Peygamber Efendimizin son anları ve defnedilişi
Alemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimizin 23 yıllık risalet hayatı, insanlara Allah'ın dinini tebliğ ve beyan ile geçti. Medine'ye hicret ettikten sonra yaptığı ilk ve tek haccından sonra şiddetli bir hastalığa tutuldu. Öyle ki örtünün üzerinden ateşi hissediliyordu. Peygamberimizin hastalığında Hayber'deki zehirlenme hadisesinin büyük etkisi vardı. 8 Haziran 632 Pazartesi günü "maa'r-refîki'l-a'lâ" (en yüce dosta) sözleriyle En Sevgili dostuna kavuştu. Peki, Peygamber Efendimiz son anlarında neler yaşadı? Peygamberimizin cenazesi ve gömülmesi nasıl oldu?
◽ Rahatsızlandığı günler içinde Uhud şehitlerini ziyaret edip cenaze namazı kıldı. Yine bir gece evinden çıkarak Cennetü'l-bakî' mezarlığına gitti ve orada yatanlara Allah'tan mağfiret diledi. Kabristandan döndükten sonra minbere çıkarak ashabına şu hutbeyi irad etti:
"Ben sizin Kevser havuzuna ilk erişeniniz olacak ve sizi orada karşılayacağım! Sizinle buluşma yerimiz havuzdur. Ben şu an onu görüyorum! Ben sizin hakkınızda şehâdet edeceğim! Şu an bana yerin hazîneleri ve onların anahtarları verildi. Vallâhi, sizin için benden sonra, müşrikliğe dönersiniz diye korkmam! Fakat ben, sizin için dünyâ ihtirâsına kapılır ve onun üzerinde birbirinizi kıskanırsınız, birbirinizi öldürürsünüz ve sizden öncekilerin yok olup gittikleri gibi siz de yok olur gidersiniz diye korkarım!" (Buhârî, Cenâiz, 73; Müslim, Fedâil, 31)
◽ Aynı günlerde Yemen'de Mezhic kabilesine mensup Esved el-Ansî, peygamberlik iddiasıyla ortaya çıktı. Hz. Peygamber bölgenin valileri ile ileri gelenlerine onun ortadan kaldırılması için mektup gönderdi. Sonunda Esved, Âzâd'ın yardımıyla bertaraf edildi. Öte yandan Medine'ye bir heyet gönderen Benî Hanîfe'ye mensup Müseylimetülkezzâb, heyetin Yemâme'ye dönüşünde irtidad ederek peygamberlik iddia etmeye başladı.
◽ Rasûlullah bir mektup göndererek onu yeniden İslam'a davet etti. Müseylime, yazdığı cevabi mektupta Rasûlullah'a ortaklık teklif etti ve yeryüzünün yarısının kendisine yarısının da Kureyş'e ait olduğu iddiasında bulundu. Peygamberimiz, cevabında yeryüzünün Allah'a ait olduğunu, ona kullarından dilediğini varis kılacağını bildirdi. Müseylime, Hz. Ebû Bekir'in halifeliği döneminde bertaraf edildi.
◽ Rasûl-i Ekrem bu arada zaman zaman şiddetlenen baş ağrısı ve yüksek ateşten mustaripti. Hastalığı sırasında yakınlarının yardımıyla Mescid-i Nebevî'ye gelip namaz kıldırıyordu. Bir gün minbere çıkıp "Allah kulunu dünya ile kendisine kavuşmak arasında muhayyer kıldı ve kulu da ona kavuşmayı tercih etti" buyurdu.
◽ Söz konusu kulun Hz. Peygamber olduğunu anlayan Hz. Ebû Bekir "Anamız babamız sana feda olsun ya Rasûlallah!" diyerek ağlamaya başladı.Efendimiz onu teskin etti ve kendisinden memnun olduğunu söyledi. Ardından ensar ve muhacirlerin karşılıklı fedakarlıklarını ve faziletlerini hatırlatarak birlikte hareket etmeleri konusunda nasihatte bulundu. Daha sonra kimin kendisine hakkı geçmişse gelip almasını istedi. Kul hakkı konusunda hassas davranılması, borçların zamanında ödenmesi ve tarihte bazı örnekleri görüldüğü gibi kabrinin tapınak haline getirilmemesine dair uyarılarda bulundu.
Hz. Peygamber'in kızı Fatıma ve halası Safiyye'ye yaptığı şu vasiyette bulundu: "Allah katında değer taşıyan güzel işler yapınız. Yoksa helal haram konularında Allah'ın sorgusundan ben sizi kurtaramam."
