Arama

Mehmet Âkif'in hayatından ilginç hatıralar

Şiirlerinde millî ve manevî duyguları dile getiren, İstiklâl Marşı'nın kıymetli şairi Mehmet Âkif'in çıkış noktası olarak aldığı ışık İslam'dır. Onun en hassas olduğu nokta da diniydi. O kadar ki dinine kem söz edildiği vakit onun aklı, fikri yerinden oynar, artık zabt u rabtı mümkün olamayan bir aslan gibi hasmına saldırmaktan hiç çekinmezdi. Âkif, memleketini o kadar seviyor ve gurur duyuyordu ki Avrupalı birinin İstanbul'a bakarak hayran olması onun sapsarı olmasına yetiyordu. Sizler için Mehmet Âkif'in hayatından ilginç hatıraları derledik.

  • 6
  • 14
"Bana dayanıklı Müslüman gönder”
Bana dayanıklı Müslüman gönder

Eşref Edip, Mehmet Âkif'in Kur'an'a olan yakınlığını şöyle anlatır: Eve döner dönmez hemen entarisini giyer, abdestini alır, namaz vakti ise namazını kılardı. İnziva hayatı senelerce Kur'an tercümesiyle meşguliyet, onu takva sahibi yapmıştı. Kur'an'ı su gibi ezber okurdu. "Allah'a hamdolsun, demir hafız oldum" derdi. "Şimdi Ramazanları teravihi hatimle kıldırıyorum." "Hangi camide?" "Camide değil, evde. Bizim oğlan cemaat oluyor, ben imam. Beraber kılıyoruz. Birkaç rekât sonra, bakıyorum, Tâhir arkamda yok. O kadar dayanabilmiş. Artık ben imam, hem cemaat oluyorum."

Müderris İhsan Efendi anlatıyor: Bazı Ramazan geceleri üstatla cemaat oluyorduk. Yanlışsız okuyordu. "Üstat hakikaten demir hafız olmuşsunuz" derdik. "Evet derdi, ben bunu hocama da yazdım. Ben Kur'an'ı himmetinizle takviye ettim, şimdi hatimle teravih kıldırıyorum. Bana dayanıklı Müslüman gönder."

  • 7
  • 14
Mehmet Akif’in sporculuğu
Mehmet Akif’in sporculuğu

Akif, gençliğinde deniz yarışında, yaya koşularında, atlama müsabakalarında hep birincliği kazandı. Saatlerce kürek çeker, Boğaz'ı yüzerek geçerdi. O iyi taş atardı. Ankara'da bulunduğu zamanlarda tatiş günlerini bu gibi idmanlarla geçirirdi. O vakit bile binnisbe daha genç ve daha idmanlı bazı arkadaşlarına üstün gelirdi. Değirmen arkının en geniş yerlerinde öyle bir atlayışı vardı ki insan heyecandan bakamazdı.

  • 8
  • 14
Mehmed Âkif'in sevdikleri
Mehmed Âkif’in sevdikleri

Süleyman Nazif, Mehmed Âkif'in sevdiklerini söyler sıralar: Mehmed Âkif, yalnız Cenab-ı Hakk'a, Hazret-i Peygamber'e, geçmişteki büyüklere, cemiyete, insaniyete ve bilhassa insaniyete ilan-ı aşk etti. Canandan, hicrandan şikâyete bedel, hemcinsine insanların düştükleri mahrumiyetlerden, sefaletlerden bilhassa Müslümanların dûçâr oldukları musibetlerden feryat eder. Bu büyük şair, kâinatın şair, tabiatın mehasininden, ağaçların ve çiçeklerin güzelliklerinden, güzel çehrelerinden aldığı maye-i tehassüsü daima gizlemiş, kem edemediklerini toplum için yazdığı sahnelere katmıştır. O, Süleymaniye Cami'nin kubbesini Himalaya dağlarının en mürtefi zirvesinden daha yüksek görür.

  • 9
  • 14
Mehmed Âkif'in sevmedikleri
Mehmed Âkif’in sevmedikleri

Mithat Cemal Kuntay, Mehmed Akif, iki adamı sevmediğini söylerdi: Fazla terbiyeli ve fazla terbiyesiz olanı.

Nezaket, ona insanların gizlenmeye muhtaç olan bir taraflarını örten bir şey gibi görünüyordu. Gözünde, fazla nazik olan adam, gizli adamdı. İkiyüzlülere garazdı. Fakat yaşı ilerledikçe:

"İkiyüzlüleri artık sever oldum; çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım." diyordu. Ve yaşlandıkça herkesten kaçıyordu. Daha yaşasaydı, yalnız kalacaktı; cemiyetle karşı karşıya tek bir adam.

  • 10
  • 14
Memleketine bakınca gurur duyardı
Memleketine bakınca gurur duyardı

Vatanı o derece kendinindi ve o kadar güzeldi ki, Çamlıca gibi yüksek bir noktadan memleketine bakınca gurur duyuyordu.

Fatin Efendi'ye misafir gelen bir Avrupalı, İcadiye Tepesi'nden İstanbul'a bakarak hayran olduğu gün orada olan Âkif, sapsarı oluyordu.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN