Yedi helak edici günah nedir? Büyük günahlar hangileridir?
Günah, en basit tanımıyla ilahi emir ve yasaklara aykırı olan fiil ve davranışları ifade eden bir terimdir. Allah, emir ve yasakları Kur'an-ı Kerim'de bildirmiş; Peygamber Efendimiz ise hadis-i şeriflerinde insanlara bu anlamda rehber olmuştur. Resul-i Ekrem büyük günahları sıralamış; günahların en büyüğünün "Allah'a ortak koşmak" olduğunu haber vermiştir. Peki, yedi helak edici günah nedir? Büyük günahlar hangileridir?
Bir şahsın hayatına haksız yere son verme ve kişiyi öldürme suçu "katil" olarak adlandırılır.
🔸 İslam hukukunda bir kimsenin hukuken can dokunulmazlığı bulunan bir şahsın ölümüne yol açacak bir davranışta bulunmasını ifade eden bu eylem helak edici yedi günahtan biridir.
🔸 İnsanların birbirine karşı işlediği en ağır suç ve günah olan haksız yere birini öldürme fiili, insanlık tarihi kadar eskidir.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de, insanın dünyaya gönderilişi anlatılırken meleklerin insanoğlunun yeryüzünde fesat çıkarıp kan dökeceği itirazında bulunduğundan söz edilmiş; gerçekten de çok zaman geçmeden Hz. Âdem'in iki oğlu aralarında doğan kin ve düşmanlık sebebiyle ilk kan dökme olayını gerçekleştirmişlerdir.
"Hani Rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım" demişti. Onlar, "Biz seni övgü ile tenzih ederken ve senin kutsallığını dile getirip dururken orada fesat çıkaracak ve kan dökecek birini mi yaratacaksın?" dediler. Allah "Şüphe yok ki, ben sizin bilmediklerinizi bilirim" buyurdu."
(x) 📕 Bakara suresi 30. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Bakara suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Bu olay neticesinde haksız yere birisini öldürenin onun günahını da yüklenerek büyük bir vebal üstlendiği ve âdeta bütün insanlığı öldürmüş gibi ağır bir suç işlediği belirtilmiştir.
"İşte bundan dolayı İsrâiloğulları'na şöyle yazmıştık: "Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur." Şüphesiz peygamberlerimiz onlara apaçık deliller getirdiler. Ama bundan sonra da onların çoğu yeryüzünde taşkınlık göstermektedirler."
(x) 📕 Mâide suresi 32. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Mâide suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Haksız yere adam öldürmenin büyük bir suç ve günah olduğu ilâhî dinlerin ortak temalarından biridir.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de, insan hayatının Allah tarafından dokunulmaz kılındığı belirtilerek haklı bir sebep bulunmadıkça hiçbir cana kıyılmaması, yanlışlıkla olması dışında bir müminin bir başka mümini öldürme hakkının bulunmadığı, haksız yere ve bilerek adam öldürmenin dünyevî cezasının kısas, uhrevî cezasının da cehennemde ebedî kalış olduğu bildirilmiştir.
"Yalnız olmak, tek başına kalmak" anlamındaki yütm kökünden türeyen yetim sözcüğü, babası ölmüş çocuk manasında kullanılır.
🔸 Hadis-i şerifte yetimin zayıflığına işaret edilmiştir.* İslam fıkhına göre yetim henüz bulûğ çağına gelmemiş çocuklar için kullanılır. Bir hadiste bulûğ çağından sonra yetimliğin kalktığı vurgulanmıştır.
(x) * İbn Mâce, "Edeb", 6
🔸 Çocuğun nafakasını temin etme, haklarını koruma ve onu yetiştirmede babanın daha çok rolü bulunduğundan yetimlik özellikle babaya bağlanmıştır.
