Arama

Ashab-ı Suffe mensubu sahabeler

Peygamber Efendimiz, Medine'ye hicretinin ardından Mescid-i Nebevî'yi inşa ettirirken ailesine ait odaların yanı sıra mescidin güney tarafına düşen giriş kısmında kimsesiz fakir sahabîlerin barınması için bir gölgelik yaptırdı. Üzeri hurma dallarıyla kapatıldığı için oraya "Suffe" adı verilmişti. Kâbe'nin kıble olmasıyla birlikte bu gölgelik mescidin kuzeyine alındı, daha sonra genişletilen Mescid-i Nebevî'ye dahil edildi. Yoksul sahabîlerin ve kimsesizlerin barındığı Suffe, ilerleyen zamanlarda bir eğitim mekânına erişti.

  • 7
  • 21
HZ. UTBE BİN MESUD
HZ. UTBE BİN MESUD

Hürmet sahibi olmakla öne çıkmış, ayıplardan arınmış bir sahabi olarak bilinir. Abdullah bin Mesud(r.a)'un kardeşidir. Utbe bin Mesud (r.a) hakkında Tabiin'in meşhur fakih ve muhaddisi İmam Zühri'nin; "Abdullah bin Mesud bizce kardeşi Utbe'den daha fakih, daha yüksek, sahabelikte ve hicrette daha eski değildir. Fakat Utbe ondan daha erken öldü." dediği bilinir.

  • 8
  • 21
HZ. MİKDAD BİN ESVED
HZ. MİKDAD BİN ESVED

Eshâb-ı kiramın meşhûrlarından ve ilk olarak îmân edenlerindendir. Uzlet yolunu tutmuş, hatalardan yüz çevirmiştir. Hazreti Mikdâd'ın mensûb olduğu kabilesi, düşmanları tarafından hezimete uğratılmış, yerleri, yurtları ve malları ellerinden alınarak dağılıp gitmişlerdir. bu arada, kendisi Mekke'ye düşer ve orada Esved bin Abd-i Yegûs hânedanına sığınır. Bu sırada Resûlullah efendimizin, Peygamberliğini açıkladığını duyunca hemen müslüman olur. Hazreti Mikdâd bin Esved, gittiği yerlerde insanlara Kur'ân-ı Kerim'i öğretti ve hadîs rivâyetinde bulundu.

Peygamber efendimiz, kumandanlarından olan Mikdâd bin Esved'i çok severdi. Hakkında şöyle buyurdu: "Allah bana Eshâbımdan dört kişiyi özellikle sevdiğini bildirip, benim, de onları sevmemi emir buyurdu ki: bunlar; Ali, Mikdâd, Selman ve Ebû Zer'dir."

Hazreti Mikdâd bin Esved, herkesin hakkında son derece ihtiyatlı konuşurdu. Ancak işlerinin neticesine bakarak hüküm verirdi. Bu hususta kendisi şöyle bildiriyor: "Ben, bir adamın sonunu görmeden onun hakkında iyi veya fenâ bir şey söylemem! Çünkü buna dair Resûlullah'dan bir şey sorulmuştu da, şu cevabı vermişti: "İnsan kalbi kadar değişen bir şey yoktur!"

  • 9
  • 21
HZ. HABBAB BİN ERET
HZ. HABBAB BİN ERET

Daima takvaya riayetkâr, imtihan ve belâlara karşısındayken de rıza makamından ayrılmayan bir sahabiydi. İslâm ile ilk şereflenen sahabilerdendi. Kûfe şehrinde vefat etti. Cahiliye devrinde köle olarak satılmıştı. Resûlullah Zeyd bin Erkam'ın evinde iken, burada müslüman oldu. İlk müslüman olan erkeklerin altıncısı idi. İslâm'ın ilk günlerinde, müşriklerin kin ve intikamla baktığı bir zamanda müslüman olmak, üstelik Müslümanlığını izhar etmek (açıklamak) kolay iş değildi. Böyle bir şeye cesaret göstermek bir bakıma can, mal, namus, kısaca her şeyini göze almak demekti.

  • 10
  • 21
HZ. SUHEYB BİN SİNAN
HZ. SUHEYB BİN SİNAN

Allah'tan razı ve fenâ ehli, Hakk'a yakınlığa ve didâra tâlib olarak ünlenmişti. Sahabiler arasında temiz mizacı, fazilet ve olgunluğu, hazırcevaplığı ve tatlı latifeleri temayüz eden Suheyb b. Sinan (ra), bilhassa yabancı ve sahipsiz insanlara merhameti ve misafirperverliği ile tanındı. Hz. Peygamber'in davetine icabet eden ilk Müslümanlardandı. Nitekim kaynaklarda onun İslam'ın ilk devresinde imanını açıklayan yedi kişiden dördüncüsü olduğuna dair rivayetler mevcuttur. Hz. Peygamber, Suheyb b. Sinan'ın Müslüman olmasını şu sözleriyle değerlendirmiştir: "İlk Müslümanlar dörttür: Ben Arap milletinin ilk Müslümanıyım. Suheyb b. Sinan Rumların ilk Müslümanı, Selmân-ı Fârisî Farsların ilk Müslümanı, Bilâl de Habeşlilerin ilk Müslümanıdır." Hicretin 38. yılında (M. 658), 73 yaşında Medine'de vefat etmiş, Cennetü'l-Bakî kabristanına defnolunmuştur.

  • 11
  • 21
HZ. UTBE BİN GAZVAN
HZ. UTBE BİN GAZVAN

Ashab arasında saadet küpü ve kanaat denizi olarak anılırdı. İlk Müslümanlardandı. Diğer Müslümanlar gibi Mekke müşriklerinin işkencelerine, ezâ ve cefâlarına maruz kaldı. Bu sebepten ilk defa Habeşistan'a daha sonra Medine-i Münevvere'ye hicret etti. Askerlerinin rahata alışmaması için fethettiği şehri terk edip yeni bir şehre yerleşen komutandı. Ok atmakta hüner sahibiydi. Bedir, Uhud, Hendek gibi meşhur muharebelerde Efendimizin yanından hiç ayrılmadı. Onu müdafaa için her türlü gayret ve fedakârlığı gösterdi. Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz onun şecaat ve mertliğini övdü. Utbe (r.a.) dünyaya değer vermezdi. Onun alâyişine, süsüne aldanmazdı. Fıtraten sade yaşar ve zâhidâne bir hayatı severdi.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN