Geleneği sinemaya aktaran yönetmen: Derviş Zaim
Yönetmen Derviş Zaim, geleneksel sanatları filmlerine yansıtarak kendine özgü bir sinema dili kullanır. Yönetmenlik hayatına 1996 yapımı Tabutta Rövaşata filmi ile başlayan isim, Filler ve Çimen, Cenneti Beklerken, Rüya, Gölgeler ve Suretler gibi birbirinden eşsiz yapımlara imza atar. Fikriyat'a konuşan Zaim, genç sinemacılara tavsiye niteliğinde şu ifadeyi kullanır: "Mümkün olduğu kadar hata yapmaya devam etsinler".
Giriş Tarihi: 04.10.2023
16:10
Güncelleme Tarihi: 04.10.2023
16:15
🔸 Yönetmen Derviş Zaim, Akademi Beyoğlu'nda gerçekleşen "Sinema Seminerleri" kapsamında üniversiteli gençler ile buluştu. Zaim, ilk filmi Tabutta Rövaşata'dan günümüze çektiği yapımları ve oluşum süreçlerini anlattı.
🔸 Derviş Zaim sineması, geleneksel sanatların bir metafor olarak beyaz perdeye yansıtılmasıdır. Gayesi, gelenek ile bir şekilde rabıta kurmaktır. Seminerde konuşan Zaim, geleneğin oldukça geniş bir deniz ve hatta okyanus olduğundan bahseder. Gelenekten yararlanmanın çeşitli yolları olduğunu söyler. Kişinin bu yolları seçmesindeki en önemli etken ise inanç ve meşrebidir.
VIDEO
"GELENEĞİ METAFORLA AKTARMAK"
🔸 Zaim, gelenekten iki şekilde istifade edileceğini söyleyerek şu ifadeleri kullanır: "Birincisi, bizde sıkça yapılan kes yapıştır yöntemidir. Diyelim ki şiir yazıyorsun, yazdığın şiirin üzerine Mevlana'dan, Yunus Emre'den deyişler alıp koyuyorsun. Bu, kes yapıştır yöntemidir. Bu yöntemde görüntü, melodi, mecaz vesair her şeyi kullanabilirsin. Buna itirazım yok, bundan sanatsal şeyler çıkarılabilir. Ama derinlikli bir gelenekle irtibat yöntemi değildir".
🔸 Gelenekten yararlanma yöntemlerinin ikincisini daha derinlikli bulduğunu anlatan Zaim, "Geleneğin yapılarına, içeriğine, biçimine, izleklerine bakarsın. İnceledikten sonra onu, bugüne metaforlar üretebilmek için kullanırsın. Bu yöntem daha taze sonuçlar getirir" diyerek sinemada simge diline verdiği ehemmiyeti aktarır.
Sinemada auteur kuramı
"SİNEMAYA GİRİŞ BİLETİ"
🔸 Yönetmenin ilk filmi, 1996 yılında çektiği Tabutta Rövaşata' dır. Zaim, bu filmin kendisi için sinemaya giriş bileti olduğunu söyleyerek, "Gerçek bir araba hırsızı var filmde. Bu kişiyi tanıyordum ve muhabbetim de oluyordu. Yarı akıllı yarı meczup bir adamcağızdı. Ondan esinlenmiştim. O, neorealizm ile başlayıp biten bir film olmadı. İçerisine kurmaca gibi başka şeyler de girdi. Sanat sinemasının kalıpları da var. Gerilla tarzında, sıfır bütçe ile yapılmış bir eserdir. O dönemin ağır Yeşilçam koşulları altında Türk sinemasını başlatan filmdir. Kan, ter ve gözyaşı ile yapılmıştır" şeklinde konuşur.
"SİNEMA, ZAMANI VE MEKANI TIRAŞLAMA SANATIDIR"
🔸 Yönetmen, geleneksel sanatlardan minyatürü temeline aldığı 2006 yapımı filmi Cenneti Beklerken'de zaman ve mekan unsurlarını oynak bir şekilde kullandığını belirtir. Zaim, "Sinema, zamanı ve mekanı tıraşlama sanatıdır. Ben mekan bazlı hareket ettiğimi düşünüyorum" ifadelerini kullanır.
10 maddede sinema
"HİKAYEYİ FLULAŞTIRMAK İSTEMEDİM"
🔸 Yönetmenin, konusu 1963 yılında Kıbrıs'ta geçen Gölgeler ve Suretler filmi, geleneksel sanatlardan gölge oyununu temeline alır. 2010'da çekilen filmde gölge oyunu, aklı ve kalbi terbiye aracı olarak anlam kazanır. Yönetmen, kullandığı metaforuu seyircinin anlayabileceği şekilde aktarma gayretindedir.
🔸 Film hakkında konuşan Zaim şu cümleleri kurar: "Bütün diğer filmlerim gibi daha deneysel hale getirilebilirdi. Çok daha festival filmi havasına gidilebilirdi ama bir taraftan da hikayenin fazla flulaştırılmasının seyirciyi kaybetmeye neden olabileceğinden korktuğum için o kadar büyük denemelere gitmek istemedim."