Neredeyse Beni de Mahvedecektin! - Dostluğun Ebedi Akıbete Etkisi
Kur'an-ı Kerim'in en çarpıcı uyarılarından biri Saffat Suresi'nde karşımıza çıkar. Ahirette cennetlik bir kimse, dünyadayken beraber olduğu ama kendisini yanlış yola sürüklemeye çalışan arkadaşını cehennemin ortasında görür ve şöyle der: "Neredeyse beni de mahvedecektin!" Bir anlık da olsa canlandırın gözünüzde; cümlenin ağırlığını ve korkusunu anlayabiliyor musunuz? İnsan, en çok yakınındaki insanlardan etkilenir. Dostluklarımız, yol arkadaşlıklarımız, hayranlıkla peşinden gittiğimiz kişiler… Eğer gün gelir de ahirette bu cümleyi biz söylersek ya da bize karşı söylenirse, işte o zaman dünyada kıyamadığımız sevgilerin aslında bizden neler götürdüğünü acı bir şekilde fark edeceğiz.
➡ Kur'an'ın Mekke döneminde inen sureleri arasında yer alan Sâffât suresi, 182 âyetten oluşur. Bu sure, adını ilk âyetinde geçen "ve's-sâffât" (saf saf dizilenler) ifadesinden alır. Surede en çok öne çıkan iki iman esasına dikkat çekilir: tevhid inancı ve âhiret bilinci. Tevhid, Allah'ın birliği ve ortağı bulunmadığı gerçeğini hatırlatırken; âhiret inancı, insanın dünyadaki sorumluluklarını kuşanmasını sağlayan temel ilke olarak sunulur. 11-74. âyetler arasında ahiret hayatı anlatılır. Müşriklerin alaycı tavırları, Kur'an'ı sihir olarak görmeleri ve ölümden sonraki hayatı reddetmeleri eleştirilir. Onların cehennemdeki pişmanlıkları ve suçlamaları tasvir edilirken, cennet ehlinin sevinçli hayatına da değinilir.
➡Saffât Suresi'nin 50-57. ayetleri arasında yakın çevre ve dostlukların ebedi kurtuluş üzerindeki etkisi anlatılır. Bu ayetler kapsamında, beraber olduğumuz toplulukların, çevremizin, arkadaş gruplarımızın, takip ettiğimiz dizi-film-ünlü gruplarının ahiret hayatımıza etkisini ele alacağız.
➡ Surenin muhtevası beş bölüm halinde incelenmiştir. Saffat suresi 56'ncı ayeti, ikinci bölüm olarak zikredilir. Bu bölümde gerçekleşmesi muhakkak olan âhiret hayatından bahsedilir. Hz. Peygamber'in müşrik olan muhataplarının ilâhî vahyi alaya aldıkları, Kur'an'ın üstünlüğü karşısında âcizliklerini gizlemek için onun bir sihir ürünü olduğunu söyledikleri ve ölüm sonrası hayatı gerçekleşmeyecek bir şey olarak telakki ettikleri belirtilir, ardından bu halleriyle öldükleri takdirde cehenneme nasıl girecekleri tasvir edilir. Dünyada inkâr ve zulüm konusunda yardımlaşan kimselerin âhirette birbirlerini suçlayacakları, fakat bunun hiçbir yarar sağlamayacağı, çünkü dünyada iken, geçmiş peygamberleri onaylayarak hakkı tebliğ eden son peygambere ve tevhid ilkesine karşı büyüklük tasladıkları bildirilir. Ardından cennet ehlinin mutlu hayatına dair bazı tasvirler yapılır (âyet 11-74). TDV, İslam Ansiklopedisi
➡ Ayette bizlere anlatılmak istenen mesele çok açık: Kiminle beraber olduğunuza dikkat edin! Yanımızdakiler bizi Allah'a mı yaklaştırıyor, yoksa uzaklaştırıyor mu? Ya da biz çevremizi Allah'a mı yaklaştırıyoruz, yoksa uzaklaştırıyor muyuz?
➡İnsanoğlu çok çabuk etkilenir. Ailemizi örnek alır, arkadaş çevremize uyum sağlar, hayran olduğumuz kişileri taklit ederiz. Arkadaş meclisinden inanılmaz hızlı bir şekilde etkileniriz; çünkü dışlanmak, sorun çıkaran veya aykırı olarak görülmek istemeyiz. Buna karşı çıkanlar olsa da gerçek budur.
➡Kalbimizi açtığımız her kişi, yolumuzu da belirler. Takip ettiğimiz sosyal medya hesapları, hayranlık duyduğumuz ünlüler, dinlediğimiz şarkıların sözleri… Tüm bunlar, farkında olsak da olmasak da hayat yolumuzu şekillendirir ve bazen çıkmaz sokaklara sürükleyebilir.
➡Bu noktada kendimize gelebilmek için şu üç basit soruya samimiyetle cevap vermeli ve maneviyatımıza açılan temizliği önce çevremizdekilerden başlatmalıyız:
- Ben kimlerden etkileniyorum?
- Onların hayatı beni Allah'a yaklaştırıyor mu, yoksa uzaklaştırıyor mu?
- Kıyamet günü yan yana dirildiğimizde birbirimize şükür mü edeceğiz, yoksa "Beni de helâk edecektin!" mi diyeceğiz?
➡ Unutmamalıyız ki önce kendimize dönüp bakmalıyız ve "Neden beni de uyarmadın, elimden tutmadın?" diye ağlayanlardan mı olacağımızı düşünerek hesaplaşmalıyız. Nitekim biz de fark etmeden, çevremizdekileri mahvolmuşların arasına katabiliriz; kendimizle birlikte…
➡Görüldüğü gibi biz müminlerin ebedi kurtuluşu için dost ve çevre seçimi kritik bir öneme sahip, çünkü bu seçimler kişinin sadece günlük hayatını değil, aynı zamanda manevi yolunu ve nihai akıbetini de temelden şekillendiren en büyük etkenlerden biridir. İmanımızın kuvvetlenmesi ve kurtuluşa ermemiz için doğru çevreyi seçmemiz Kur'an'ın doğrudan bir emridir. Cenâb-ı Hak Tevbe Suresi'nde şöyle buyurur: "Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten sakının ve doğrularla beraber olun." (Tevbe, 119). Bu ayette geçen "doğru" kelimesi imanda, ahlakta ve dostlukta güvenilir olan kişiyi ifade eder. Aslında buradaki emir çok nettir: İnsan, sadıklarla beraber olursa imanı kuvvetlenir. Fasıklarla beraber olursa kalbi zayıflar. Dolayısıyla kurtuluş için iman ve ahlakın korunması gerektiğinden, bu güçlenmeyi sağlayacak sadıklarla beraber olmak hayati bir gerekliliktir.
➡Günümüzde "çevre" kavramı sadece yanımızdaki fiziki insanlardan ibaret değil elbette. Çevremizin bir parçası haline gelen dijital unsurları da göz ardı edemeyiz. Bunlar; sosyal medyada takip edilen hesaplar, dizi/filmler ve şarkı sözleri... Hayranlık duyulan ve takip edilen bu dijital figürler, onların hayat tarzlarını, ahlak anlayışlarını ve değer yargılarını direkt bizlere aktarır. Böylece kişi, dijital olarak benimsediği bu değerlerin etkisi altında kalır. Nasıl ki doğrularla beraber olma emrine uyuyorsak, dijital ortamda da imanda ve ahlakta güvenilir, bizi Allah'a yaklaştıracak içerikleri tercih etmek zorundayız.