🔸 Cahiliye döneminde kabileler arası savaşlarda ve yıllarca süren kan davalarında ölenler arkalarında çok sayıda yetim bırakmıştır. Arap toplumunda kızlara, eli silah tutmayan çocuklara, yaşlı ve kadınlara miras hakkı tanınmamış ve yetimlere babalarının malları verilmemiştir.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de 22 ayette yetimlerle ilgili konulara değinilmiş ve yetimlere iyi davranılması emredilmiş; yetimlerin malına el koymak yasaklanmıştır.
"Yetimlere mallarını verin, temizi pis olanla değişmeyin, onların mallarını kendi mallarınıza katarak yemeyin; zira bu büyük bir günahtır."
(x) 📕 Nisâ suresi 2. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Nisâ suresini dinlemek için tıklayın.
"Senden kadınlar hakkında açıklama istiyorlar. De ki: "Onlara ait hükmü, Allah ve kitapta size okunan ayetler açıklıyor; onlar için yazılanı kendilerine vermediğiniz, nikâhlamak da istemediğiniz yetim kadınlar hakkında, çaresiz çocuklar hakkında, yetimlere âdil davranmanız hususunda size okunup duran ayetler (açıklıyor). İyilik olarak ne yaparsanız şüphesiz Allah onu eksiksiz bilmektedir."
(x) 📕 Nisâ suresi 127. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Nisâ suresini dinlemek için tıklayın.
"Rüşdüne erişinceye kadar yetimin malına, onun iyiliğine olmadıkça el sürmeyin. Ölçü ve tartıyı adaletle yapın. Biz herkese ancak gücünün yettiği kadarını yükleriz. Söz söylediğiniz zaman, yakınlarınız hakkında bile olsa, adaletli olun. Allah'a verdiğiniz sözü eksiksiz yerine getirin. İşte düşünüp öğüt alasınız diye Allah size bunları emretti."
(x) 📕 En'âm suresi 152. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 En'âm suresini dinlemek için tıklayın.
"Evlilik çağına gelinceye kadar yetimleri deneyin; eğer onlarda akılca bir olgunlaşma görürseniz hemen mallarını kendilerine verin, büyüyecekler de mallarını alacaklar diye o malları israf ile ve tez elden yiyip tüketmeyin. Zengin olan (veli) yetim malına tenezzül etmesin, yoksul olan da kararınca yesin. Mallarını kendilerine verdiğiniz zaman yanlarında şahit bulundurun; hesap sorucu olarak da Allah yeter."
Arapçada "ribâ" Türkçede "faiz" olarak adlandırılan durum, en basit haliyle ödünç işlemlerinde ve alışverişte karşılığı bulunmayan fazlalık olarak tanımlanır.
🔸 İslam fıkhında bu kavram, borç verilen bir parayı veya malı belli bir süre sonunda belirli bir fazlalıkla ya da borç ilişkisinden doğan ve süresinde ödenmeyen bir alacağa ek vade tanıyıp bu süreye karşılık onu fazlalıkla geri almanın veya bu şekilde alınan fazlalığın adıdır.
🔸 Faiz, Cahiliye devrinde kullanılan bir yöntemdi ve borçlu alacaklısına giderek, "Borcu ertelersen sana şu kadar fazla veririm" derdi, alacaklı da borcu ertelerdi.
🔸 O dönemde Araplar, faizi belirli aralıklarla ödenmek şartıyla borç para verirler, ara dönem sonlarında faizi, vade dolduğunda da anaparayı isterlerdi.
🔸 Eğer borçlu ödeme yapamayacak durumda ise vadenin uzatılması karşılığında faiz miktarı da arttırılırdı.
🔸 Kur'an'da büyük günahlardan sayılan faiz konusuna getirilen yasak ayetlerde şöyle yer almıştır:
"Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi kalkarlar. Bunun sebebi onların, "Alım satım da ancak faiz gibidir" demeleridir. Hâlbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram kılmıştır. Artık kime Allah'tan bir öğüt erişir de faizciliği bırakırsa geçmişte yaptığı kendisine aittir, işi de Allah'a kalmıştır. Kim de yine faizciliğe dönerse işte bunlar orada devamlı kalmak üzere cehennemliklerdir.
