Şükür nedir, nasıl yapılır? İslam'da şükretmenin önemi...
Allah'ın verdiği nimetlere karşı şükreden ve sıkıntılara karşı sabredenlere her zaman mükafat vardır. Bu nedenle verilen nimetlerden yararlanan her insanın vicdanında, bir minnettarlık ve şükran hissinin uyanması gerekir. Fakat, Allah'ın verdiği nimetlere şükür için sadece "Çok şükür, hamd olsun" demek yeterli olmaz, çünkü sözle yapılan hamd ve şükrün fiilen de yapılması gerekir. Bu noktada İslam alimleri de şükrün önemini anlatan açıklamalarda bulunmuşlardır. Hadislerden ve İslam alimlerinin görüşlerinden derlediğimiz bilgilerle şükretmenin önemine değindik.
"Allah sizi analarınızın karnından hiçbir şey bilmiyorken çıkardı. Size kulaklar, gözler, gönüller verdi, ta ki şükredesiniz." Nahl, 16/78.
Kur'an-ı Kerim'in ilk suresi olan Fatiha Suresi Allah'a hamd ile başlar: "Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur." Bu sure, günde kılınan beş vakit namazın her rekâtında okunmakta, böylece hamd günde kırk defa tekrarlanmaktadır.
Fedale b. Ubeyd (ra.) anlatıyor:
Peygamberimiz, bir adam namazdan sonra Allah'a hamdetmeden ve Peygambere salâvat getirmeden, "Allahım, beni yarlığa ve beni esirge" diye dua ettiğini işitti. Bunun üzerine: "Bu adam acele etti" buyurdu. Sonra o adamı çağırdı ve: "Sizden biriniz dua etmek istediği vakit, önce Allah'a hamdetsin, sonra Peygambere salâvat getirsin, sonra da istediği duayı yapsın" buyurdu. Ebû Dâvud, "Salat", 358; Tirmizî, "Daavat", 65.
Kur'an-ı Kerim'de şükür kelimesi ve türevleri yetmiş beş yerde geçer. Bunların çoğunda Allah'ın nimetleri ve ihsanlarından söz edilir, dolayısıyla insanların Allah'a şükretmesi gerektiği bildirilir ve şükredenlere verilecek mükafatlar anlatılır. İslam alimleri de şükretmek konusunda önemli yol göstericilerden olmuşlardır. Şükür konusu ağırlıklı biçimde tasavvufi eserlerde incelenmiş olup bunların en önemlisi Gazali'nin İhyâʾü ʿulûmi'd-dîn'idir. Kırk ana bölümden oluşan eserin 32. bölümü "Sabır ve Şükür" başlığını taşır. Gazali'ye göre Allah, razı olduğu ve olmadığı şeyleri ayırt etmesini sağlamak için katından gönderdiği vahiy bilgileriyle insana kalp basireti vermiştir.
Kuşeyrî, tasavvufun önde gelenlerinin şükrü "derin bir saygıyla nimet sahibinin iyiliğini anmak" diye tarif ettiklerini belirtir.
Râgıb el-İsfahani üç türlü şükürden bahseder. Nimeti hatırda tutmak kalple şükür, nimeti vereni övgüyle anmak dille şükür, nimet sahibine lâyık olduğu şekilde karşılık vermek organlarla şükürdür.