Türk edebiyatının gizli kahramanları
Bacaksız Orhan, Fitne Fücur, Büyük Baba, Server Bedi, Sivri Sinek… İçlerinde tanıdık gelenler var mı? Hepsi Türk edebiyatının değerli simalarının kullandığı takma isimler. Yazarlar hayatlarının kimi dönemlerinde çeşitli nedenlerle yazılarını bu isimlerle yayınladılar. Kimi isim kullandı kimi deyim kimi de çok başka şekle büründü. Kiminin tek lakabı vardı; kimininse dörtten aşağı değildi. Takma isimlerin kimlere ait olduğu anlaşıldıkça değiştirdiler, yeni bir isimle yazılarını kaleme aldılar. İşte edebiyatın önemli yazarlarının kullandığı takma isimler…
Asıl adı "Mehmet Raşit Öğütçü" olan Orhan Kemal İlk öykülerini "Bacaksız Orhan" takma adıyla yayımladı. İlk kez 1943'te İkdam Gazetesi'nde "Asma Çubuğu" öyküsünde Orhan Kemal adını kullandı. Orhan Kemal'in kullandığı diğer takma isimler ise; Hayrullah Güçlü, Raşit Kemali ve Yıldız Okur'du.
Serazad, Safiye, Peyman, Server Bedi, Çömez.
Türk klasiklerinin ilk psikolojik eserleri arasında yer alan "Dokuzuncu Hariciye Koğuşu"nun yazarı olan Peyami Safa 1918'de ağabeyi İlhami Safa'nın isteği doğrultusunda öğretmenlikten ayrılmış ve annesi Server Bedia Hanım'dan uyarladığı takma ad olan "Sever Bedi" ile gazetecilik yaşamında yüzlerce eser vermiştir. Bu eserler arasında en sevilenleri Cingöz Recai macera romanları ile Cumbadan Rumbaya adlı romanı olmuştur. Peyami Safa'nın eserlerinde kullandığı diğer takma adlar: Serazad, Safiye, Peyman ve Çömez'dir.
Ateş Böceği, Ağustos Böceği, Yıldız Böceği, Cemil Nimet,
Hayreddin Rüştü, Mehmet Ferit, Sermet Feri…
Çalıkuşu, Yeşil Gece ve Anadolu Notları gibi önemli eserlere imza atmış olan Cumhuriyet dönemi edebiyatçısı Reşat Nuri Güntekin'de birçok takma ad kullanmıştır. Reşat Nuri Güntekin'in dönemin Kelebek Dergisi'nde kullandığı ve bugüne kadar tespit edilmiş yedi takma ismi vardır. Bunlar: Ateş Böceği, Ağustos Böceği, Yıldız Böceği, Cemil Nimet, Hayreddin Rüştü, Mehmet Ferit, Sermet Feri'dir.
Mehmet Rıfat, Stepne, Remzi Işık.
Edebiyat hayatına 1926 yılında-henüz 15 yaşındayken-Kastamonu Nazikter Gazetesi'nde yayınlanan "Sevgilimin Mezarında" şiiriyle başladı. O dönemlerde kaleme aldıklarının altına "Mehmet Rıfat" imzasını atıyordu.
Rıfat Ilgaz, 1956 yılında İlhan Selçuk'un çıkardığı Dolmuş Dergisi'nde bir hikâye serisi yayınlamaya başladı. Daha sonra bu yazılar Hababam Sınıfı romanı oldu. Çizimlerini Turhan Selçuk'un yaptığı bu dizi çok tuttu. "Stepne" takma adıyla yazdığı bu hikâyelerin kime ait olduğu dönemlerde ilginç tartışmalara yol açtıysa da daha sonra serinin devamı olan oyunları çıkarması tartışmaları sona erdirmişti. Rıfat Ilgaz ayrıca "Remzi Işık" takma adını da zaman zaman kullanmıştır.
İstanbul Dürbün, Âmâ, Hasat, Hordebin, Keçiboynuzu,
Münekkit, Sermuharrir, , Toplu İğne, Yatmaz…
Hamdullah Suphi'nin ilk şiirleri amcası Sezai Bey'in Paris'te çıkardığı Şura-yı Ummet gazetesinde yayımlandı. Daha sonraki edebi hayatı boyunca, Hamdullah Suphi Tanrıöver yazılarında "İstanbul Dürbün, Âmâ, Hasat, Hordebin, Keçiboynuzu, Münekkit, Sermuharrir, Sivri Sinek, Toplu İğne, Yatmaz" gibi takma adları kullandı.