KISSASI
FİL KISSASI

Kâbe'yi yıkmak isteyen Yemen'in genel valisi Ebrehe'nin fillerle Mekke'ye hücum edip daha savaşamadan, Allah'ın gönderdi ebabil kuşları sayesinde, yok olup gitmesini anlatır.

Yemen'in genel valisi Ebrehe her yıl Mekke'deki Kâbe'yi ziyaret eden Arap hacılarını San'a'ya çekmek için burada Kulleys veya Kalîs (kilise) denilen büyük bir katedral yaptırdı. Çeşitli bölgelere propagandacılar göndererek mâbedi ziyaret etmeleri için halkı San'a'ya çağırdı. Ancak bu ümidi gerçekleşmeyince Kâbe'yi yıkmaya karar verdi.

Ebrehe, hareketini engellemek için karşısına çıkan bazı güçleri etkisiz hale getirerek yoluna devam etti. Gönderdiği bir müfreze, içinde Hz. Peygamber'in dedesi Abdülmuttalib'e ait 200 devenin de bulunduğu Mekkelilere ait çok sayıda deveyi ele geçirdi.

Abdülmuttalib, Ebrehe'ye gelerek develerinin iadesini istedi; Ebrehe'nin Kâbe ile ilgili bir sorusu üzerine Kâbe'yi merak etmediğini, çünkü onu sahibinin koruyacağını söyledi. Ertesi gün Ebrehe, ordusuna Kâbe yönünde hareket emri verdi.

Fakat kaynaklarda belirtildiğine göre en öndeki fil yerinden kımıldamadığı gibi askerler de üzerlerine taşlaşmış çamur yağdıran sürü sürü kuşlar tarafından "yenilip çiğnenmiş ekin" gibi imha edildi.

  • 13
  • 16

Kur'an'da bu olay şöyle anlatılır:

Rabbin filin yanındakilere neyi nasıl yaptı görmedin mi? Onların planlarını boşa çıkarmadı mı?

Onların üzerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar yağdıran sürü sürü kuşlar salmadı mı? Sonuçta Allah onları yenilip ezilmiş ekine çevirdi.

Fil suresi 1-5. ayetler

  • 14
  • 16
HZ. İBRAHİM'İN PUTLARI KIRMASI
HZ. İBRAHİM’İN PUTLARI KIRMASI

Hz. İbrahim ( a.s) halilullah, yani Allah'ın dostudur. Keldânî kabîlesi senede bir gün toplanır, bayram yapardı. Âzer, Hz. İbrahim'e "Sen de bugün bayram yapmak için bizimle gel!" dedi. İbrahim as, yolda hastalığını mazeret göstererek geri döndü.

İnançsız halkı, düşünmeye ve inanca sevk etmesi amacıyla puthanedeki bütün putları kırdı. Elindeki baltayı da orada bulunan en büyük putun boynuna astı.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN