Mehmet Akif'in sürgün yılları
İstiklâl Marşı ve Safahat şairi, millî-dinî hassasiyeti, karakter ve seciyesiyle Türk milletinin gönlünde yer edinen İslâmcılık akımının önemli şahsiyeti… Türkiye'nin "milli şairi" Mehmet Akif Ersoy… O, her mekânda okunan İstiklal Marşı'nın, ilgisizlikten ölen yazarıydı... Nitekim memleketine ihanet etmiş bir adam gibi muamele görmeye tahammül edemedi ve gönüllü sürgüne gitti… Bu araştırılmadı, neden gönüllü sürgün istediği hiç sorgulanmadı. Milli şair hayatının son günlerini de sürgünde geçirdi. İşte sürgün yıllarındaki o fotoğraflar...
1932'de damadı Ahmed Bey'e yazdığı mektupta, Mısır'a gelmeyi düşünen bir yakınını şöyle uyarır:
"Evlâdım, Mısır bu son senelerde pek fenalaştı. Eskiden gelenler bile bir ekmek parasını bin bela ile çıkarıyorlar. Yeniden gelenlere katiyen iş yok. Binâenaleyh kendisine bu tarafa geçmeyi asla tavsiye etmem. Parasızlık yüzünden işler tamamıyla durgun. Yakın bir âtîde buhrân-ı hâzırın hafifleyeceği ümidi ise hiç yok. Son senelerde iş bulmak için buraya gelen vatandaşlarımızın hemen hepsi perişan oldular. Onun için beyhâde ümidlere düşerek katiyen bu tarafa gelmesin. Ermenilerin, Rumların, Yahudilerin, İtalyanların burada mükemmel teşkilatı olduğu halde onlar bile pek müşkilat ile iş bulabiliyorlar. Hiçbir teşkilatı olmayan Türklerin maruz kalacağı sıkıntıyı artık bir kıyas edin!
1933'te ise kızı Suad Hanım'a daha karamsar bir mektup gönderir:
"Evladım kendini çok üzme, bizlerden binlerce derece beteri var. Bugün dünyanın hiçbir tarafında saadetten eser yok. Şerif Muhyiddin Beyefendi Amerika'dan geldi. Orada buhran dolayısıyla gördüğü faciaları anlatıyor ki yürekler dayanmaz. En zengin bankalar iflas ediyor, (...) atarak intihar ediyor, işsizlikten milyonla halk sokaklara dökülmüş (...) Avrupa'nın paralarını çeken ve bugün de dünyanın (...) yaşayan insanların ekseriyeti ne vaziyete düşmüş..."
Vatanından ayrı kalmanın burukluğu
Mehmet Akif Ersoy, Mısır hayatının önemli bir bölümünü inziva ile geçirmişti. Onun en yakın dostu Kur'an-ı Kerim'di. Küçük yaşında hafız olan Mehmet Akif, Mısır'da -oğluyla kıldığı hatimli teravihler ve Kur'an meali çalışmalarından - kendi deyişiyle "demir hafız" olmuştu. Mehmet Akif'in Mısır'daki yıllarını verimsiz geçirdiği yönündeki iddialar da asılsızdır. Kendisi Mısır'da bulunduğu zamanda toplam 34 şiir yazdı. Ne yazık ki yayınlanamayan Kuran Meali çalışması üzerine de yıllarca emek verdi.
O, kurtuluşuna öncülük ettiği vatanından ayrı kalmanın burukluğu ile yaşadı. Yıllar 1935'i gösterirken Mehmet Akif hastalığına iyi gelir düşüncesiyle Lübnan ve Antakya (Hatay) gezileri yaptı.
Fakat şifa bulamayınca vatan hasretiyle İstanbul'a geri döndü (1936). Polis korkusu ve Mısır'a geri gönderirler endişesinden Mehmet Akif'i sadece on kişi karşılayabilmişti. Siroz ve kanser teşhisi konulan Akif, kendisine her daim destek olan Abbas Halim Paşa'nın Beyoğlu'ndaki Mısır Apartmanı'na yerleşti. Ömrünün son zamanları burada geçti.