Saklı kalmış bir hazine: Osmanlı’da çocuk musikisi
Müzik, yaşamın temellendirildiği en mühim aşama olan çocuklukta gözden kaçırılmaması gereken bir meseledir. Çünkü doğan her çocuk aslında müzikle doğar. Kulağımıza okunan ilk ezanın sesi, annelerimizin ninnisi, sokaktaki satıcının nağmeleri, okulda yan sınıftan gelen flüt sesleri… Osmanlı'da çocukların musikiyi aşılamaya gayret etmiş, billur sesli müezzinlerin, üstad sayılan musikişinasların çocukluktan yetişmesine olanak sağlamıştı.
Tanzimat'tan Harf Devrimi'ne kadar dönem incelendiğinde çocukların musiki hayatında camilerin önemli bir yer teşkil ettiği görülür. Camiler, musiki yeteneği olan çocukların keşfedilmesi ve yetiştirilmesi hususunda neredeyse sıbyan mektepleri kadar önemli rol üstlenir. Hatta musikişinaslarımızın önemli bir kısmı camide okuduğu Kur'ân ve ezanlar sayesinde keşfedilmiş ve esaslı bir musiki eğitiminin temelini camilerde atmışlardır.
Ayrıca camiler bizzat musiki eğitimi veren yerler olarak da karşımıza çıkar. Hafız Aziz Efendi, imamı olduğu Ortaköy Camii'nin avlusunda talebelerine musiki dersi vermiştir. Çocuklar, cami derslerinde musiki meşk etmekle birlikte Ramazan'da, bayramlarda, mübarek gün ve gecelerde yapılan musiki faaliyetlerine iştirak edenlerin de başında gelirdi. Yapılan hazırlıklar, eğlenceler ve ibadetler yönüyle de çocukların yoğun ilgisini çeken bu faaliyetler, devrin din, kültür, sanat hayatının yetişen yeni nesil tarafından benimsenmesinde önemli bir yapıyı oluşturur.
Çocukların günde beş vakit duydukları ezanla birlikte katıldıkları teravih namazları, ilahi, mevlid ve temcidler çocukların kulak terbiyesinde ilk adımı oluşturur. Sonrasında yeteneği tespit edilenler daha iyi bir eğitim almakta, diğerleri ise her ne yoldan ilerlerse ilerlesinler devrin musiki zevkini kazanmış olmaktaydılar. Camilerde musiki faaliyetleri günümüz Türkiye'sinde de yazları camilerde açılan Kur'an kurslarında devam niteliği taşır.
1869 yılında yürürlüğe giren Maarif-i Umumiye Nizamnamesi çerçevesinde yapılan yeni düzenlemeler içerisinde önce kız ortaokulları ile kız öğretmen okulları programlarında, sonra bazı ilkokulların ders dışı faaliyetlerinde, 1910'lu yıllarda da erkek öğretmen okulunun ders dağıtım çizelgelerinde müzik dersine yer verildi.
Çocuk eğitiminde müziğin rolünü her yönden ele alıp pedagoji açıdan faydalı bilgiler sunan ilk kişi Darülmuallimin Müdürü Satı Bey'dir. Burada verdiği "Şiir ve Musikinin Talim ve Terbiye'de Ehemmiyeti" konulu konferansı yayınlandığında büyük yankı uyandırdı.