Dersaadet'te atlı tramvay
1832'de Amerika'da New York-Harlem arasında başlayan ilk hattın ardından tramvay, İstanbul'a da kısa sürede ulaştı. Her yeniliği kısa sürede İstanbul'a ulaştıran Osmanlı hükümdarları, bu modern ulaşım aracını da halka sunmak istiyordu. Bundan tam 149 yıl önce, İstanbul'da ''Atlı Tramvay'', Konstantin Karopana tarafından çalıştırılmaya başlandı.
OLDUĞU İŞ VE İKAMET HACMİNİN EN YOĞUN OLDUĞU BÖLGELER
İstanbul'da şirket ilk olarak ucuz nakil vasıtalarına en çok ihtiyacın olduğu iş ve ikamet hacminin en yoğun olduğu bölgelere hat döşemeye karar vermiş. Yapılan uzun araştırmalar sonucu atlı tramvayın ilk öncelikle işlemesi gereken bölgeler belirlenerek, ilk planda dört hattın açılması uygun görülmüş.
1- Azapkapı – Galata, Tophane, Kabataş, Beşiktaş, Ortaköy hattı
2- Eminönü – Bab-ı Ali, Soğukçeşme, Divanyolu, Beyazıt, Aksaray hattı
3- Aksaray, Samatya, Yedikule hattı
4- Aksaray – Topkapı hattı
Böylece Dersaadet (İstanbul) Tramvay Şirketi 1870 senesinin ilk aylarından itibaren İstanbul'da çalışmaya başlamış ve bu 4 hattın güzergâhında raylar döşenmiştir. İstanbul'da sokak ve caddelerin Arnavut kaldırımları ile döşeli olmasının, rayların muntazam bir şekilde döşenmesine imkan vermemesi nedeniyle, daha çalışmaların başladığı ilk andan karşılarına büyük bir sorun çıkartmıştır.
Bu engeli ortadan kaldırmak için hatların döşeneceği tüm güzergâhlardaki cadde ve sokaklar baştanbaşa kazılmış ve demir raylarla birlikte dört köşe muntazam yontulmuş granit parke taşlarıyla döşenmiştir.
1869 yılının Ağustos'unda imzalanan sözleşmenin üzerinden 3 yıl geçmiş, bu sürede yolların yapımı rayların döşenmesi, ana durakların belirlenmesi, araçların ithali gibi tüm hazırlıklar tamamlanmıştır. Artık geriye sayım başlamış, İstanbul halkının büyük bir merak ve özlemle beklediği atlı tramvaylarına kavuşabilmesi için geriye çok az bir süre kalmıştır. Kuruluş döneminde ilk atlı tramvaylar İstanbul yakasında ve Pera yakasında olmak üzere her iki yakada çalışıyordu. Hatların başlangıç ve bitiş merkezleri köprünün iki ucundaki Eminönü ve Karaköy müruriye gişelerinin az yakınındaki bölge idi.
Bu merkezlerin haricinde durak diye bir şey yoktu. Yolcular güzergâh üzerindeki her yerden tramvaylara binebiliyor ve yine arzu ettikleri her yerde inebiliyorlardı. Böylece tramvaylar müşterilerinin isteğine bağlı olarak durup kalkıyor ve bu da ona hızından çok şey kaybettiriyordu. Bu şekilde 15-20 dakikada gidilecek yerlere 1 saatte gidildiğini gören şirket yöneticileri, bir süre sonra belli başlı yerlere duraklar koyarak yolcuların ehl-i keyf davranışlarına son veriyorlardı.
Atlı Tramvay'ın ilk işletmeye başladığı yıllarda şirketin hizmet verdiği toplam atlı tramvay sayısı 14 adedi yazlık türü dediğimiz açık tramvay olmak kaydıyla 45 adetti. Bunların içinden bir bölümü de sırf kadın yolcuların taşınması için ayrılmıştı.
MACARİSTAN VE AVUSTURYA'DAN GETİRTİLEN 400 CİVARI AT
Atlı tramvayın sürücü, biletçi ve vardacı olmak üzere 3 personeli vardı. Atlı tramvay sürücüsüne vatman değil (Ispir) adı verilmekteydi. Bu kişiler iyi kamçı kullanmak ve atlardan anlamak zorunda olduklarından tanınmış ve tecrübeli arabacılar arasından seçilirlerdi.
Atlı tramvayın en ilgi çeken personeli ise ellerinde (Nefir) denen borazanı ile tramvayın önünden Varda-varda diye bağırıp koşarak Atlı tramvaya yol açmaya çalışan (Vardacı) lardı. Özel üniformaları notasız borazanları, güçlü bacakları ve gür sesleri ile uzun yıllar hizmet veren vardacılar 1900 yılına yaklaşırken tasarruf amacıyla kaldırılmışlardır. Bu dönemde Atlı Tramvaylarda kullanılan ve adetleri 400 civarında olan atlar Macaristan ve Avusturya'dan getirilmişlerdi.