Sabrın faziletleri: Kur’an-ı Kerim’de ve hadislerde sabır nasıl geçer?
Sabır, başa gelen bela ve musibetlere karşı en büyük kalkan; olumsuzluklar karşısında kişinin Allah katındaki derecesini yükselten en iyi davranıştır. Allah Resulü (sav), hadis-i şeriflerinde sabrın imanın yarısı olduğunu bildirmiş ve Müslümanlara başlarına gelen belalar karşısında sabırlı davranmalarını öğütlemiş; özellikle de ilk anda gösterilen metanetin önemine değinmiştir. Resulullah (sav), bu konuda nasıl dua edileceğine de işaret etmiş ve Hz. Ali'nin, "Allah'ım! Senden sabır diliyorum" dediğini duyduğunda "Bu sözünle Allah'tan ağır bir imtihan istemiş oldun; O'ndan âfiyet dile!" buyurmuştur. Peki, sabır nedir? Kur'an-ı Kerim'de ve hadislerde sabır nasıl geçer?
🔸 Bela ve musibetlere karşı sabretmenin mi, nimetlere şükretmenin mi daha faziletli olduğu konusunda İslam âlimleri farklı görüşler öne sürmüşlerdir.
🔸 Âlimler, şükrün sabırdan daha faziletli olduğunu kabul ederken; mutasavvıfların çoğunluğu ise sabrı daha üstün görmüştür.
🔸 Nitekim tasavvufun dayandığı 8 temelden birinin sabır olduğunu belirten Cüneyd-i Bağdâdî her temel için bir peygamberi örnek gösterirken sabır için Hz. Eyyûb'u zikretmiştir.
(X) 🔍 Sabrı ile insanlığa örnek gösterilen Hz. Eyyub
🔸 Sabır ilâhî takdire itiraz etmemek olarak tanımlanmış; şikâyet etmemek şartıyla başa gelen sıkıntı ve üzüntüleri anlatmak sabra aykırı olmayacağı belirtilmiştir.
🔸 Kuşeyrî, Hz. Eyyûb'un derdini anlatmakla yetindiğini, ancak şikâyet etmediğini vurgulamıştır.
"Kulumuz Eyyûb'u da an. O, Rabbine, "Şeytan bana sıkıntı ve acı vermektedir" diye seslenmişti.
"Ayağını yere vur (dedik), işte yıkanılacak ve içilecek serin bir su!"
(X) 📕 Sâd suresi 41-44. ayetlerin tefsiri
🔸 Sabrın hakikati kişinin tıpkı Hz. Eyyûb gibi belâya nasıl girmişse öylece çıkmasıdır.
🔸 Eyyûb sıkıntıya düştüğünde, "Başıma bir dert geldi, ama sen merhametlilerin en üstünüsün" demiştir. "Bana merhamet et" dememiştir; böylece Allah'a yakarırken edebini korumuştur.
🔸 Müslüman âlimlerin bir kısmı ise sabırla şükrün eşit değerde olduğunu ileri sürmüştür.
🔸 Gazzâlî bu konuya geniş yer vermiş ve "Şükür mü sabır mı daha faziletlidir?" sorusunu, "Su mu ekmek mi daha değerlidir?" sorusuna benzetmiştir.
🔸 Suya ihtiyacı olan için suyun, ekmeğe ihtiyacı olan için ekmeğin daha değerli olduğunu ifade etmiştir.
🔸 Bu konuda Cüneyd-i Bağdâdî, "Zenginin övülmesi varlıktan, fakirin övülmesi yokluktan dolayı değildir; her ikisinde de övgüye lâyık olan varlığın ve yokluğun hakkını verebilmeleridir" demiştir.
🔸 "Sabır imanın yarısıdır" mealindeki hadisten hareketle imanın bu iki faziletten oluştuğu belirtilmiştir.
🔸 Öte yandan Abdullah bin Mes'ûd, imanın iki kısımdan oluştuğunu, yarısının sabır, yarısının şükür olduğunu söylemiştir.
Gazzali'ye göre sabrın dinî hükmü, fazilet sayılıp sayılmaması katlanılan sıkıntının mahiyetine göre değişmektedir:
🔸 Haramlardan uzak durmada ve dinî görevlerin ifasında tahammül gösterme şeklindeki sabır farzdır.
🔸 Can, mal ve namusun saldırıya uğraması karşısında, ayrıca gereksiz yere açlığa, susuzluğa katlanma anlamındaki sabır haramdır.
🔸 Bedenine zarar verecek derecedeki acılara katlanma şeklindeki sabır mekruhtur.
🔸 Dinen yapılmasında bir sakınca olmayan konularda sabır göstermek de mubahtır.
Gazzâlî, musibetlere karşı tahammül konusundaki dereceleri ise şöyle tanımlamıştır:
🔸 Sabrın fazilet bakımından en alt derecesi, içinde bulunduğu güç durumdan memnun olmasa da şikâyet etmemek; bundan daha faziletlisi içinde bulunduğu duruma razı olmak; ondan da faziletlisi belâya şükretmektir.