◽ Resulullah'ın Müslümanlara son vasiyetlerinden biri de sorumlulukları altındaki insanlara iyi davranmaları, ahirette Allah huzurunda hesaba çekilecekleri bilinciyle gerekli hazırlığa özen göstermeleri ve yabancı elçilerin güzel bir şekilde ağırlanıp hediyeler verilmesi gibi hususları içerir.
◽ Hz. Peygamber, son günlerini Hz. Âişe'nin yanında geçirdi. Vefatına üç gün kala hastalığı ağırlaşınca namazları Hz. Ebû Bekir'in kıldırmasını emretti. Kendisini iyi hissettiği bir sırada Hz. Ali ve Fazl b. Abbas'ın yardımıyla mescide gitti. Halka namaz kıldırmakta olan Ebû Bekir geri çekilip mihrabı kendisine bırakmak isteyince devam etmesi için işarette bulundu ve yanında namaza durdu.
Hz. Peygamber (sav), yüksek ateşin hararetinden dolayı sarsılıyordu. Ziyaretine gelen Ebû Saîd el-Hudrî:
"Ey Allah'ın Rasûlü! Hummanız ne kadar da şiddetli!" demekten kendisini alamamıştı. Ebû Saîd ardından şöyle dedi: "Elimi üzerine koydum; hararetini, örtünün üstünden hissediyordum.
"Ey Allah'ın Rasûlü, hararetiniz çok fazla!" dedim. "Biz (peygamberler) böyleyiz. Belâlar bize kat kat gelir, buna mukâbil mükafatları da kat kat verilir." buyurdu.
"Ey Allah'ın Rasûlü! İnsanların en çok belaya maruz kalanları kimlerdir?" diye sordum. "Peygamberler!" buyurdu.
"Sonra kimler?" dedim. "Sonra sâlihler!" buyurdu ve şu açıklamayı yaptı: "Onlardan biri fakirliğe öylesine mübtela olur ki, kendini örten bir abadan başka bir şey bulamaz. Onlar, sizin bolluğa sevindiğiniz gibi belaya sevinirler."
(İbn-i Mâce, Fiten, 23)
◽ Hz. Ayşe'ni naklettiğine göre, Hz. Peygamberin (sav) son anı, yalnız tesbih, tenzih, tövbe ve hamd halinde idi. Sık sık:
"Sübhânallâhi ve bi-hamdihî, estağfirullâhe ve etûbü ileyh" "Ben Allah'ı ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih eder ve O'na hamd ederim. Allah'tan beni bağışlamasını diler ve günahlarıma tövbe ederim." demekteydi.
(Buhârî, Ezân, 123, 139; Müslim, Salât, 218-220; Ahmed, I, 392; İbn-i Sa'd, II, 192)
◽ Rasûlullah'ın hastalığı şiddetlenince, sahabeler şifa için Efendimizin Allah'a dua etmesini istediler. Fakat bu defa etmedi. Hz. Aişe, şöyle anlatır:
"Rasûlullâh (sav) hastalandığı zaman, Muavvizeteyn (Felâk ve Nâs) surelerini okuyup ellerine üfler ve vücudunu mesh ederdi. Hastalığının şiddetlendiği sırada ben de aynı şekilde bu sureleri okuyup ellerime üfledim ve O'nun mübarek vücudunu mesh etmeye başladım. Cebrai'lin, Rasûlullâh'a (sav) daha evvelki bir hastalığında okumuş olduğu istiâze duâsını da:
"Ey insanların Rabbi! Şu hastalığı gider! Şifa ancak Sen'in elindedir. Sen'den başka şifâ verici yoktur. Öyle bir şifâ ver ki, hiçbir hastalık kalmasın!" diyerek okudum. Fakat bunun üzerine Allâh Rasûlü (sav) (mübârek başlarını bana çevirerek):
"Üzerimden elini kaldır! Bu okuman (artık) bana bir fayda sağlamaz! Ben, müddetimi bekliyorum." buyurdular." (Ahmed, VI, 260-261; İbn-i Sa'd, II, 210)
◽ 8 Haziran 632 Pazartesi günü sabah namazından sonra Ebû Bekir kendisini ziyaret etti ve hastalığının hafiflediğini görünce izin isteyip evine gitti. Fakat Hz. Peygamber'in durumu birden ağırlaştı. Hz. Âişe'nin söylediğine göre Rasûlullah vefat etmeden önce hafif bir sesle "Lâ ilâhe illallah, ruh teslimi ne zor şeymiş!" dedi ve onun kolları arasında "Maa'r-refîki'l-a'lâ" (en yüce dosta) sözüyle ruhunu teslim etti.