Etnospor’da yer alan geleneksel sporlar
Dünya Etnospor Konfederasyonu'nun düzenlediği 4. Etnospor Kültür Festivali, Atatürk Havalimanı'nda gerçekleştiriliyor. Bu festivalde geleneksel okçuluk, yağlı güreş, şalvar güreşi, kuşak güreşi, aba güreşi, mas güreşi, mangala, aşık atma, atlı cirit, kökbörü, atlı okçuluk olmak üzere 12 geleneksel spor dalında müsabakalar yapılıyor. Peki bu geleneksel oyunlar nasıl oynanıyor? Etnospor ne zaman bitiyor?
Türk zekâ ve strateji oyunu olan mangala, iki kişi ile oynanır. Oyun tahtası üzerinde karşılıklı 6'şar adet olmak üzere 12 küçük kuyu ve her oyuncunun taşlarını toplayacağı birer büyük hazine bulunur. Mangala toplam 48 taş ile oynanır. Oyuncunun amacı kendi haznesinde en çok taşı toplamaktır. Kura neticesinde başlama hakkı kazanan oyuncu kendi bölgesinde bulunan istediği kuyudan 4 adet taşı alır.
Bir adet taşı aldığı kuyuya bırakıp saatin tersi yönünde, yani sağa doğru her bir kuyuya birer adet taş bırakarak elindeki taşlar bitene kadar dağıtır. Elindeki son taş hazinesine denk gelirse, oyuncu tekrar oynama hakkına sahip olur. Oyuncunun kuyusunda tek taş varsa, sırası geldiğinde bu taşı sağındaki kuyuya taşıyabilir. Hamle sırası rakibine geçer. Her seferinde oyuncunun elinde kalan son taş oyunun kaderini belirler.
Oyuncular 48 taşı her bir kuyuya 4'er adet olmak üzere dağıtırlar. Oyunda her oyuncunun önünde bulunan yan yana 6 küçük kuyu, o oyuncunun bölgesidir. Karşısında bulunan 6 küçük kuyu rakibinin bölgesidir. Oyuncular hazinelerinde en fazla taşı biriktirmeye çalışırlar. Oyun sonunda en çok taşı toplayan oyuncu oyun setini kazanmış olur. Oyuna kura ile başlanır.
Okçuluk yayla gerili kirişe takılarak uzağa atılan, ucu sivri, düzgün ince ve kısa çubuk yani ok ile hedefi vurma sporudur. Ateşli silahların keşfinden önce savaşlarda ve avcılıkta, daha sonra da sportif maksatlarla kullanılmaktadır.
Okun, sap ve ucu sivri bir demir başlıktan müteşekkil olup, uzunluğu, ağırlığı ve genişliği yaya göre değişmektedir. Her ok her yayda kullanılmayıp, yayın ağırlığı azaldıkça okun ağırlığı da azalır.
Mesela altı dirhem ağırlığındaki ok, yüz dirhem; beş dirhem ağırlığındaki ok da doksan dirhem ağırlığındaki yay ile atılır. Yay, kıvrık ve esnek bir cisim olup, iki ucuna bağlanan ipin gerilemesiyle oku fırlatmaktadır. Yayın gerilmesini sağlayan bu düzenek eskiden manda boynuzundan yapılırken daha sonra ağaç, maden ve başka değişik maddelerden de yapılmıştır.
Türkler; sınırları korumanın ve hayatta kalmak için küçük yaşta başlayan sağlam bir askeri eğitim ve terbiyeden geçerdi. Çocukların daha küçük yaştan itibaren koyuna binerek ok ve yay ile hayvan avlamaları da bunun en belirgin göstergelerinden birisiydi
Türkler ok ve yay yapımcılığında ustadırlar. Türk yayları çekildiği zaman lale şeklinde görünür. Okun çekildiği elin başparmağına "zihkir" denen bir okçu yüzüğü de takılır. Bu Türk okçuluğunu diğerlerinden ayıran temel bir özelliktir. Türklerin ok ve yayları da kendine özgü bir forma sahiptir.
Geleneksel bir yapısı olan Türk okçuluğunun binlerce yıldan günümüze kadar gelmiş kültürel bir değer olduğu unutulmamalıdır. Hem yapım teknikleri hem de atış teknikleri bakımından Türk ok ve yayları emsallerine göre çok farklı ve dayanıklıdır.