➡"Neredeyse beni de mahvedecektin!" (Saffât, 56) ayeti ibretlerle dolu bir ayettir. Hayatımıza giren ve bizi hak yoldan saptıran her türlü etkiye karşı bir uyarıdır. Doğru dostun temel kriterinin, bireyi ebedi kurtuluş yolundan saptırmaması ve helâke yaklaştırmaması olduğunu gösterir. Bugün bu satırları okuyorsanız hemen şu an sorgulamaya başlamalı ve çekidüzen vermelisiniz. Doğru dost, bizi ahirette pişmanlığa sevk etmeyecek ve hayırla hatırlanacak biri olmalıdır.
➡Ayrıca dikkat çekmek istediğim bir başka husus da ahirette dostlarımızla nasıl düşman olacağımız meselesidir. Zuhruf Suresi 67. ayette şöyle buyrulur: "Allah'a itaatsizlikten sakınanlar dışında, dostlar bile o gün birbirinin düşmanıdır."
➡Hepimiz biliyoruz ki dünya hayatı kısa, ahiret ise ebedîdir. Dünyadaki güzelliklerin bir gün son bulacağının da farkındayız. Eğer dostluklarımız bizi ahirete hazırlamıyor, Allah'ın rızasına yaklaştırmıyorsa; bu bağlar ömrün boşa geçirilmesine katkıda bulunmaktan başka bir işe yaramaz. İşte böyle bir dostluk, ahirette yeniden karşılaşıldığında sevgiyi değil, düşmanlığı doğuracaktır. Çünkü oradaki korkunç akıbetin sebeplerinden birinin de bu yanlış dostluklar olduğu ortaya çıkacaktır. O gün, dünyada el ele tutuştuğu, güvendiği dostunu gören kişi ona nefretle bakacak, pişmanlıkla içini yiyecektir.
➡ Bu gerçeği sevgili Peygamberimiz de bize hatırlatmıştır. Ebu Hureyre Radıyallahu anh anlatıyor: "Resulullah aleyhisselatu vesselam buyurdular ki: "Kişi dostunun dini üzeredir. Öyleyse her biriniz, kiminle dostluk kuracağına dikkat etsin." (Ebu Davud, Edeb, 19, Tirmizi, Zühd, 45)
➡ Peki, kimlerle dostluk kuracağız? Allah Teâlâ bu konuda bizlere çok net bir yol göstermiştir:
📖 İman edenlerle
Tevbe Suresi 71
"Müminlerin erkekleri de kadınları da birbirlerinin velîleridir; iyiliği teşvik eder, kötülükten alıkoyarlar, namazı kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve resulüne itaat ederler. İşte onları Allah merhametiyle kuşatacaktır. Kuşkusuz Allah mutlak güç ve hikmet sahibidir."
📖 Allah'ı ve Resulünü dost edinenlerle
Maide Suresi 55
"Sizin velîniz ancak Allah'tır, peygamberidir, bir de Allah'ın emrine boyun eğerek namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren müminlerdir."
📖 Takva sahipleriyle
Zuhruf Suresi 68-69
"Ey kullarım, âyetlerimize iman edenler ve emirlerimize boyun eğenler! O gün size korku yoktur, üzüntü de çekmeyeceksiniz."
📖 Kur'an'ı yaşayan ve zikri dilinden düşürmeyenlerle
Kehf Suresi 28
"Rızâsını dileyerek sabah akşam rablerine dua edenlerle olmak için elinden gelen çabayı göster. Dünya hayatının çekiciliğine meylederek gözlerini onlardan çevirme! Bizi anmaktan kalbini gafil kıldığımız, kötü arzularına uymuş ve işi gücü aşırılık olan kimseye boyun eğme!"
📖 İbrahim (as) gibi Allah'ı dost edinenlerle
Nisa Suresi 125
"İşini güzel yaparak kendini Allah'a veren ve hanîf olarak İbrâhim'in dinine uyan kimseden kimin dini daha güzel olabilir! Ve Allah İbrâhim'i dost edinmiştir."
Kaynak: https://kuran.diyanet.gov.tr/