Allah faizi tüketir, sadakaları ise arttırır ve Allah hiçbir inkârcı günahkârı sevmez.
Şüphe yok ki iman edip dünya ve âhiret için yararlı şeyler yapanlar, namaz kılanlar ve zekât verenlerin Rableri katında ecirleri vardır; onlara ne korku vardır ne de üzüleceklerdir.
Ey iman edenler! Allah'tan korkun ve gerçekten iman etmiş iseniz faizden kalanı bırakın.
Bunu yapmazsanız Allah ve Resulü tarafından size bir savaş açıldığını bilin. Eğer tövbe ederseniz, haksızlık etmemek ve haksızlığa uğramamak üzere anaparanız sizindir."
(x) 📕 Bakara suresi 275-279. ayetlerin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Bakara suresini dinlemek için tıklayın.
"Ey iman edenler! Kat kat faiz yemeyin. Allah'tan sakının ki kurtuluşa eresiniz."
(x) 📕 Âl-i İmrân suresi 130. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Âl-i İmrân suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Bu ayetlerle faiz kesin olarak yasaklanmıştır. Faizden vazgeçilirse anaparanın borç verene ait olduğunun vurgulanması, anaparaya yapılacak az veya çok her türlü ilâvenin faiz kapsamına gireceği ifade edilmiştir.
Helak edici yedi günahtan biri de düşmana hücum anında savaştan kaçmak olarak tanımlanmıştır.
🔸 İslam'da Allah yolunda savaşmak manasına gelen cihadın önemi sık sık vurgulanmış ve Kur'an-ı Kerim'de bu fiil övülmüştür.
"Müminlerden -özür sahibi olanlar dışında- oturup kalanlar, malları ve canlarıyla Allah yolunda cihad etmekte olanlara eşit olamazlar. Allah, malları ve canlarıyla cihad edenleri, derece bakımından oturanlardan üstün kıldı. Gerçi Allah bütün müminlere o güzel geleceği vaad etmiştir, ama mücahidleri -çok büyük bir karşılıkla- oturanlardan üstün kılmıştır."
(x) 📕 Nisâ suresi 95. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Nisâ suresini dinlemek için tıklayın.
"Sizinle savaşanlarla siz de Allah yolunda savaşın, fakat aşırılığa sapmayın; Allah aşırılığa sapanları sevmez."
(x) 📕 Bakara suresi 190. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Bakara suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Kur'an'da Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler övülmüş; dünya hayatına meylinden dolayı cihadı terk edenler ise yerilmişlerdir.
"Ey Müminler! İnkâr edenlerle savaşta karşı karşıya gelince onlara arkanızı dönüp kaçmayın.
Kim savaş için yer değiştirmek veya başka bir birliğe katılmak amacıyla olmaksızın savaş sırasında düşmana arkasını dönüp kaçarsa Allah'ın öfkesine uğramış olur, onun varacağı yer cehennemdir, ne kötü bir son!"
(x) 📕 Enfâl suresi 15-16. ayetlerin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Enfâl suresini dinlemek için tıklayın.
"Allah yolunda harcama yapın; kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik edin, kuşkusuz Allah iyilik edenleri sever."
(x) 📕 Bakara suresi 195. ayetin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Bakara suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Sahabe Eyyub el Ensari, bu ayetin, savaşı bırakarak malları başında durup, onlarla meşgul olmak isteyen kimseler nedeniyle indiğini söylemiştir.
EYYÜB EL ENSARİ KİMDİR?
🔸 Eyüp Sultan olarak bilinen Eyyüb el Ensari, Hicret'ten sonra Peygamber Efendimizi evinde misafir eden ve bu nedenle de "Mihmandar-ı Nebi" olarak anılan sahabedir.
