Yeni hüviyetleriyle kiliseden çevrilmiş camiler
Böylece birçok sütunlu son cemaat yeri eklenen eski kilise tamamen Türk hüviyetine büründürülmüştür. Mabet, camiye tahvil edildiğinde batıdaki girişi kapatılarak, bugün son cemaat yerine açılan kapılardan önce sağ, sonra da soldaki kapı açılarak giriş sağlanmıştır. Daha önce iptal edilen batı kapısı yerine, kaidesi sekiz cepheli olan minaresi yerleştirilmiştir. Sekizinci kenarı mabede yapıştırılıp buradan da minareye giriş kapsı açılmıştır. Minare kürsüsü istalaktit başlıklı ve sivri kemerli panolarla süslenmiştir.
Pabuç boyu biraz uzun fakat basık ve az rölyefli baklavalı, şerefesi ise yapraklı, sarkıtmalı, korkuluk ise taştan şebekelidir. Bu minarenin tarihi bir kıymeti de, Osmanlıda minarelerde kandil yakma âdeti ilk bu camiinin minaresinde başlamasıdır. Mabedin sağdaki kapısı üzerinde bulunan 1489 tarihli Arapça kitabe Şeyhülislam Efdal Zade Seyiid Hamidüttin'in eseridir.
3- FETHİYE CAMİİ
İstanbul'un Fatih ilçesi Çarşamba semtinde bulunan bir camidir Fethiye Camii. Bizans dönemindeki adı Pammakaristos Manastırı idi. Aslında kilise olarak, 13. yüzyıl sonlarında Bizans'ın ileri gelenlerinden Mihail Glabas Tarkaniotes tarafından inşa ettirilmiştir. İstanbul'un fethinden sonra 1454 yılında patrikhane olarak kullanılmıştır. 1601 yılında İran savaşlarında Gürcistan ve Azerbaycan'ın fethedilmesiyle, fethin hatırası olarak camiye dönüştürülmüştür.
Fethiye Camii, camiye dönüştürülürken kilisenin apsis kısmı yıkılarak yerine kıble yönüne uygun bir mihrap yapılmış, bir minare ve medrese inşa ettirilmiştir. Cumhuriyet döneminde müzeye dönüştürülmüş, 1955 yılında Amerikan Bizans Enstitüsü tarafından içindeki mozaik ve freskolar açığa çıkarılmış, sonradan yapılan kemer sökülüp yerine eski haline uygun sütunlar yapılmıştır. 1960'lı yıllarda yeniden camii olarak ibadete açılmıştır. Camii'nin duvarları taş ve tuğla karışımıdır. Dış duvarlarında ve içerideki mozaiklerde Grekçe yazılar göze çarpmaktadır.
4-FENARİ İSA CAMİİ
908 yılında Bizanslı amiral Konstantinos Lips, dönemin imparatoru VI. Leon huzurunda inşaatı başlattı. Yapı Bakire Theotokos'a adandı. 1497-1498 yıllarında II. Bayezid döneminde yapının güney kilise olarak adlandırılan bölümü Molla Şemseddin Fenari'nin yeğeni Rumeli kadıaskeri Fenarizade Alaaddin Ali bin Yusuf Efendi tarafından mescide çevrildi. Bir yangında tahrip olan yapı 1636 yılında sadrazam Bayram Paşa tarafında onarıldı ve aynı dönem camiye dönüştürüldü.
Kuzey Kilise, o dönem mimarisinde pek rastlanmayan bir biçimde inşa edilmiştir. Beş noktasal yapı tarzı olarak adlandırılabilecek bu yapı, ana binanın dört köşesinde ve tam ortasında birer kolona sahipti. Bu, Konstantinopolis şehrinde, bu tarzda yapılan ilk dinî yapılardan biriydi. Büyük olasılıkla kalıntıları günümüze ulaşmayan 880 yapımlı Nea Eklezya'nın (Yeni Kilise) bir prototipiydi. Kilisenin boyutları nispeten küçüktür. İç kullanım alanı 13 metre uzunluğunda ve 9.5 metre genişliğindedir. O dönemde manastırda yaşayacak olan nüfusa yetecek boyutlarda tasarlanmış ve inşa edilmiştir. Kuzey kilisenin duvarları tuğla ve küçük sert taş blokların birlikte kullanılmasıyla inşa edilmiştir.