🔸 Sağlıklı olan herkesin Allah yolunda savaşa katılması gerektiğine inanan Eyyüb el Ensari, Resul-i Ekrem'in tüm gazvelerine iştirak etmişti.
🔸 Peygamberimizin vefatının ardından, ilerlemiş yaşına rağmen her yıl bir savaşta bulunmaya gayret eden Eyyüb el Ensari'nin katıldığı seferlerin sonuncusu, Müslümanların ilk İstanbul kuşatması olmuştu. Yukarıdaki ayetin açıklamasının da bu kuşatma sırasında gerçekleştiği rivayet edilir.
Helak edici yedi günahtan biri de "kazf" olarak adlandırılan, iffetli bir kimseye zina iftirasında bulunmaktır.
🔸 Kur'an-ı Kerim'de kişilik hakları kapsamında iffet, şeref ve haysiyet dokunulmazlığına ayrı bir önem verilmiştir.
🔸 Müminlerin annesi Hz. Ayşe aleyhinde çıkarılan ve İslam tarihinde İfk Hadisesi olarak bilinen dedikodular sebebiyle başta Resûl-i Ekrem (sav) olmak üzere Hz. Ayşe ve Ebû Bekir ailesi iftiraya maruz kalmışlardır.
"O iftirayı atanlar içinizden bir gruptur. Bunu kendiniz için kötü sanmayın, aksine bu hakkınızda hayırlıdır. Onların her biri işlediği günahı yüklenecektir. İçlerinden günahın büyüğünü üstlenen için ise büyük bir azap vardır.
Bunu işittiğiniz zaman mümin erkekler ve kadınların birbiri hakkında hüsn-i zan beslemeleri ve "Bu apaçık bir iftiradır" demeleri gerekmez miydi?
Bu iddialarına dört şahit getirseler ya! Şahit getiremiyorlarsa onlar, Allah nezdinde yalancıların ta kendileridir.
Eğer dünyada ve âhirette Allah'ın lutfu ve rahmeti hep sizinle olmasaydı içine daldığınız günah yüzünden size büyük bir azap gelecekti.
Çünkü siz, iftirayı dilden dile yayıyor, hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir şeyi ağızlarınızla söylüyorsunuz; bunu da önemsiz sanıyorsunuz; halbuki Allah katında o büyük bir şeydir.
O kulağınıza geldiğinde "Bunu konuşmak bize yakışmaz, fesübhânallah, bu apaçık bir iftiradır" deseydiniz ya!
Eğer gerçek müminlerseniz Allah size, bir daha asla böyle bir şey yapmamanızı öğütlüyor.
Allah size âyetleri açıklıyor; Allah ilim ve hikmet sahibidir.
Müminler arasında ahlâksızlığın yaygınlaşmasını isteyenlere dünyada ve âhirette can yakıcı bir ceza vardır. Allah bilir, siz bilmezsiniz.
Ya Allah'ın size lutfu ve rahmeti ulaşmasaydı, ya Allah çok şefkatli, çok merhametli olmasaydı!"
(x) 📕 Nûr suresi 11-20. ayetlerin tefsiri için tıklayın.
(x) 🔊 Nûr suresini dinlemek için tıklayın.
🔸 Ayetlerden de anlaşılacağı üzere iffetli kişilerin şeref ve haysiyetini korumak maksadıyla Allah, atılan iftiralara dair hükmünü bildirmiştir.
🔸 İslam hukukunda namuslu birine atılan zina iftirası, kazf olarak adlandırılmış; bu suçu işleyenler aleyhine ağır cezaî yaptırımlar öngörülmüştür.
"İffetli kadınlara iftira atan, sonra da dört şahit getiremeyen kimselere seksen sopa vurun ve artık onların şahitliklerini asla kabul etmeyin. İşte onlar yoldan çıkanların ta kendileridir."